Türkiye yakında Anzak soykırımı yapmakla suçlanırsa hiç şaşırmayın! Şaşırmayın çünkü iş oraya doğru gidiyor. Geçtiğimiz Çarşamba sabahı Çanakkale'de yapılan törenleri izlediyseniz ne demek istediğimi anlayacaksınız.
KİM BU ANZAKLAR?
Önce kim bu Anzaklar sorusuna cevap verelim. İngiliz ordusu bünyesinde yeralan Avustralya ve Yeni Zelanda Askeri Birlikleri yani Anzaklar (Australian and New Zealand Army Corps) haçlı işgaline destek için 1915'te Çanakkale'ye geldi. Amaçları bu aziz vatanı işgal edip, hilalin yerine haçı dikmekti.
ANZAK VAHŞETİNDEN ÖRNEKLER
O dönemin Anzak resmi muhabiri Charles Bean hatıratında bakın neler yazıyor. "18 Ağustos 1915. Bugün pazar. Bu topraklara ayak basalı 15 hafta oldu... Bugün hayatımda gördüğüm en alçakça davranışa şahit oldum. Sığınağın hemen karşısında 100 kadar Türk ve 2 Alman esirin barındığı tutuk evi çevresine benzin dökülüp tutuşturuldu...." Anzak vahşetini kendi adamları böyle anlatıyor. Başka bir vahşet örneği de şu: "Anzaklar esir aldıkları bir Türk askerinin kafasına kurşun sıkarak şehit etti. Askerimizin kellesini kesip savaş hatırası olarak Avustralya'ya götürdü. 86 yıl boyunca şehidimizin kesik başını Çanakkale hatırası olarak sergilediler." Örnekleri çoğaltmak mümkün. Yer aldıkları Haçlı ordusunda her türlü vahşeti sergilediler. Vatan savunması yapan Türk milletinin evlatlarını vahşice katlettiler, şehit ettiler. Ama başaramadılar. Karşılarında tüm imkansızlıklara rağmen kale gibi duran müslüman Türk milleti, kahpe planlarını engelledi.
İŞGALCİLER BARIŞ GÜVERCİNİ OLUVERDİ!
Aradan 97 yıl geçti. Bir asır sonra öyle bir tablo ile karşı karşıyayız ki, insanın aklı hafsalası almıyor. O günün vahşileri bugün birer barış güvercini gibi lanse ediliyor. Dünyanın öbür ucundan kalkıp Çanakkale'ye gelen ve sayıları on bini bulan Anzak torunları işgalci dedelerini andı. Hem de ne organizasyon! Türkiye henüz kendi şehitleri için böylesine bir tören düzenleyemedi. Çıkarmanın yapıldığı Gelibolu'daki koyda toplanan Anzaklar içki içerek sabahı bekledi, papazlar eşliğinde ayin yaptı. Üstelik bu törenlerin ev sahibi de Türkiye değil Avusturalya ve Yeni Zelanda idi. Dikkatinizi çekerim, Türk topraklarındaki bir törene başka bir ülke ev sahipliği yapıyor. Törende konuşan Avustralya Başbakanı Julia Gillard dedelerini "Dünyanın ucundan uzaktaki korkunç bir savaşı sona erdirme umudu içinde gelen insanlar" olarak tanıttı. Evet yanlış duymadınız. Dünyanın öbür ucundan savaşı bitirmek için gelmişler. Peki savaş nasıl bitecekti biliyor musunuz? Savaş Türk milleti yok edilince bitecekti. Vatanı için savaşacak bir millet kalmayınca doğal olarak savaş da bitmiş olacak, buralar artık kendi vatanları olacak. Başbakan Gillard konuşmasına şöyle devam ediyor: "Bu kıyılardan ayrılanların en içten şekilde ümit ettikleri şeyi yapıyoruz: Geri geliyoruz. Her zaman geri geleceğimiz gibi" Aslında adamlar kendi açılarından haklı, fırsat verirseniz elbette yaparlar. Biz burada kendimizi ve özellikle de meydanı boş bırakan yöneticilerimizi sorgulamalıyız.
ZAFERİ DEĞİL, DÜŞMAN
ÇIKARMASINI KUTLUYORUZ! Bu noktada gazetemiz yazarlarından avukat Gülseren Aytaş'ın şu ifadelerine değinmeden geçemeyeceğim: "Tuhaf olan şudur ki, 'Çanakkale Kara Savaşları' söylemleriyle düzenlenen törenler, müttefiklerin Çanakkale topraklarından kaçışlarının tamamlandığı ve savaşın bittiği gün olan 9 Ocak 1916 tarihinin yıldönümünde değil de Anzak çıkarmasına rastlayan 24-25 Nisan tarihlerinde yapılmaktadır." Bu ne demek biliyor musunuz? Meğer biz aslında kendi zaferimizin değil, vatanımıza düşman çıkarmasının yıl dönümünü kutluyormuşuz. Bu da bizi dünyada topraklarına yönelik bir işgal harekatını kutlayan ilk ve tek millet yapıyor. Nereden nereye geldik! 97 yıl önce topyekün haçlı işgaline karşı duran bir millet şimdi düşmanın topraklarına çıkarma yapmasının seneyi devriyesini kutluyor. Açıkçası böylesi bir durumda ne söylenebilir, bilemiyorum. Bazen susmak en iyisi galiba. Bitirirken yazımızın başındaki uyarıyı tekrarlamak istiyorum. "Türkiye yakında Anzak soykırımı yapmakla suçlanırsa hiç şaşırmayın." Düşmana karşı direniş göstermek, vatanı teslim etmemek suçlamasıyla sanık sandalyesine oturtulabiliriz. Hiç kimse de onlara "Çanakkale'de ne işiniz vardı?" diye sormaz.
KİM BU ANZAKLAR?
Önce kim bu Anzaklar sorusuna cevap verelim. İngiliz ordusu bünyesinde yeralan Avustralya ve Yeni Zelanda Askeri Birlikleri yani Anzaklar (Australian and New Zealand Army Corps) haçlı işgaline destek için 1915'te Çanakkale'ye geldi. Amaçları bu aziz vatanı işgal edip, hilalin yerine haçı dikmekti.
ANZAK VAHŞETİNDEN ÖRNEKLER
O dönemin Anzak resmi muhabiri Charles Bean hatıratında bakın neler yazıyor. "18 Ağustos 1915. Bugün pazar. Bu topraklara ayak basalı 15 hafta oldu... Bugün hayatımda gördüğüm en alçakça davranışa şahit oldum. Sığınağın hemen karşısında 100 kadar Türk ve 2 Alman esirin barındığı tutuk evi çevresine benzin dökülüp tutuşturuldu...." Anzak vahşetini kendi adamları böyle anlatıyor. Başka bir vahşet örneği de şu: "Anzaklar esir aldıkları bir Türk askerinin kafasına kurşun sıkarak şehit etti. Askerimizin kellesini kesip savaş hatırası olarak Avustralya'ya götürdü. 86 yıl boyunca şehidimizin kesik başını Çanakkale hatırası olarak sergilediler." Örnekleri çoğaltmak mümkün. Yer aldıkları Haçlı ordusunda her türlü vahşeti sergilediler. Vatan savunması yapan Türk milletinin evlatlarını vahşice katlettiler, şehit ettiler. Ama başaramadılar. Karşılarında tüm imkansızlıklara rağmen kale gibi duran müslüman Türk milleti, kahpe planlarını engelledi.
İŞGALCİLER BARIŞ GÜVERCİNİ OLUVERDİ!
Aradan 97 yıl geçti. Bir asır sonra öyle bir tablo ile karşı karşıyayız ki, insanın aklı hafsalası almıyor. O günün vahşileri bugün birer barış güvercini gibi lanse ediliyor. Dünyanın öbür ucundan kalkıp Çanakkale'ye gelen ve sayıları on bini bulan Anzak torunları işgalci dedelerini andı. Hem de ne organizasyon! Türkiye henüz kendi şehitleri için böylesine bir tören düzenleyemedi. Çıkarmanın yapıldığı Gelibolu'daki koyda toplanan Anzaklar içki içerek sabahı bekledi, papazlar eşliğinde ayin yaptı. Üstelik bu törenlerin ev sahibi de Türkiye değil Avusturalya ve Yeni Zelanda idi. Dikkatinizi çekerim, Türk topraklarındaki bir törene başka bir ülke ev sahipliği yapıyor. Törende konuşan Avustralya Başbakanı Julia Gillard dedelerini "Dünyanın ucundan uzaktaki korkunç bir savaşı sona erdirme umudu içinde gelen insanlar" olarak tanıttı. Evet yanlış duymadınız. Dünyanın öbür ucundan savaşı bitirmek için gelmişler. Peki savaş nasıl bitecekti biliyor musunuz? Savaş Türk milleti yok edilince bitecekti. Vatanı için savaşacak bir millet kalmayınca doğal olarak savaş da bitmiş olacak, buralar artık kendi vatanları olacak. Başbakan Gillard konuşmasına şöyle devam ediyor: "Bu kıyılardan ayrılanların en içten şekilde ümit ettikleri şeyi yapıyoruz: Geri geliyoruz. Her zaman geri geleceğimiz gibi" Aslında adamlar kendi açılarından haklı, fırsat verirseniz elbette yaparlar. Biz burada kendimizi ve özellikle de meydanı boş bırakan yöneticilerimizi sorgulamalıyız.
ZAFERİ DEĞİL, DÜŞMAN
ÇIKARMASINI KUTLUYORUZ! Bu noktada gazetemiz yazarlarından avukat Gülseren Aytaş'ın şu ifadelerine değinmeden geçemeyeceğim: "Tuhaf olan şudur ki, 'Çanakkale Kara Savaşları' söylemleriyle düzenlenen törenler, müttefiklerin Çanakkale topraklarından kaçışlarının tamamlandığı ve savaşın bittiği gün olan 9 Ocak 1916 tarihinin yıldönümünde değil de Anzak çıkarmasına rastlayan 24-25 Nisan tarihlerinde yapılmaktadır." Bu ne demek biliyor musunuz? Meğer biz aslında kendi zaferimizin değil, vatanımıza düşman çıkarmasının yıl dönümünü kutluyormuşuz. Bu da bizi dünyada topraklarına yönelik bir işgal harekatını kutlayan ilk ve tek millet yapıyor. Nereden nereye geldik! 97 yıl önce topyekün haçlı işgaline karşı duran bir millet şimdi düşmanın topraklarına çıkarma yapmasının seneyi devriyesini kutluyor. Açıkçası böylesi bir durumda ne söylenebilir, bilemiyorum. Bazen susmak en iyisi galiba. Bitirirken yazımızın başındaki uyarıyı tekrarlamak istiyorum. "Türkiye yakında Anzak soykırımı yapmakla suçlanırsa hiç şaşırmayın." Düşmana karşı direniş göstermek, vatanı teslim etmemek suçlamasıyla sanık sandalyesine oturtulabiliriz. Hiç kimse de onlara "Çanakkale'de ne işiniz vardı?" diye sormaz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Bayram Çoşgun / diğer yazıları
- Sosyal medyada İslam’a alçak saldırılar / 22.02.2025
- Artık bu işin suyu çıktı! / 13.02.2025
- CHP, Erdoğan ne isterse veriyor! / 05.02.2025
- Futbol üzerine / 30.01.2025
- SMA hastası çocuklar ve aileleri / 24.01.2025
- Haklı çıkmaya devam ediyor / 16.01.2025
- Ne günlere kaldık! / 06.01.2025
- BOP ve Türkiye / 01.01.2025
- Suriye’de mezhep çatışması çıkarmak istiyorlar / 28.12.2024
- Türk milletine zafer yutturmacası! / 20.12.2024
- Artık bu işin suyu çıktı! / 13.02.2025
- CHP, Erdoğan ne isterse veriyor! / 05.02.2025
- Futbol üzerine / 30.01.2025
- SMA hastası çocuklar ve aileleri / 24.01.2025
- Haklı çıkmaya devam ediyor / 16.01.2025
- Ne günlere kaldık! / 06.01.2025
- BOP ve Türkiye / 01.01.2025
- Suriye’de mezhep çatışması çıkarmak istiyorlar / 28.12.2024
- Türk milletine zafer yutturmacası! / 20.12.2024