Günümüzün amansız tartışması ne yazık ki cefa çeken halkımızın ana gündem maddeleri olması gerekirken, konforlu siyasetçilerimizin belirledikleri başlıklar oluyor.
Ekonomi dibe çakılmış, halk marketlerin önünden korkulu geçer hale gelmiş, yok mu bizi kurtaracak nidaları havalarda uçuşuyor ama Türkiye'de gündem Cumhurbaşkanı'nın 3. kez aday olup olamayacağı konusu.
Anayasa'nın 101. maddesi her kesim tarafından ve hukuk bilgisine gerek duyulmaksızın çok sarih bir şekilde durumu izah etmesine rağmen, böylesine bir gündemin tartışılıyor olması, geçmişte yaşanan bazı durumları akıllara getirmiyor değil!
Çok çarpıcı bir tarihi örnek vermek gerekirse, Cumhuriyetin ilk yılları ve ilk partili döneme geçişten sonra, gelişen süreçlerde açılan yeni partilerin kapatılma gerekçelerini okuyup analiz etmenizi tavsiye ederim.
Örneğin, devletimizin kurucusu aziz Atatürk; kurtuluş savaşında hep yanlarında olan 4 büyük komutanın, Cumhuriyet Halk Fırkası'na karşı rakip bir parti kurmaları için onları teşvik eder.
Parti, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası olarak kurulur.
Hem de Atatürk'ün teşviki ile ve en yakın silah arkadaşlarının öncülüğünde.
Buraya kadar bir sorun yok.
Lakin kurulan bu parti, henüz bir yıl bile geçmeden, Cumhuriyetin kuruluş ilkeleri ve laiklik ilkelerine aykırılığın odağı haline gelmiş olmaları nedeniyle kapatılır.
Yani yasalar uygulanır.
Yani, devletin korunup kollanması, ancak onun koyduğu temel kurallara ve kırmızıçizgilerine uyulması ile mümkün olabilir.
Sıfırdan bir ulus yaratılması ve çekilen onca acılardan ders alan Cumhuriyetin, halkı yararına koyduğu kuralların çiğnenmesi söz konusu olduğunda, Atatürk'ün en yakın arkadaşlarının bile gözünün yaşına bakılmamıştır ve doğrusu yapılmıştır.
Zira bu sayede Cumhuriyet ve laiklik ilkesi korunmuş ve birleştirici harç olma işlevi muhafaza edilmiştir.
Günümüze gelinceye kadar şu veya bu şeklilerde yaklaşık 25 kez parti kapatılması vuku bulmuştur.
Toplumumuzda kimi kasıtlı çevrelerce bu durum acite edilmekte, sanki devletin durduk yere ve keyfi uygulamalarla bu kararları aldığı algısı yaratılmaktadır.
Dikkat ederseniz, hiç kimse bu partilerin neden ve niçin kapatılmış olduklarına dair bir satır yazı bile okumazlar.
Emin olun aziz dostlarım, bu ülkede niyeti halis ve millet yararı gözetilerek kurulan hiçbir parti kapatılmamıştır.
Anayasamız bunun için ve teminat olarak vardır.
Gerek 24 Anayasası ve ondan bugüne gelen tüm Anayasalar, inanın Türk milleti için yeter ve gerek tüm şartları fazlası ile ihtiva etmektedir.
Cumhuriyet ve Atatürk'e kastetmeyen partilerin kapatıldığı görülmemiştir.
Anayasayı saymayacak ve işine geldiği gibi mendil gibi kullanıp, sakız gibi yere atacak kim olursa olsun, elbette hukuk gereğini yerine getirecektir.
Yani demem o ki, anayasa ağızlarda çiğnenen sakız değildir.
Kullanılıp sonra da atılan, peçete hiç değildir.
Kimine karşı sopa, kimine karşı hayat öpücüğü olarak kullanılamaz.
Günümüzde yaşanan Cumhurbaşkanımızın 3. kez aday olması konusu iki açıdan ele alınabilir.
Birincisi ve en acısı, dünyanın en kötü muhalefetine ev sahipliği yapan 6'lı masa, eğer tüm bu yaşananlara karşı bir manifesto oluşturamıyor ve heyecan yaratamıyorsa, zaten şimdiden havlu atmış demektir.
İkincisi ise Anayasa herkes için kayıtsız şartsız ve imtiyazsız olarak uygulanmalıdır.
Hukuku bu kadar lastik edercesine çekip uzatmak kimseye fayda sağlamaz.
Tekrar hatırlatırım ki, büyük önderimiz Atatürk en yakın dostlarını bile Anayasaya aykırılık söz konusu olduğunda, adil davranmıştır.
Keşke herkes Anayasamıza harfiyen uymuş olsa.
- Türkiye devleti değil, TÜRK devleti! / 16.04.2025
- İslam düşmanı Muaviye, ABD’ye ilham oldu! / 15.04.2025
- Haydar Baş’ı anmak ve anlamak / 14.04.2025
- Kıbrıs Türk’ün tapulu malıdır / 13.04.2025
- Para yok ki ‘BOYKOT’ olsun! / 10.04.2025
- Boykotu bırak satılanlara bak! / 08.04.2025
- ‘Selçuklu ve Osmanlı’yı tarikatlar batırdı’ / 07.04.2025
- Para yok ki ‘BOYKOT’ olsun! / 06.04.2025
- “Kürt sorunu” ifadesi ‘SEVR’ in ürünüdür! / 02.04.2025