Anayasa Mahkemesinin 4 Aralıkta 2018 tarihli resmi gazetede yayımlanan "aşı" ile ilgili kararı basında tartışmaları da beraberinde getirdi. Anayasa Mahkemesine başvuruya konu olay şu: Anne ve Baba, oğullarına kızamık aşısı yaptırmalarına rağmen çocuğun kızamık hastalığına bağlı olarak ortaya Subakut sklerozan panensefalit (SSPE) hastalığından öldüğünü ifade etmişlerdir. Bu ölüm nedeniyle aile; sekiz yıllık yargı sürecinin sonunda" Yaşam hakkının ihlalİ" nedeniyle devletin sorumlu olduğunu iddia ederek Anayasa Mahkemesine başvurmuşlardır.
Sağlık Bakanlığı, SSPE hastalığının kızamık aşısının değil; kızamık hastalığının bir komplikasyonu olduğunu, tüm aşıların kalite kontrollerinin yapıldığını belirtmiş.
Anayasa Mahkemesi; devlet ile ailenin karşı karşıya geldiği bu olayı ulusal ve uluslararası hukuk açısından irdelemiş. Neticede çocuğun ölümünden Sağlık Bakanlığının bir kusurunun olmadığına karar vermiş. Bu nedenle de Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının ihlal edilmediğine hükmetmiş.
Anayasa mahkemesi kararının kanunlara uygun ama hukuka uygun olmadığı düşüncesindeyiz. Kanunlara uygundur diyoruz. Çünkü Anayasa Mahkemesi yetki kanunu ile sınırlı olarak ve mevzuata göre karar vermiştir. Karar hukuka aykırıdır diyoruz. Çünkü yaşam hakkının ihlal edildiği iddiası çok ciddi bir iddia olmakla mahkemenin önüne gelen böyle bir olayı dosya üzerinden inceleyerek karara bağlaması gerçeği ortaya çıkarmayacaktır. Bu ise vicdanları rahatlatmaz ve hukuka olan güveni zedeler.
Bu eksiklik görülmüş olacak ki; İstinaf mahkemelerinin de tıpkı yerel mahkemeler gibi gerekli gördüğü konularda yargılama yapabilmesidir. İstinaf mahkemeleri, ilk derece mahkemesinde usulüne uygun olarak gösterildiği hâlde incelenmeden reddedilen veya mücbir bir sebeple gösterilmesine olanak bulunmayan delilleri yeniden inceleyebilmektedir. Aynı yetkinin, yaşam hakkının ihlali gibi daha ciddi iddiaların görüldüğü Anayasa mahkemesine tanınmaması büyük bir eksikliktir.
Bir tarafının devlet olduğu ihtilaflarda deliller de çoğunlukla devletin elindedir. Deliller eksik incelenmiş olabilir. Vatandaşın, silahların eşitliği prensibine uygun olarak adil yargılamadan istifade edebilmesi için Anayasa Mahkemesine de; HMK'nın 357. maddesi ile İstinaf mahkemelerine verilen yargılama yetkisi verilmelidir.
Zira; Anayasa Mahkemesinin önüne gelen "ölüm" olayında aşıların; ne zaman nerede üretildiği, üretim uygulamalarında bir hata olup olmadığı, kullanımdan önceki testlerde hata olup olmadığı, üretimden itibaren uygulama anına kadar soğuk zincir sisteminde ve uygun ısı aralıklarla sürekli korunup korunmadığı yeniden incelenmelidir. Bakanlığın, "biz yaptık cevabı" davanın tarafı olduğu için yeterli kabul edilmesi hukuka uygun değildir. Mesela, elektrikler kesilmiş olabilir ve aşı uygun ısı şartlarında olmayabilir. Bu konuyu Anayasa mahkemesi yeniden araştırabilmelidir.
Bütün bu tartışmaları bitirmek ve hukuka olan güveni artırmak için Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usûlleri hakkında Kanuna eklenecek bir madde ile konunun çözüleceği kanaatindeyiz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Kazım Üstün / diğer yazıları
- İklim krizinin çözümü Z kuşağına kaldı / 17.12.2021
- ABD’nin Afganistan aynası -2- / 10.07.2021
- ABD’nin Afganistan aynası -1- / 09.07.2021
- Aşı emperyalizmi savaşları / 11.06.2021
- Atatürk’ün harp sanatının sırrı / 25.05.2021
- Dijital Ramazan Bayramı / 13.05.2021
- İsrail’in saldırısına hangi dizi ile karşılık vereceğiz! / 09.05.2021
- Çin Ortadoğu’da ABD’ye ‘şah’ dedi / 02.04.2021
- İnsanın sayısallaşması / 25.03.2021
- ABD, Kuzey Kore’ye neden demokrasi getiremiyor? / 18.03.2021
- ABD’nin Afganistan aynası -2- / 10.07.2021
- ABD’nin Afganistan aynası -1- / 09.07.2021
- Aşı emperyalizmi savaşları / 11.06.2021
- Atatürk’ün harp sanatının sırrı / 25.05.2021
- Dijital Ramazan Bayramı / 13.05.2021
- İsrail’in saldırısına hangi dizi ile karşılık vereceğiz! / 09.05.2021
- Çin Ortadoğu’da ABD’ye ‘şah’ dedi / 02.04.2021
- İnsanın sayısallaşması / 25.03.2021
- ABD, Kuzey Kore’ye neden demokrasi getiremiyor? / 18.03.2021