Haziran, Erzurum'un dağları ile, yaylaları ile ve ovaları ile yemyeşil bir örtüye büründüğü aydır. Bin bir çeşit çiçek bu yeşil örtüden öne çıkıp kendini göstermek için adeta tatlı bir yarışın içine girerler.Kış bahara değin ağır kış şartlarının kahrını çeken yöre insanı için bu mevsim, bu yemyeşil görüntü işlerin yoruculuğuna rağmen dinlendirici bir unsurdur.Bu mevsimde köyden şehre göç görülmemiş bir şeydir, aksine şehirdekiler, uzak uzak gurbette bulunanlar sıla hasretlerini gidermek için kendilerini burcu burcu kokan yaylara atarlar.Fakat sarımtırak ampulün sararttığı kesimden biri de köylüler olduğu için böyle bir mevsimde bile yatağını-yorganını kamyona yükleyip köyünden gözü yaşlı ayrılan köylülere rastlıyoruz.Köylümüz dertli dertli anlatıyor? Köyde tarlasının, çayırının yerini bilmeyenler doğrudan gelir desteği alıp şehirde bir eli yağda bir eli balda yaşıyorlar. Bizler de üç-beş hayvanın gözüne bakarak geçimimizi zar-zor sürdürüyorduk. AKP iktidar olana kadar idare ediyorduk fakat bunlar geldi geleli ne etimiz ne sütümüz para etmedi. Bir litre sütü dört yıldır bir bardak çay fiyatına satıyoruz, hayvanımızı dört yıl evvelki paraya satamıyoruz. Bu bahar bildiğiniz gibi biraz geç geldi, Nisan ortalarında kar üstüne kar yağdı. Hayvanlarımız açlıktan telef olmasın diye elimizde-avucumuzda olanları ota-samana verdiğimiz gibi gırtlağımıza kadar da borçlandık. Tehlikeyi atlatalım da sonra hayvanlardan bir-ikisini satar borçlarımızı öderiz dedik. Zar-zor bahara çıktık fakat hayvanlarımızı sonbahardaki fiyatlara bile satamadık, dolayısıyla hepsini verdik fakat ot-saman borcumuzu kapatamadık. Bundan sonra köyde kalmamızın hiçbir anlamı kalmadı, bir tavuğumuz bile yok ve üstelik gırtlağa kadar borçluyuz. Bizi bu hale düşürenlerin gözü kör olsun. IMF'ye müjde mektupları yazabilirler şimdi. Tarım nüfusu hızla azalıyor, onlara verdikleri tarihten daha önce tarım nüfusunu bitirecekler.Rahmetli Çobanoğlu bir türkü söylerdi, bilmem bilir misiniz:
Dağlar yeşillenmiş yayla zamanıKoyunlar meleşir kuzular gelirYüklenmiştir bir güzelin kervanıYarinden ayrılmış sızılar gelir...
Şimdi gördüğünüz gibi kervanımız yükleniyor ve yar bildiğimiz, yurt-yuva kurduğumuz köyümüzden hem de bu mevsimde ayrılıyoruz.Dallarımızı kuruttular, çiçeklerimizi soldurdular, bu dünyada ulaşamazsam öte dünyada iki elim yakalarında olacaktır.İşte sarımtırak ampulün sarartıp-soldurduğu hemşehrilerimizden birisi.Ayrılırken bize de o meşhur türküye uyarlanmış mısrayı mırıldanmak düştü:"Ampul sarı sen ampulden sarısın."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025
- Tuttuğumuz oruç bizi tutamıyorsa… / 06.03.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025
- Tuttuğumuz oruç bizi tutamıyorsa… / 06.03.2025