Allah’ın iftihar ettiği kullar zikrullah ehlidir
Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurdu: “Öyle ise siz Beni (ibâdetle) anın ki Ben de sizi anayım. Bana şükredin; sakın Bana nankörlük etmeyin!”
17.10.2024 18:17:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi
Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurdu: "Öyle ise siz Beni (ibâdetle) anın ki Ben de sizi anayım. Bana şükredin; sakın Bana nankörlük etmeyin!"
Gavsü'l-Âzam Abdulkadir Geylani Hazretleri, "Gunyetü't-Tâlibîn" adlı eserinde, bu âyet-i kerimeyi tefsrinde;
"Beni gizli ve âşikâre zikrediniz ki, Ben de sizi hem gizli, hem de âşikâr anayım" mânâsına da geldiğini açıklıyor. "Allah kulunu âşikâr andığı zaman meleklerine karşı o kuluyla övünür" şeklinde tefsir ediyor.
Ebû Hureyre ve Ebû Said el-Hudrî'den rivâyet edilen bir hadiste, Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu:
"Allah'ı zikir için toplanmış bir cemaati şüphesiz ki melekler kuşatır, onların üzerine rahmet yağar ve sükûnet iner. Allah onlardan katındaki meleklere övgü ile bahseder."
Allah'ı zikretmeleri sebebiyle Allah'ın da onları zikrettiği kulları hakkında Cenâb-ı Hakk bir kutsi hadiste böylelerini "dostlarım ve sevgililerim" olarak nitelendiriyor:
Amr b. el-Cemûh'dan (radiyallahu anh) rivâyetle Peygamber Efendimiz buyurur ki:
"Kul, sevdiğini Allah için sevmedikçe, yerdiğini Allah için yermedikçe, açık bir imanı hak etmiş olamaz. Allah için sevdiğinde, Allah için nefret ettiğinde Allah tarafından sevgiyi hak eder. Nitekim Allah şöyle buyurmuştur: Kullarımdan dostlarım ve sevgililerim; Beni zikretmeleri sûretiyle ve Benim de onları zikirleri sebebiyle andığım kimselerdir."
Bir kul için Allah tarafından, "dostlarım ve sevgililerim" olarak nitelendirilmekten daha değerli, daha büyük bir şey olmasa gerektir. Böyleleri Allah'ın rızâsına kavuşan kimselerdir. Her sevilen sevgilisinden ikram görür. Bu kulların mükâfatlarını da Peygamber Efendimiz, hadis-i şeriflerinde bildiriyor:
Ebû Hureyre'den (radiyallahu anh) rivâyetle Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:
"Kendisini namaz ve zikir için mescidlere adayan kimseyi, Allah, gurbetten gelen yakınını sevinç ve güler yüzlü karşılayan kimse gibi yakınlıkla karşılar."
Ebû Hureyre'den rivâyetle Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:
"Yedi sınıf insan vardır ki, Allah onları, Kıyâmet Günü'nde, Kendi gölgesinden başka hiçbir gölgenin bulunmadığı zaman, Kendi gölgesinde gölgelendirecektir:
Adil idareci; Allah'ın ibâdetinde büyüyüp yetişen genç; çıkıp tekrar dönünceye dek mescide kalbi bağlı olan kişi; buluştuklarında da ayrıldıklarında da Allah sevgisinde birleşip birbirini seven iki kişi; güzel ve mevki sahibi kadın kendisini nefsine çağırdığında, 'Ben Âlemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım' diyen namuslu kişi; sağ elinin verdiğini sol eli bilemeyecek derecede verdiği sadakayı gizli veren insan; kimsenin bulunmadığı yerde Allah'ı zikredip de gözleri dolu dolu olan kişi." (Prof. Dr. Haydar Baş Dua ve Zikir eserinden)
Gavsü'l-Âzam Abdulkadir Geylani Hazretleri, "Gunyetü't-Tâlibîn" adlı eserinde, bu âyet-i kerimeyi tefsrinde;
"Beni gizli ve âşikâre zikrediniz ki, Ben de sizi hem gizli, hem de âşikâr anayım" mânâsına da geldiğini açıklıyor. "Allah kulunu âşikâr andığı zaman meleklerine karşı o kuluyla övünür" şeklinde tefsir ediyor.
Ebû Hureyre ve Ebû Said el-Hudrî'den rivâyet edilen bir hadiste, Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu:
"Allah'ı zikir için toplanmış bir cemaati şüphesiz ki melekler kuşatır, onların üzerine rahmet yağar ve sükûnet iner. Allah onlardan katındaki meleklere övgü ile bahseder."
Allah'ı zikretmeleri sebebiyle Allah'ın da onları zikrettiği kulları hakkında Cenâb-ı Hakk bir kutsi hadiste böylelerini "dostlarım ve sevgililerim" olarak nitelendiriyor:
Amr b. el-Cemûh'dan (radiyallahu anh) rivâyetle Peygamber Efendimiz buyurur ki:
"Kul, sevdiğini Allah için sevmedikçe, yerdiğini Allah için yermedikçe, açık bir imanı hak etmiş olamaz. Allah için sevdiğinde, Allah için nefret ettiğinde Allah tarafından sevgiyi hak eder. Nitekim Allah şöyle buyurmuştur: Kullarımdan dostlarım ve sevgililerim; Beni zikretmeleri sûretiyle ve Benim de onları zikirleri sebebiyle andığım kimselerdir."
Bir kul için Allah tarafından, "dostlarım ve sevgililerim" olarak nitelendirilmekten daha değerli, daha büyük bir şey olmasa gerektir. Böyleleri Allah'ın rızâsına kavuşan kimselerdir. Her sevilen sevgilisinden ikram görür. Bu kulların mükâfatlarını da Peygamber Efendimiz, hadis-i şeriflerinde bildiriyor:
Ebû Hureyre'den (radiyallahu anh) rivâyetle Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:
"Kendisini namaz ve zikir için mescidlere adayan kimseyi, Allah, gurbetten gelen yakınını sevinç ve güler yüzlü karşılayan kimse gibi yakınlıkla karşılar."
Ebû Hureyre'den rivâyetle Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:
"Yedi sınıf insan vardır ki, Allah onları, Kıyâmet Günü'nde, Kendi gölgesinden başka hiçbir gölgenin bulunmadığı zaman, Kendi gölgesinde gölgelendirecektir:
Adil idareci; Allah'ın ibâdetinde büyüyüp yetişen genç; çıkıp tekrar dönünceye dek mescide kalbi bağlı olan kişi; buluştuklarında da ayrıldıklarında da Allah sevgisinde birleşip birbirini seven iki kişi; güzel ve mevki sahibi kadın kendisini nefsine çağırdığında, 'Ben Âlemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım' diyen namuslu kişi; sağ elinin verdiğini sol eli bilemeyecek derecede verdiği sadakayı gizli veren insan; kimsenin bulunmadığı yerde Allah'ı zikredip de gözleri dolu dolu olan kişi." (Prof. Dr. Haydar Baş Dua ve Zikir eserinden)