Akıl, âlemi tanımada eksiktir
Beşerin akıl ve bilgisi, tam anlamıyla insanı, varlık âleminin sırlarını tanımada eksik ve yanlıştır, oysa beşeri yaratan, yaratıcının kendi yarattığı şeyi tanıdığı hükmüyle, insanı, onun varlığının boyutlarını ve sırlarını tam olarak tanımaktadır
07.03.2025 12:46:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Aklın hidayetlerinin İlahî hidayetlerin yerini alabileceğini sananların şu iki noktaya dikkat etmeleri gerekir:
1- Beşerin akıl ve bilgisi, tam anlamıyla insanı, varlık âleminin sırlarını, onun varlık âlemindeki seyrinin geçmiş ve geleceğini tanımada eksik ve yanlıştır, oysa beşeri yaratan, yaratıcının kendi yarattığı şeyi tanıdığı hükmüyle, insanı, onun varlığının boyutlarını ve sırlarını tam olarak tanımaktadır. Kur'an-ı Kerim bu delile değinerek şöyle buyuruyor:
"Yaratan (yarattığı şeyi) bilmez mi? O Latif'tir (bilgisi her şeyin içine geçen, her şeyi) haber alandır." (Mülk, 14).
İnsan kendini sevme içgüdüsü gereğince, bilinçli veya bilinçsiz olarak, sürekli kişisel menfaatlerinin peşindedir ve programlarında kişisel ve grupsal menfaatlerini tam olarak görmezlikten gelememektedir. Doğal olarak beşerin programları tamamen kapsamlı değildir fakat peygamberlerin programı Allah Teâlâ tarafından olduğu için; böyle bir eksiklikten münezzehtir.
Bu iki noktayı nazaran, beşerin her zaman İlahî hidayetlere ve peygamberlerin programlarına muhtaç olduğunu söyleyebiliriz.
Nitekim İmam Ca'fer son peygamberin gönderilişi ile ilgili olarak şunları söylüyor:
"İblis dört kere acıyla feryat etti. Birincisi lanetlendiği gün, ikincisi yeryüzüne indirildiği gün, üçüncüsü peygamberlerin ardından geçen uzun bir fetret döneminden sonra Hz. Muhammed'in peygamber olarak görevlendirildiği gün, bir de Fatiha Sûresi nâzil olduğu gün." (Biharu'l Envar, c. 11, s. 145).
Peygamberliğin hedeflerini göz önünde bulundurarak Kur'an-ı Kerim'in bu meseleye bakışının da aklî bir tahlil olduğunu unutmamak gerekir.
Kur'an-ı Kerim, peygamberlerin gönderilmesinden izlenen hedefin şunlar olduğunu bildirmektedir:
1- Tevhid temellerini sağlamlaştırmak ve bu konuda her türlü sapıklıkla mücadele etmek. Nitekim şöyle buyuruluyor:
"And olsun, Biz her millet içinde, 'Allah'a kulluk edin, tâğut(a tapmaktan)tan kaçının' diyen bir elçi gönderdik." (Nahl, 36).
İşte bu amaçla Allah'ın peygamberleri sürekli müşriklerle çatışmış ve bu yolda büyük sıkıntılara göğüs germişlerdir.
1- Beşerin akıl ve bilgisi, tam anlamıyla insanı, varlık âleminin sırlarını, onun varlık âlemindeki seyrinin geçmiş ve geleceğini tanımada eksik ve yanlıştır, oysa beşeri yaratan, yaratıcının kendi yarattığı şeyi tanıdığı hükmüyle, insanı, onun varlığının boyutlarını ve sırlarını tam olarak tanımaktadır. Kur'an-ı Kerim bu delile değinerek şöyle buyuruyor:
"Yaratan (yarattığı şeyi) bilmez mi? O Latif'tir (bilgisi her şeyin içine geçen, her şeyi) haber alandır." (Mülk, 14).
İnsan kendini sevme içgüdüsü gereğince, bilinçli veya bilinçsiz olarak, sürekli kişisel menfaatlerinin peşindedir ve programlarında kişisel ve grupsal menfaatlerini tam olarak görmezlikten gelememektedir. Doğal olarak beşerin programları tamamen kapsamlı değildir fakat peygamberlerin programı Allah Teâlâ tarafından olduğu için; böyle bir eksiklikten münezzehtir.
Bu iki noktayı nazaran, beşerin her zaman İlahî hidayetlere ve peygamberlerin programlarına muhtaç olduğunu söyleyebiliriz.
Nitekim İmam Ca'fer son peygamberin gönderilişi ile ilgili olarak şunları söylüyor:
"İblis dört kere acıyla feryat etti. Birincisi lanetlendiği gün, ikincisi yeryüzüne indirildiği gün, üçüncüsü peygamberlerin ardından geçen uzun bir fetret döneminden sonra Hz. Muhammed'in peygamber olarak görevlendirildiği gün, bir de Fatiha Sûresi nâzil olduğu gün." (Biharu'l Envar, c. 11, s. 145).
Peygamberliğin hedeflerini göz önünde bulundurarak Kur'an-ı Kerim'in bu meseleye bakışının da aklî bir tahlil olduğunu unutmamak gerekir.
Kur'an-ı Kerim, peygamberlerin gönderilmesinden izlenen hedefin şunlar olduğunu bildirmektedir:
1- Tevhid temellerini sağlamlaştırmak ve bu konuda her türlü sapıklıkla mücadele etmek. Nitekim şöyle buyuruluyor:
"And olsun, Biz her millet içinde, 'Allah'a kulluk edin, tâğut(a tapmaktan)tan kaçının' diyen bir elçi gönderdik." (Nahl, 36).
İşte bu amaçla Allah'ın peygamberleri sürekli müşriklerle çatışmış ve bu yolda büyük sıkıntılara göğüs germişlerdir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.