4.Kaynak: Ahbârü'd-Düvel ve Âsârü'l-Üvel, İbn-i Senan el-Karamanî (ö. h.1019).
Karamanlı Ahmed bin Yusuf (Miladi; 1533- 1611/ Hicri 939- 1019)
Ebu Abbas Ahmet bin Yusuf bin Ahmet bin Sinan Dimeşki, bilinen ismi ile Karamanlı Tarihçi.
Şam'da doğdu( M. 1533/ H. 939). Hayatının büyük bir bölümünü Şam'da geçirdi. Şam'ın alimlerinden ve Meşayıhlarından ilim tahsil etti. Şam'ın Kültürünü aldı. Yapıcı bir yazar oldu.
Babası Emevi camiinin müdürü idi. Sonra öldürüldü. Oğlu Karamanlıda, İki Harameyni Şerifeynin vakıf katibi oldu (Mekke-i Mükerreme, Medine-i Münevvere). Sonrasında bu vakıfların müdürü oldu.
Ebu Abbas Karamanlı, Miladi 1570 Hicri 978 yılında hac farizasını yerine getirmek için kutsal topraklara gitti.
Mekke Şerifi Eba Nümeyyi bin Bereket bin Gafa-de ile karşılaştı. İlişkilerinde çok nazik olan konuşmasını iyi bilen, kendisini ifade etmekte başarılı, Karamani çok kısa sürede, zamanının Emirleri, Hakimleri ve yöneticileri ile iyi ilişkilere sahip oldu. Şam'da Miladi 1611, Hicri 1019 yılında vefat etti.
İbni Sinan El Karamani'nin yazmış olduğu Devletlerin haberleri ilklerin eserleri, adlı kitap elli beş bölümden oluşmaktadır.
Kitap ilk olarak tarihi ve konularını tarif ederek başlar.
Yaratılmışların başlangıcından başlayarak, cinlerin şeytanların, yeryüzünde ve semada yaşayanlardan bahsederek, Nebilerden Resullerden, peygamberlerin sayıları ile devam eder.
Peygamber Efendimiz s.a.a. bahsettikten sonra dört halife devrinden, sonrasında İmam Ali (a.s.) ve on iki Ehlibeyt İmamından bahseder.
Sonrasında Emevi tarihine, Abbasi tarihine geçer. Sonrasısın da Fatımileri, Eyyubileri ve Memlukluları inceler. Ayrıca Kufe ve Yemen'e hüküm süren Beni Taba Taba devletinden, Mekke ve Medine'ye hükmeden Hüseyni devletinden, Yemen'deki bölgelerden, 5. ve 6. Miladi yüzyıllarda Arapları birleştirmeye çalışan Kinde kabilesinden bahseder.
Kitabında Kuzey Afrika'daki Müslüman Arap tarihinden ve Osmanlıdaki bazı sultanlarından bahsetti.
Kendinden önce yazılmış olan, Tarih kitaplarındaki bilgileri, kitap isimlerini zikrederek aktarması, göz önüne alındığında, 17. Yüzyıla ışık tutan bir eserdir.
Tarihsel dönemleri yazarken, konuları sade bir şekilde özetlemesi, kendisinden önce gelen tarihçileri düzeltmesi, mübalağalı tarih anlatımdan uzak durması, büyük bir doğruluk ve bilimsel araştırma ile sınıfın da yazılan eserler arasında, haklı bir ün sahibi oldu.
Dönemindeki yöneticilere ait birçok kitap ve mektubu eserinde yazdığından dolayı da kendi devrine ışık tutan ayrı bir özelliği vardır.
İbni Sinan El Karamani'nin yazmış olduğu Devletlerin haberleri ilklerin eserleri adlı kitabın dördüncü bölümü Hz. Ali (a.s.)'ın Menagiblerinin ve faziletlerinin yazıldığı bölümdür.
Bu bölüm kitabın 102. Sayfasındadır. Hz. Ali (a.s.) Annesinin babasının isimleri mensubu olduğu aile soy zikredilerek doğumu, ilk Müslümanlardan oluşu Hicreti, Peygamber Efendimiz(s.a.a.) Kızları Fatımatü'z- Zehra ile izdivaçları ve doğan çocuklarından bahseder. Dinde Rabbani bir ilme sahip olmasından, savaşta en cesur kahraman olmasına, zahitliğinden, Ariflerin en iyi hatibi olmasına kadar birçok özelliği tek tek bu sayfada zikretmiştir.
Sonrasında Saad bin Ebi Vakkas'dan rivayet olunup İmam Müslim'in kitabında yazdığı;" Sana (gerekli) bilgi geldikten sonra artık kim bu konuda seninle tartışacak olursa, de ki: "Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı çağıralım. Biz de siz de toplanalım. Sonra gönülden dua edelim de, Allah'ın lânetini (aramızdan) yalan söyleyenlerin üstüne atalım." Ali İmran suresi 61. Ayet nazil olduğunda; Peygamber Efendimiz (s.a.a.) yanlarına Hz. Fatıma'yı, Hz. Ali, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'i alarak Necran Hıristiyanları ile lağnetleşmeye gitmişlerdi " diye yazmıştır.
Tirmizi'nin İbn-i Seriha'dan rivayet ettiği üzere" Ben kimin velisi isem Ali'de O'nun velisidir" hadisini ve fazlalığıyla daha çok senetle "Allah'ım O'na dost olana dost ol, O'na düşman olana düşman ol" Tirmizi'de, Nisai'de, İbn-i Mace'de Habeşi bin cüna'deden rivayet olmuştur diye yazmıştır.
Peygamber Efendimiz (s.a.a.) İbn-i Ömer'den rivayet olunduğu üzere Tirmizi'de" Ali Bendendir, Ben de Ali'denim" hadisi şerifini, eserine almış.
105. Sayfada " Kim Ali'yi severse Beni sever, kim beni severse Allah'ı sevmiş olur. Kim Ali'ye buğzederse, bana buğzeder, kim bana buğzederse Allah'a buğzetmiş olur", hadisine yer vermiştir.
Başka bir hadisi şerifte de "Ali'ye söven bana söver, Kim bana söverse Allah'a sövmüş olur" hadisini nakletmiştir.
İbn-i Saad Hz. Ali (a.s.) şöyle rivayet etmiştir."Allah'a yemin olsun, hiç bir ayet yoktur ki onun hangi hususta, nerede ve kim hakkında indiğini, gece mi gündüz mü, ovada mı, dağda mı nazil olduğunu bilmeyeyim' demişlerdir diye yazmışlardır.
Karamanlı Ahmed bin Yusuf (Miladi; 1533- 1611/ Hicri 939- 1019)
Ebu Abbas Ahmet bin Yusuf bin Ahmet bin Sinan Dimeşki, bilinen ismi ile Karamanlı Tarihçi.
Şam'da doğdu( M. 1533/ H. 939). Hayatının büyük bir bölümünü Şam'da geçirdi. Şam'ın alimlerinden ve Meşayıhlarından ilim tahsil etti. Şam'ın Kültürünü aldı. Yapıcı bir yazar oldu.
Babası Emevi camiinin müdürü idi. Sonra öldürüldü. Oğlu Karamanlıda, İki Harameyni Şerifeynin vakıf katibi oldu (Mekke-i Mükerreme, Medine-i Münevvere). Sonrasında bu vakıfların müdürü oldu.
Ebu Abbas Karamanlı, Miladi 1570 Hicri 978 yılında hac farizasını yerine getirmek için kutsal topraklara gitti.
Mekke Şerifi Eba Nümeyyi bin Bereket bin Gafa-de ile karşılaştı. İlişkilerinde çok nazik olan konuşmasını iyi bilen, kendisini ifade etmekte başarılı, Karamani çok kısa sürede, zamanının Emirleri, Hakimleri ve yöneticileri ile iyi ilişkilere sahip oldu. Şam'da Miladi 1611, Hicri 1019 yılında vefat etti.
İbni Sinan El Karamani'nin yazmış olduğu Devletlerin haberleri ilklerin eserleri, adlı kitap elli beş bölümden oluşmaktadır.
Kitap ilk olarak tarihi ve konularını tarif ederek başlar.
Yaratılmışların başlangıcından başlayarak, cinlerin şeytanların, yeryüzünde ve semada yaşayanlardan bahsederek, Nebilerden Resullerden, peygamberlerin sayıları ile devam eder.
Peygamber Efendimiz s.a.a. bahsettikten sonra dört halife devrinden, sonrasında İmam Ali (a.s.) ve on iki Ehlibeyt İmamından bahseder.
Sonrasında Emevi tarihine, Abbasi tarihine geçer. Sonrasısın da Fatımileri, Eyyubileri ve Memlukluları inceler. Ayrıca Kufe ve Yemen'e hüküm süren Beni Taba Taba devletinden, Mekke ve Medine'ye hükmeden Hüseyni devletinden, Yemen'deki bölgelerden, 5. ve 6. Miladi yüzyıllarda Arapları birleştirmeye çalışan Kinde kabilesinden bahseder.
Kitabında Kuzey Afrika'daki Müslüman Arap tarihinden ve Osmanlıdaki bazı sultanlarından bahsetti.
Kendinden önce yazılmış olan, Tarih kitaplarındaki bilgileri, kitap isimlerini zikrederek aktarması, göz önüne alındığında, 17. Yüzyıla ışık tutan bir eserdir.
Tarihsel dönemleri yazarken, konuları sade bir şekilde özetlemesi, kendisinden önce gelen tarihçileri düzeltmesi, mübalağalı tarih anlatımdan uzak durması, büyük bir doğruluk ve bilimsel araştırma ile sınıfın da yazılan eserler arasında, haklı bir ün sahibi oldu.
Dönemindeki yöneticilere ait birçok kitap ve mektubu eserinde yazdığından dolayı da kendi devrine ışık tutan ayrı bir özelliği vardır.
İbni Sinan El Karamani'nin yazmış olduğu Devletlerin haberleri ilklerin eserleri adlı kitabın dördüncü bölümü Hz. Ali (a.s.)'ın Menagiblerinin ve faziletlerinin yazıldığı bölümdür.
Bu bölüm kitabın 102. Sayfasındadır. Hz. Ali (a.s.) Annesinin babasının isimleri mensubu olduğu aile soy zikredilerek doğumu, ilk Müslümanlardan oluşu Hicreti, Peygamber Efendimiz(s.a.a.) Kızları Fatımatü'z- Zehra ile izdivaçları ve doğan çocuklarından bahseder. Dinde Rabbani bir ilme sahip olmasından, savaşta en cesur kahraman olmasına, zahitliğinden, Ariflerin en iyi hatibi olmasına kadar birçok özelliği tek tek bu sayfada zikretmiştir.
Sonrasında Saad bin Ebi Vakkas'dan rivayet olunup İmam Müslim'in kitabında yazdığı;" Sana (gerekli) bilgi geldikten sonra artık kim bu konuda seninle tartışacak olursa, de ki: "Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı çağıralım. Biz de siz de toplanalım. Sonra gönülden dua edelim de, Allah'ın lânetini (aramızdan) yalan söyleyenlerin üstüne atalım." Ali İmran suresi 61. Ayet nazil olduğunda; Peygamber Efendimiz (s.a.a.) yanlarına Hz. Fatıma'yı, Hz. Ali, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'i alarak Necran Hıristiyanları ile lağnetleşmeye gitmişlerdi " diye yazmıştır.
Tirmizi'nin İbn-i Seriha'dan rivayet ettiği üzere" Ben kimin velisi isem Ali'de O'nun velisidir" hadisini ve fazlalığıyla daha çok senetle "Allah'ım O'na dost olana dost ol, O'na düşman olana düşman ol" Tirmizi'de, Nisai'de, İbn-i Mace'de Habeşi bin cüna'deden rivayet olmuştur diye yazmıştır.
Peygamber Efendimiz (s.a.a.) İbn-i Ömer'den rivayet olunduğu üzere Tirmizi'de" Ali Bendendir, Ben de Ali'denim" hadisi şerifini, eserine almış.
105. Sayfada " Kim Ali'yi severse Beni sever, kim beni severse Allah'ı sevmiş olur. Kim Ali'ye buğzederse, bana buğzeder, kim bana buğzederse Allah'a buğzetmiş olur", hadisine yer vermiştir.
Başka bir hadisi şerifte de "Ali'ye söven bana söver, Kim bana söverse Allah'a sövmüş olur" hadisini nakletmiştir.
İbn-i Saad Hz. Ali (a.s.) şöyle rivayet etmiştir."Allah'a yemin olsun, hiç bir ayet yoktur ki onun hangi hususta, nerede ve kim hakkında indiğini, gece mi gündüz mü, ovada mı, dağda mı nazil olduğunu bilmeyeyim' demişlerdir diye yazmışlardır.