İmam Ali Efendimize "devletin dini var mıdır?" şeklinde sorduklarında; "Devletin dini adalettir" cevabı 'devletlu'larımızın işine gelmese de herkesin malumudur. Evet, adalet hayattır ve her şeydir sevgili okurlar…
Kanada'da ihtiyar bir adam ekmek çalmaktan tutuklanıp mahkemeye sevk edilir.
Yaşlı adam suçunu kabul edip itiraf etti.
Ve yaptığı hatayı şöyle açıkladı:
"Çok acıkmıştım neredeyse açlıktan ölecektim."
Hakim şöyle hükmetti:
"Sen hırsızlık yaptığını biliyorsun ve ben senin on dolar tazminat ödemene hükmediyorum. Bu parayı ödeyemeyeceğini bildiğim için senin yerine ben ödeyeceğim."
Duruşma salonunda herkes susmuştu, hakim cebinden on dolar çıkardı ve ihtiyar adamın tazminatı olarak hazineye götürülmesini istedi.
Ardından ayağa kalktı ve salondakilere hitaben: "Hepiniz suçlusunuz ve her biriniz on dolar ceza ödemelisiniz zira sizler öyle bir şehirde yaşıyorsunuz ki, ihtiyar bir adam açlıktan hırsızlık yapmak zorunda kalıyor.
Duruşma salonunda 480 dolar toplandı ve toplanan parayı hakim ihtiyar adama verdi.
Ve sözlerine şu şekilde noktayı koydu: "Eğer medeni insanların yaşadığı bir şehirde fakir görürseniz bilin ki, o şehrin yöneticileri halkın malını çalıyorlar."
Temiz kimse var mı?
Bir zamanlar Mısır'da bir adam o kadar aç ve bitkin düşmüştü ki, dayanamayıp bir armut çaldı… Adamı yakalayıp cezalandırılmak üzere Padişahın karşısına çıkardılar. Hırsız Padişahı görünce ona şöyle dedi; "Değerli efendim, çok açtım, dayanamadım çaldım ve yedim. Beni affetmeniz için yalvarıyorum. Eğer affederseniz size paha biçilemez bir armağanım olacak…"
Padişah dudak büker;
"Senin gibi birinde paha biçilemez ne olabilir ki?"
Hırsız, avucunun içindeki armut çekirdeğini uzatır ve; "Bu çekirdeği ekerseniz bir gün içinde altın meyveler veren bir ağacın yeşerdiğini göreceksiniz.."
Padişah kahkaha atarak; "Ek o zaman, altın meyveleri görünce affederim seni.." dedi. Yoksul adam; "Haşmetlim bu tohumu ben ekemem çünkü ben bir hırsızım.. Bu tohumu ancak, ömründe hiç çalmamış, başkalarına hiç haksızlık yapmamış, yalan söylememiş biri ekebilir. Tohum o zaman gücünü gösterir, aksi takdirde onu ekeni zehirler, tarif edilemez acılarla öldürür. Sultanım, bu tohumu ancak siz ekebilirsiniz…"
Padişah irkildi, suratını astı, bir süre düşündü, sonra hırçın bir sesle; "Ben Padişah'ım bahçıvan değil, o tohumu vezirime ver eksin de altın meyveleri görelim" dedi…
Yoksul adam, tohumu başbakana uzatınca başbakan telâşe içersinde Padişaha dönüp itiraz etti. "Ben ekim biçim işlerinde çok beceriksizim efendim, sihirli tohumu ziyan ederim. Bence bu tohumu hazinedar başı eksin…" Hazinedar başı da hemen bir bahane buldu ve bu görevi başkasına devretti. Bir bir orada bulunan herkes sudan sebeplerle tohum ekme görevinden kaçındılar. Sonra Padişah, doğan sessizliğin içerisinde bir süre düşündü. Başı önünde vezirine, hazinedara ve bütün görevlilere dik dik baktı ve; "Hadi bakalım bu hırsız bahçıvana tohumun nasıl altın meyve verdiğini hep birlikte gösterip sevindirelim" dedi. Cebinden bir altın çıkarıp yoksul adamın tutması için attı. Herkesin ceplerinden sessiz sedasız birer altın çıkarıp adama vermesini izledi.
Sonra da gülerek; "Bas git buradan be adam, bugünlük bu ders hepimize yeter" dedi.
Allah Teâlâ bizleri tertemiz kıldığı Ehl-i Beyt'ini anlamayı, yaşamayı, sevmeyi ve bir ömür boyu anlatmayı nasip eylesin…
- ‘Ben ve Ali bir nurdan yaratıldık’ / 09.04.2025
- Hz. Fatıma'yı incitmek / 27.03.2025
- Kâbe'nin Rabbine and olsun ki kurtuldum / 23.03.2025
- Kadir gecesi / 21.03.2025
- “Bana sorun” / 18.03.2025
- İmam Ali’nin dilinden Hz. Peygamber / 15.03.2025
- Gayretullah’a dokunmak… / 13.03.2025
- Ben vermekle emrolundum / 06.03.2025
- Her hususta zirve şahsiyet İmam Ali / 28.02.2025