Tüm Ortadoğu, Anadolu coğrafyası ve Afrika'nın kuzeyinde büyük İsrail projesi hedefi güden İsrail, Arap ülkelerini bir bir ağına düşürmeye devam ediyor.
İsrail ile Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) "tamamen normalleşme" konusunda bir anlaşmaya vardı ve bu anlaşmayı ABD Başkanı Trump dünyaya duyurdu.
Anlaşmanın ismi ilginç, İbrahim Anlaşması (The Abraham Accord)…
Bu isim bana, FETÖ'nün yıllar önce dinlerararası diyalog kapsamında sık sık dile getirdiği "İbrahim'de buluşalım", "İbrahimi dinler" ifadelerini çağrıştırdı. Bugün pratik olarak anlaşılıyor ki bu ifadeler "İsrail'in potasında erimek" anlamını taşıyor.
Telefonla varılan mutabakat gelecek haftalarda İsrail ve BAE'den heyetlerin bir araya gelmesiyle Beyaz Saray'da yazılı anlaşmaya dönüşücek ve pratiğe dökülecek.
Heyetlerin ikili anlaşmalar imzalayacağı sahalar; yatırım, turizm, kültür, doğrudan uçuşlar, güvenlik, telekomünikasyon, teknoloji, enerji, sağlık, kültür, çevre, karşılıklı elçiliklerin açılması olarak ifade edildi.
Anlaşmadan ABD ve İsrail çok memnun; büyük bir zafer elde etmiş görüntüsündeler…
Anlaşmanın arabuluculuğunu ABD yaptı. Elbette ki başkanlık yarışının kızıştığı ABD'de Trump için bu önemli bir seçim yatırımı… Netanyahu için de durum farklı değil… Şu sıralar İsrail'de yolsuzluk protestoları ayyuka çıkmış durumda… Lübnan'daki devasa patlama ve de BAE ile yapılan anlaşma Netanyahu'nun siyasi hayatı için önem arzediyor.
Ama asıl hedef elbette ki bu seçimlik yatırım mantığı değil, büyük İsrail projesi adım adım ilerliyor, dün bu projenin karşısında olan Arap ülkeleri bir bir İsrail'in safında yer alıyor.
Trump, "İsrail ile BAE arasındaki barış anlaşması büyük bir ilerleme. Şimdi bölgede benzer anlaşmaların gerçekleşeceğini umuyorum" dedi.
Yani BAE'den sonra başka Arap ülkeleri de İsrail ile normalleşme için sırada…
Bahreyn'in BAE'yi tebrik etmesi dikkat çekti. Bahreyn'in de yakında İsrail'le normalleşme anlaşması imzalaması bekleniyor. Bu iki ülkeyi Umman ve Suudi Arabistan izleyecek. Arap dünyasında Mısır, 1979'da Camp David Anlaşması'nı imzalayarak, İsrail ile anlaşan ilk Arap devleti olmuştu. Mısır'ı 1994'te Ürdün izlemişti.
İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz yaptığı açıklamada, BAE ile ülkesi arasındaki söz konusu anlaşmayı memnuniyetle karşıladığını ifade ederek, diğer Arap ülkelerini de BAE'yi örnek alarak İsrail'le diplomatik ilişkileri geliştirmeleri çağrısında bulundu.
Reuters Ajansı, üst düzey Beyaz Saray yetkililerinden aldığı bilgiye göre, anlaşma İsrailin Batı Şeria'daki ilhak planlarını askıya alması karşılığında BAE ile ilişkilerinin tam normalleşmesini öngörüyor. Anlaşma sanki Filistin davasına hizmet ediyormuş gibi bir görüntü veriliyor ama aslında perde arkasında yıllardır devam eden işbirliğinin resmen ilanı…
İsrail için ilhakın tamamen iptali söz konusu değil, sadece erteleme var; yani bugün değil, yarın… İşgal planlarını asırlardır en ince detayına kadar planlayan İsrail için başka önemli menfaatler için bu planları bir kaç gün ertelemek çok da büyük bir mesele değil…
İsrail Başbakanı Netanyahu, anlaşmaya ilişkin Batı Kudüs'teki başbakanlık ofisinde düzenlediği basın toplantısında, BAE ile "barışa karşılık barış" esası üzerine anlaşmaya vardıklarını, bu anlaşmanın, ticaret, turizm ve havacılık alanlarını kapsadığını açıklamıştı.
ABD ile tam koordineli bir şekilde ilhak planının devam edeceğine vurgu yapan Netanyahu, "İlhak planımızda herhangi bir değişiklik yoktur" dedi.
Netanyahu, ilhak planının iptal edilmediğine dikkati çekerek, "ABD Başkanı Donald Trump'ın, ilhak planını geçici olarak askıya alma talebini kabul ettim" ifadelerini kullandı.
Bizler için normalleşme kelimesi iyi bir anlam taşırken, İsrail ile normalleşme ifadesi tam tersini ifade etmektedir. Yayılmacı bir politikaya sahip bir devlet ile normalleşme, üç kuruşluk menfaatler uğruna, yapılacak tüm işgallere göz yummak anlamı taşımaktadır.
İsrail ve BAE arasında bu tarihe kadar herhangi bir resmi ilişki bulunmuyordu. BAE, 1948'de kurulan İsrail devletini resmen tanımıyordu.
BAE, ayrıca İsrail vatandaşlarının havaalanını transit uçuşlar için kullanmaları dışında ülkeye girişlerine izin vermiyordu. Ancak son yıllarda iki ülke arasında bir yakınlaşma süreci başlamıştı. 2015 yılında İsrail, Abu Dabi'de bulunan Uluslararası Yenilenebilir Enerji Kurumu'nda resmi diplomatik misyon açmıştı. (Yeni Mesaj gazetesi)
Yıllardır toprakları işgal edilen, zulüm altında yaşayan Filistinliler, Arap ülkelerinin İsrail ile normalleşmesine "ihanet" olarak değerlendiriyor.
Şu bir gerçek ki, büyük İsrail devleti projesi, bugün İsrail ile anlaşmaya oturan Arap ülkelerini de kapsıyor ve İsrail ile normalleşme onları bu işgal projesinden asla korumayacak.
Hatta işgal projesi önce onlardan başlayacak.
Bu işgal projesini bertaraf etmenin yolu, tek tek İsrail ile masaya oturmak değil, tüm İslam alemi olarak bir ve beraber olabilmektir. Merhum Prof. Dr. Haydar Baş, bu birlikteliğin yol haritasını önümüze koydu: Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt tezi…
Sayın Baş, Filistin davasına hizmet edecek çok önemli bir yöntemi de dahiyane bir şekilde ilan etti: "Mescid-i Aksa tüm İslam âleminin başkenti olmalıdır."
İyi düşünelim; İslam ülkeleri olarak işgalcilerle anlaşıp işgal edilme sıramızı mı bekleyeceğiz, yoksa bir ve beraber olarak devletlerimizi, topraklarımızı, değerlerimizi, bugünümüzü ve yarınımızı mı koruyacağız? Lütfen doğru karar verelim.
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025