Allah'ın muvaffakiyet vermesi, senin durumuna ve amel kapısında sâbit kadem olup olmadığına bağlı. Eğer ihlâs ve samîmiyetle amel kapısında sâbit kadem olursan senin için Allah'ın muvaffakiyeti müyesserdir. Amelin esas sahibi ise İzzet ve Celâl sahibi Allah'dır. O, süratle kendisine kulluğa koşmanı sana emretmiştir. Sen, hiç vakit geçirmeden Allah'a kulluğa koşmalısın. Muvaffakiyet ise yalnız ve yalnız O'ndandır...Vah sana ki, insanlardan korkma ve onlardan umup onlardan bekleme bağları ile kendini bağlamışsın. Fânilerden korkuyor, fânilerden umuyorsun. Korkun da onlar umudun da onlar. Nefsinin ayaklarından bu bağları çöz. İşte bu takdirde o, İzzet ve Celâl sahibi Rabbinin hizmetine koşar ve O'nun huzûrunda mutmain olur. Nefsini dünyadan, dünyevî şehevâttan, kadınlara düşkünlükten ve Allah'a giden yolda engel teşkîl eden bütün dünyalıklardan koru. Eğer takdîr-i ilahîde onun için bir kısmet bulunuyorsa senin emrin ve talebin olmaksızın bu kısmet ona mutlaka ulaşır. Sen de, İzzet ve Celâl sahibi Hakkın katında "zâhid" unvanını alırsın. Hem, Allah sana şerefli kul gözüyle bakar. Şunu iyice bil ki, sen; kendi gücüne, kendi kuvvetine ve kendi elindekine güvenip dayanmakta devam ettiğin müddetçe sana gaybdan hiçbir şey gelmez. Nitekim birisi der ki:- Cepte bir şey bulunduğu müddetçe gaybdan bir şey gelmez...Allah'ım; sebeplere dayanmaktan, heveslere, hevâî duygulara, âdet alışkanlıklara kapılmaktan Sana sığınırız. Bütün diğer hâllerde de şerden Sana sığınırız...Ey Rabbimiz! Bize dünyâda iyilik ver. Ahirette de iyilik ver. Bizi cehennem azâbından koru!