İngiliz The Guardian gazetesinin haberine göre, ABD'li komutanlar, Birleşik devletleri Irak'ta Vietnam benzeri bir sonun beklediğini açık açık ifade etmeye başladılar.Savaşın ilk günlerinde Ümmi Kasr bölgesinden öteye haftalarca geçemeyen ABD, görünen o ki, halk direnişini halen kıramamış. Irak'ta halkın işgale direnişi sürdüğü müddetçe bu coğrafyayı ele geçirebilmesi imkansızdır. Yani teknik bir kez daha insan gücüne karşı yenilmiştir. ABD elinde en son teknoloji silahlar, bombalar, vs. her türlü imkan olduğu halde bu sona mahkumdur.Tarihi seyir içinde devletlerin akıbeti incelendiğinde bu hassas nokta devletlerin varlık sahnesinde yer alabilmesinde ve devamında kilit unsur olmuştur. Yani milletlerin kenetlenerek bir bilek hareket edebilmesi var olabilmesinin temelidir.Batı medeni değil ama teknolojide ileridir. Bu teknik sayesindedir ki, geçmişi hep kan ve göz yaşı ile doludur. Hatta batı sinema sanatının hemen hemen tüm filmleri bu vahşete dayanan sahnelerle doludur. Dikkat ederseniz tüm western filmlerinde silah, düello, öldürme ve ele geçirme sahneleri yer alır. Dünya görüşleri bu şekilde olduğu için, işledikleri temalar da bu istikamettedir. Prof. Dr. Haydar Baş beyin her zaman altını çizdiği Batı ile bizim aramızda inanç eksenli şekillenen kültürlerimiz arasındaki temel fark işte bu dünyaya bakış mantığındadır. Biz medeniyiz, insani vasıflarımız üstün mertebededir. Ve tarih boyunca insanlığın can, mal, namus emniyetinin , din ve vicdan hürriyetinin güvencesi olduk. Fethettik, girdiğimiz coğrafyalara medeniyeti, insanlığı getirdik. Girdiğimiz yerlerde insanlar bize kucak açtılar. Halen o coğrafyalarda hayırla yad ediliyoruz. Batının bu noktaya ulaşmasına asla imkan yoktur ve olamayacaktır. Şu anda işgal ettiği Ortadoğu coğrafyasında da bataklığa mahkumdur. Bilindiği gibi tüm Ortadoğu Osmanlı zamanında hakimiyetimiz altında idi. Irak'ta halkın vatanına olan bağlılığı, büyük çaresizlikler içinde dahi toprağını ve namusunu korumayı bırakmaması bizden kalan medeniyet anlayışının, Batı'dan farklı bir dünya görüşünün izlerini taşımaktadır. Bu coğrafyaların elimizden çıkışı işgalden daha ziyade, bölgede yürütülen misyonerlik çalışmaları ve halkın kimyasını bozacak fitne hareketleri ile olmuştur. Türkiye de bugün aynı kıskaç içindedir. Misyonerlik çalışmaları hükümet izni ile hukukîleşmiştir. Günümüz savaşlarında topların, tüfeklerin yerini artık beyin işgallerinin aldığı hatırdan çıkarılmamalıdır.ABD'nin bizim stratejik ortağımız olarak gösterilmesi, süper güç olarak lanse edilmesi, her ülkenin onun yanında olmazsa karşısında yer alacağı gibi söylemler bir noktada Türkiye'ye karşı uygulanan psikolojik harp taktikleridir. Yakın gelecekte karşımıza çıkabilecek muhtemel bir işgal hareketinde "sesinizi çıkarmayın" hazırlığıdır. Tük milleti çok tecrübeler yaşamış, tarihin en eski ve güçlü milletlerinin başında gelmektedir. ABD'den veya başka bir ülkeden desteğe, kendini feda edeceği bir ortaklığa ihtiyacı yoktur. Kaldı ki, tekniği olmasına rağmen ABD ciddi bir çöküştedir. ABD Irak bataklığından çıkabilmek için Türkiye'ye muhtaçtır. Ama Türkiye ne ayakta kalabilmek, ne de varlığını devam ettirebilmek için ABD'ye muhtaç değildir. Onu bataklıktan çıkarmaya çalışırken, kendimizi de içinde bulacağımız bir hataya düşmemeliyiz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- RESUL BALCI: Karlar düşerken / 22.02.2025
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012