Dikkat ettiniz mi? Seçim sürecinde başta AKP olmak üzere iddialı partiler tek tek Batı'ya teslimiyetlerini açıklıyordu. Sayın Erdoğan ve Başbakan, "AB, hedefinden hiçbir zaman vazgeçmedik" diyorlardı.
Hatta Dışişleri Bakanı; "ABD'ye karşı bir yanlışımız olması söz konusu bile olamaz" diyerek zirvelere uçmuştu.
Sandığa iki gün kala Muharrem İnce de aynı çizgiye geçerek, "Başkan seçilirsem 50 Avrupa ülkesini tek tek ziyaret edeceğim" açıklamasını yapmıştı.
Seçim bitti. Ne oldu biliyor musunuz? Erdoğan'ı tebrik için ilk arayan ülkeler doğu ülkeleri ve Rusya oldu.
Batı ağırdan alıyor ve alt düzey kutlama mesajları gönderiyordu. Sandıktan çıkanlar ise "kadim dostumuz ne zaman arayacak" diye adeta kulaklarını telefondan ayırmıyordu.
Ve iki gün sonra Beyaz Saray'dan beklenen açıklama yapıldı. Açıklamaya bakınca tebrik mi, gözdağı mı sorusunu sormak durumunda kaldım. Çünkü ABD, sihirli kelimeyi kullanmıştı mesajında.
Neydi o sihirli kelime? "Demokrasi". ABD mesajında aynen şöyle diyordu: "Erdoğan da dahil tüm temsilcilerden, tüm Türkiye vatandaşlarının farklı görüşlerini temsil etmelerini ve demokrasiyi güçlendirmelerini bekliyoruz."
Gözdağına gelince; "Ortak zorluklara karşı birlikte mücadele ettiğimiz Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yapıcı ilişkiler kurmayı bekliyoruz."
Yani ABD diyor ki; "Sayın Erdoğan ile Irak'ta, Libya'da, Afganistan'da, Lübnan'da beraber mücadele verdik. Son dönemlerde biraz aramız açık gibi görünse de yine aynı çizgide devam etmek istiyoruz."
Ya o çizgi oluşmazsa ne olur? Sihirli kelime devreye girer. "Demokrasi".
Bakın! Prof. Dr. Haydar Baş, cumhurbaşkanını halkın seçmesi referandum sürecinden bugüne ülkede, rejim değişikliğinin hedeflendiğini, tek adam rejimine doğru gidildiğini ısrarla vurguluyor.
Ve ekliyordu; "Türkiye tek adam rejimine geçerse dün Irak'a, Libya'ya, Suriye'ye demokrasi için gelenler aynı mazeretle Türkiye'ye de geleceklerdir."
Bugün Türkiye'de rejim değişti. Bırakın milleti (!) milliyetçi geçinen, Atatürkçü geçinen partiler bile Türkiye'yi neyin beklediğinin farkında değil!
Basit bir ipucu vereyim: Seçim günlerinde filan değil, Perşembe günü ABD'nin, Avrupa ve Avrasya ilişkilerinden sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Wess Mitchell, Türkiye'nin Rusya'dan S-400 hava savunma sistemi satın almaktan vazgeçmemesi halinde F-35 savaş uçaklarının alımının tehlikeye gireceği, uyarısında bulundu.
Ayrıca Mitchell seçimden önce dediğini seçimden sonra da tekrarladı; "Ankara S-400'leri alırsa yaptırım yaparız."
Hadi buyurun! S-400'leri atılan imza geri çekilirse Rusya karşımızda, çekilmezse ABD karşımızda.
İki durumda da Türkiye'nin ne ekonomik, ne siyasi ve ne de sosyal olarak bu güçlerin karşısında durabilecek gücü yok.
Maden komedisi
Aynı gün medyada çıkan üç haber;
ABD'li Aladdin Middle East Ltd. adlı şirket Siirt'te petrol arama ve çıkarma için ruhsat istedi. Verildi ve bu şirket 5 yıl petrol arayıp, çıkaracak.
Avustralyalı Trans Atlantic Exploration Mediterranean International Pty. Ltd. şirketi de Diyarbakır'da bir sahada petrol işletme ruhsatı almak için başvuruda bulundu.
DİKKAT DİKKAT!
Türkiye Petrolleri (TP) Genel Müdürü Besim Şişman, Malezya'nın Petronas şirketi ile Gabon'da petrol arama projesine başlamayı planladıklarını açıkladı.
Biriniz benim adıma diyeceğini
desin?
Hatta Dışişleri Bakanı; "ABD'ye karşı bir yanlışımız olması söz konusu bile olamaz" diyerek zirvelere uçmuştu.
Sandığa iki gün kala Muharrem İnce de aynı çizgiye geçerek, "Başkan seçilirsem 50 Avrupa ülkesini tek tek ziyaret edeceğim" açıklamasını yapmıştı.
Seçim bitti. Ne oldu biliyor musunuz? Erdoğan'ı tebrik için ilk arayan ülkeler doğu ülkeleri ve Rusya oldu.
Batı ağırdan alıyor ve alt düzey kutlama mesajları gönderiyordu. Sandıktan çıkanlar ise "kadim dostumuz ne zaman arayacak" diye adeta kulaklarını telefondan ayırmıyordu.
Ve iki gün sonra Beyaz Saray'dan beklenen açıklama yapıldı. Açıklamaya bakınca tebrik mi, gözdağı mı sorusunu sormak durumunda kaldım. Çünkü ABD, sihirli kelimeyi kullanmıştı mesajında.
Neydi o sihirli kelime? "Demokrasi". ABD mesajında aynen şöyle diyordu: "Erdoğan da dahil tüm temsilcilerden, tüm Türkiye vatandaşlarının farklı görüşlerini temsil etmelerini ve demokrasiyi güçlendirmelerini bekliyoruz."
Gözdağına gelince; "Ortak zorluklara karşı birlikte mücadele ettiğimiz Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yapıcı ilişkiler kurmayı bekliyoruz."
Yani ABD diyor ki; "Sayın Erdoğan ile Irak'ta, Libya'da, Afganistan'da, Lübnan'da beraber mücadele verdik. Son dönemlerde biraz aramız açık gibi görünse de yine aynı çizgide devam etmek istiyoruz."
Ya o çizgi oluşmazsa ne olur? Sihirli kelime devreye girer. "Demokrasi".
Bakın! Prof. Dr. Haydar Baş, cumhurbaşkanını halkın seçmesi referandum sürecinden bugüne ülkede, rejim değişikliğinin hedeflendiğini, tek adam rejimine doğru gidildiğini ısrarla vurguluyor.
Ve ekliyordu; "Türkiye tek adam rejimine geçerse dün Irak'a, Libya'ya, Suriye'ye demokrasi için gelenler aynı mazeretle Türkiye'ye de geleceklerdir."
Bugün Türkiye'de rejim değişti. Bırakın milleti (!) milliyetçi geçinen, Atatürkçü geçinen partiler bile Türkiye'yi neyin beklediğinin farkında değil!
Basit bir ipucu vereyim: Seçim günlerinde filan değil, Perşembe günü ABD'nin, Avrupa ve Avrasya ilişkilerinden sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Wess Mitchell, Türkiye'nin Rusya'dan S-400 hava savunma sistemi satın almaktan vazgeçmemesi halinde F-35 savaş uçaklarının alımının tehlikeye gireceği, uyarısında bulundu.
Ayrıca Mitchell seçimden önce dediğini seçimden sonra da tekrarladı; "Ankara S-400'leri alırsa yaptırım yaparız."
Hadi buyurun! S-400'leri atılan imza geri çekilirse Rusya karşımızda, çekilmezse ABD karşımızda.
İki durumda da Türkiye'nin ne ekonomik, ne siyasi ve ne de sosyal olarak bu güçlerin karşısında durabilecek gücü yok.
Maden komedisi
Aynı gün medyada çıkan üç haber;
ABD'li Aladdin Middle East Ltd. adlı şirket Siirt'te petrol arama ve çıkarma için ruhsat istedi. Verildi ve bu şirket 5 yıl petrol arayıp, çıkaracak.
Avustralyalı Trans Atlantic Exploration Mediterranean International Pty. Ltd. şirketi de Diyarbakır'da bir sahada petrol işletme ruhsatı almak için başvuruda bulundu.
DİKKAT DİKKAT!
Türkiye Petrolleri (TP) Genel Müdürü Besim Şişman, Malezya'nın Petronas şirketi ile Gabon'da petrol arama projesine başlamayı planladıklarını açıkladı.
Biriniz benim adıma diyeceğini
desin?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- İstanbullular neden sokağa çıkıyor? / 27.04.2025
- Ekonominin kitabını yazdılar / 26.04.2025
- 23 yıllık iktidarın her daim mazereti olabilir mi? / 25.04.2025
- Çatlayan sadece fay hatları değil ar damarıdır / 24.04.2025
- Bizim 23 Nisan’dan anladığımız / 23.04.2025
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Ekonominin kitabını yazdılar / 26.04.2025
- 23 yıllık iktidarın her daim mazereti olabilir mi? / 25.04.2025
- Çatlayan sadece fay hatları değil ar damarıdır / 24.04.2025
- Bizim 23 Nisan’dan anladığımız / 23.04.2025
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025