Suriye gündemli Cenevre-2 zirvesinin ön toplantısı İsviçre'nin Montrö kentinde dün gerçekleşti. Zirvenin bu Montrö ayağında zaten somut bir netice çıkması beklenmiyordu. Asıl müzakereler yarın Cenevre'de başlayacak. Rusya'nın öncülüğünü yaptığı bu barış sürecinde çok gergin anlar da yaşansa, tarafların silahsız bir şekilde karşı karşıya gelip düşüncelerini ifade etmesi oldukça önemli bir adımdı. İlk görüşmenin çok gergin geçmesi gayet normal, çünkü birikmiş bir negatif enerji var, doğal olarak bu açığa çıkıyor. Cuma günü başlayacak olan asıl görüşmelerin daha mantıklı ve daha çözüm içerikli olacağı kanaatindeyim. Montrö'de yapılan ilk toplantının gergin olmasının nedenleri; 1 gün önce ABD'nin ve yandaşlarının servis ettiği yalan yanlış fotoğraflar, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'nin bu yalan fotoğraflara dayanarak yargısız infaz şeklinde suçu Esad yönetiminin üzerine atma çabaları, ABD'nin, muhaliflerin ve de Türkiye'nin Esad'sız bir çözümde diretmeleri? sayılabilir. ABD'nin hem Cenevre'yi destekler görünüp hem de baltalamak için elinden geleni yapması hususunda Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov önemli bir açıklama yaptı: "Sözde birçok güç Cenevre-2'yi destekledi ama işe gelince konferansın başarısını istemiyorlar." Barış süreci için en büyük katkıyı Rusya ortaya koydu. 3 yıldır süregelen Suriye meselesinde Rusya, kimyasal silahlar konusundaki gösterdiği çözüm yaklaşımıyla, batılı ülkelerin haksız yere yapacakları askeri müdahalenin önünü kesmesiyle, BM'de Libyavari yaptırım kararlarının çıkmasını veto etmesiyle hep Suriye ve Suriye halkı lehine adımlar attı. Suriye meselesinin bir ABD ve müttefiklerinin işgal projesine dönüşmesini engelleyen Rusya, Suriye halkına ve de devletine yönelik bir terörün var olduğunu gözler önüne serdi. Rusya kolları sıvayıp içine girdiği bu Suriye meselesinde gördü ki, terörü yapan Esad değil, dışarıdan Suriye'ye sokulan teröristler? Esad'ın terörle mücadele ettiğini, Suriye halkının da Esad'ın yanında olduğunu gördü. Suriye'ye karşı küresel bir işgal projesinin yürütüldüğünü fark etti. Rusya, Suriye'de barışçıl bir çözüme ulaşılacaksa bunun Esad'sız olmayacağının farkında? Esad'sız bir Suriye'nin birliğini kaybedeceğini, terör unsurlarının oluşan boşlukla bütün Suriye'yi kan gölüne çevireceğini görüyor Rusya? İstikrarsız bir Suriye, İstikrarsız bir Ortadoğu demektir ve bunun farkında olan Rusya, buradaki istikrarsızlığın Rusya'nın çıkarına olmadığını, ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi'ne hizmet ettiğini görüyor. Esad'ın kalması, Rusya için bir kırmızıçizgidir ve bölgenin de menfaatleri için Cenevre-2'de sonuna kadar mücadele edecektir. ABD'nin ve yandaşlarının bu noktada iftira atmak dışında yapabilecekleri hiçbir şey yoktur. Bütün gerçek deliller Esad'ın ve de Rusya'nın haklılığını ortaya koymaktadır. ABD, Rusya'nın bu noktadaki görüşünü kabullenmek zorundadır, başka şansı da yoktur. Rusya'nın ve Suriye'nin bugüne kadar sunduğu ve de Cenevre'de sunacağı resmi deliller, ABD'nin ve yandaşlarının uydurma fotoğraflarıyla mukayese edilemeyecek kadar gerçektir. Eğer siyasi nedenlerle ve işgal hedefleri sebebiyle ABD ve yandaşları bu delilleri göz ardı ederse, bu durum Suriye'nin haklılığını gören Rusya'nın, Gürcistan meselesinde olduğu gibi Ortadoğu'da da kendi yöntemlerini kullanma kapısını açacaktır. ABD bu gerçeği gördüğü için ve böyle bir tabloyla karşılaşmaya cesaret edemediği için Cenevre sürecinde ne kadar cazgırlık yaparsa yapsın, nihai noktada Rusya'nın ortaya koyduğu gerçeğe gelmek zorunda kalacaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025