28 Mayıs'ta İtalya'nın başkenti Roma'da 19 NATO üyesi ülke ile Rusya arasında yirminci yüzyılın ikinci yarısında dünya politikasına damgasını vuran Soğuk Savaş'ı güya tarihe gömen bir bildirgeye imza atıldı. Anlatıldığına göre, Batı dünyasının askeri ittifakı NATO'yla eski düşman Rusya arasındaki işbirliğinde yeni bir dönem açan bir anlaşmaydı bu. İmzalanan bildirgenin cümlelerine bakınca, 19 NATO ülkesiyle Rusya'nın devlet ve hükümet başkanlarının katıldığı toplantıda imzalanan anlaşma, Rusya'ya NATO'da neredeyse üye ülkelerle eşit söz hakkı tanıyor. Ancak NATO, içişlerini ilgilendiren konularda kendi arasında karar almaya devam edecek.
Rusya Ortaklık Konseyi, 1997'de NATO ve Rusya arasında karşılıklı danışma amacıyla kurulan "Geçici Ortaklık Konseyi"nin (PJC) yerini alacak. PJC ile yeni konsey arasındaki ana fark, Moskova'nın artık toplantılara "19 NATO üyesine karşı Rusya" yerine "19 NATO üyesi artı Rusya" statüsünde katılacak olması. Yeni konseyde Rusya temsilcisi, alfabetik sıralamayla Portekiz ve İspanya temsilcileri arasında oturacak. Üstelik Rus diplomatlar NATO'nun Brüksel'deki karargâhına yerleşecek.
Ancak Rusya'nın Türkiye gibi NATO kararlarını veto etme yetkisi olmayacak ancak üzerinde genel mutabakat sağlanamayan konular konseyin gündeminden çekilebilecek.
Karşılıklı güvenle genişletilebilecek olan konsey gündeminde şu işbirliği konuları bulunacak: Karşı terör, kriz yönetimi, silah kontrolü, güven inşası, füze savunma, denizde arama kurtarma, askeri işbirliği ve askeri reform, sivil acil durum planlama ve yeni tehditler...
Anlaşma hayata
geçirilebilecek mi?
Anlaşma gerçek anlamda hayata geçirilebilecek mi, bunu zaman gösterecek. İki taraftan askeri yetkililer de iş uygulamaya geldiğinde anlaşma gereklerinin yerine getirilebileceğinden şüpheliler. Ancak 11 Eylül saldırıları ardından ortaya çıkan büyük siyasi baskı işbirliğini zorunlu hale getirdi. Bu işbirliği, uluslararası terörle savaşta Rusya Devlet Başkanı Putin'in desteğinden yararlanan ABD'nin, Rusya'yı ödüllendirme isteği olarak da değerlendiriliyor.
NATO'nun, sonbaharda beklenen doğuya genişleme planları öncesinde Rusya'yla iyi ilişkiler kurmak NATO'nun Avrupalı ortakları açısından da stratejik önem taşıyor. Özellikle de NATO'ya ilk etapta alınması planlanan Estonya, Letonya ve Litvanya'yla ilgili Rusya'nın çekincelerinin sürdüğü bir ortamda.
Varşova Paktı da canlanıyor
Öte yandan Rusya, 14 Mayıs'ta SSCB'nin dağılmasının ardından kurulan Bağımsız Devletler Topluluğu üyesi ülkelerin altısının oluşturduğu Kolektif Güvenlik Sistemi'ni yeni bir uluslararası örgüte dönüştürmüştü.
Moskova'da Kremlin Sarayı'nda o gün toplanan Rusya, Belarus, Ermenistan, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan Devlet Başkanları, yeni uluslararası örgütün kuruluşunu onaylamışlardı. Yeni askeri örgütün yapısı ve tüzüğü, oluşturulacak bir çalışma grubu tarafından 1 Kasım'a kadar belirlenecek.Rus gazetesi Kommersant, gelişmeleri, "Varşova Paktı'nın bir benzerinin daha kurulmaya çalışılmasına" benzetmişti.
Dahası silahlanma da
tam gaz sürüyor
NATO ile Rusya arasındaki işbirliği tarih merdiveninde önemli bir basamağı temsil ederken, dünyanın birçok bölgesinde silahlanma yarışının artarak devam etmesi tam bir çelişki olarak vasıflandırılıyor.
Almanya'nın Bonn şehrindeki Uluslararası Silahsızlanma Merkezi'nin 2001 yılı dünya silahlanma raporunda yer verilen rakamlar dikkat çekici. Silahsızlanma Merkezi'nin verilerine göre, ABD, savunma harcamalarını New York ve Washington'daki terör saldırılarından önce büyük oranda arttırma kararı almıştı. 1990'lı yılların silahsızlanma ve barış girişimlerinin ardından, bu kez de terör silahlanmaya ivme kazandırdı. ABD, askeri harcamalar ve savunma bütçesini arttırma planları açısından rakip tanımıyor.
ABD, bu yıl 353 milyar
dolar harcayacak
Amerikalılar 2002 yılında savunmaya 353 milyar dolar harcayacak. Türkiye'nin bütçesinin 60 milyar dolar olduğu hesaba katılınca, bu rakamın ağırlığı kendini hissettiriyor! Bu rakam Japonya'nın 45 milyar dolarlık savunma bütçesinin sekiz katını buluyor. Fransa, İngiltere ve Çin'in savunma bütçeleri 40 milyarı aşmıyor. Almanya 30 milyar dolarla, savunmaya ABD'nin onikide biri kadar harcama yapıyor.
Yüzde 5'lik artış
1980'lerin ortalarını izleyen on yıl içinde global savunma harcamaları yarı yarıya azalmıştı. Son yıllarda ise silahlanma giderleri hızla artmaya başladı. Silahsızlanma Merkezi uzmanları yüzde 5'lik artış oranıyla global savunma giderlerinin yıl sonuna kadar 1992 düzeyine ulaşacağını tahmin ediyorlar. Bu trendin devam etmesi durumunda tüm dünyadaki savunma harcamalarının pek yakında silahlanma rekorunun kırıldığı 1987 yılını bile geride bırakacağı belirtiliyor.
ABD Başkanı George W. Bush, Avrupa ziyareti sırasında müttefiklerinden savunmaya daha fazla kaynak ayırmalarını istemiş olmasına rağmen Batı Avrupa'nın şimdilik Amerika'daki eğilime ayak uyduracağı sanılmıyor. Bütçe durumu, silahlı kuvvetlerin küçültülmesi ve askeri projeleri sivil projeye dönüştürme yolundaki başarılı girişimler Almanya'nın savunma bütçesini yarıya indirmesine yardımcı oldu.
Rusya da silahlanıyor
Ekonominin dengelenmesi açısından askeri yapısını sivil projelere dönüştürmesi gereken dünyanın en geniş yüzölçümüne sahip ülkesi Rusya'dan başka Çin, Hindistan, Pakistan ve Arap devletleri de hızla silahlanıyor. Hindistan-Pakistan gerginliği, Çin'in siyasi, ekonomik ve askeri nüfuzunu arttırma girişimleri silahsızlanma çabalarını boşa çıkardı.
Çin ve NATO ile işbirliği anlaşması imzalayan Rusya silahlanma konusunda ABD gibi düşünen iki büyük devlet olarak öne çıkıyor. Rusya'nın savunma bütçesi 200 milyardan 20 milyar dolara düştü. Çin de artık savunma sanayiinin ihracat geliriyle ordusunu besleyemiyor. Savunma harcamaları bütçeden karşılanıyor.
Rusya Ortaklık Konseyi, 1997'de NATO ve Rusya arasında karşılıklı danışma amacıyla kurulan "Geçici Ortaklık Konseyi"nin (PJC) yerini alacak. PJC ile yeni konsey arasındaki ana fark, Moskova'nın artık toplantılara "19 NATO üyesine karşı Rusya" yerine "19 NATO üyesi artı Rusya" statüsünde katılacak olması. Yeni konseyde Rusya temsilcisi, alfabetik sıralamayla Portekiz ve İspanya temsilcileri arasında oturacak. Üstelik Rus diplomatlar NATO'nun Brüksel'deki karargâhına yerleşecek.
Ancak Rusya'nın Türkiye gibi NATO kararlarını veto etme yetkisi olmayacak ancak üzerinde genel mutabakat sağlanamayan konular konseyin gündeminden çekilebilecek.
Karşılıklı güvenle genişletilebilecek olan konsey gündeminde şu işbirliği konuları bulunacak: Karşı terör, kriz yönetimi, silah kontrolü, güven inşası, füze savunma, denizde arama kurtarma, askeri işbirliği ve askeri reform, sivil acil durum planlama ve yeni tehditler...
Anlaşma hayata
geçirilebilecek mi?
Anlaşma gerçek anlamda hayata geçirilebilecek mi, bunu zaman gösterecek. İki taraftan askeri yetkililer de iş uygulamaya geldiğinde anlaşma gereklerinin yerine getirilebileceğinden şüpheliler. Ancak 11 Eylül saldırıları ardından ortaya çıkan büyük siyasi baskı işbirliğini zorunlu hale getirdi. Bu işbirliği, uluslararası terörle savaşta Rusya Devlet Başkanı Putin'in desteğinden yararlanan ABD'nin, Rusya'yı ödüllendirme isteği olarak da değerlendiriliyor.
NATO'nun, sonbaharda beklenen doğuya genişleme planları öncesinde Rusya'yla iyi ilişkiler kurmak NATO'nun Avrupalı ortakları açısından da stratejik önem taşıyor. Özellikle de NATO'ya ilk etapta alınması planlanan Estonya, Letonya ve Litvanya'yla ilgili Rusya'nın çekincelerinin sürdüğü bir ortamda.
Varşova Paktı da canlanıyor
Öte yandan Rusya, 14 Mayıs'ta SSCB'nin dağılmasının ardından kurulan Bağımsız Devletler Topluluğu üyesi ülkelerin altısının oluşturduğu Kolektif Güvenlik Sistemi'ni yeni bir uluslararası örgüte dönüştürmüştü.
Moskova'da Kremlin Sarayı'nda o gün toplanan Rusya, Belarus, Ermenistan, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan Devlet Başkanları, yeni uluslararası örgütün kuruluşunu onaylamışlardı. Yeni askeri örgütün yapısı ve tüzüğü, oluşturulacak bir çalışma grubu tarafından 1 Kasım'a kadar belirlenecek.Rus gazetesi Kommersant, gelişmeleri, "Varşova Paktı'nın bir benzerinin daha kurulmaya çalışılmasına" benzetmişti.
Dahası silahlanma da
tam gaz sürüyor
NATO ile Rusya arasındaki işbirliği tarih merdiveninde önemli bir basamağı temsil ederken, dünyanın birçok bölgesinde silahlanma yarışının artarak devam etmesi tam bir çelişki olarak vasıflandırılıyor.
Almanya'nın Bonn şehrindeki Uluslararası Silahsızlanma Merkezi'nin 2001 yılı dünya silahlanma raporunda yer verilen rakamlar dikkat çekici. Silahsızlanma Merkezi'nin verilerine göre, ABD, savunma harcamalarını New York ve Washington'daki terör saldırılarından önce büyük oranda arttırma kararı almıştı. 1990'lı yılların silahsızlanma ve barış girişimlerinin ardından, bu kez de terör silahlanmaya ivme kazandırdı. ABD, askeri harcamalar ve savunma bütçesini arttırma planları açısından rakip tanımıyor.
ABD, bu yıl 353 milyar
dolar harcayacak
Amerikalılar 2002 yılında savunmaya 353 milyar dolar harcayacak. Türkiye'nin bütçesinin 60 milyar dolar olduğu hesaba katılınca, bu rakamın ağırlığı kendini hissettiriyor! Bu rakam Japonya'nın 45 milyar dolarlık savunma bütçesinin sekiz katını buluyor. Fransa, İngiltere ve Çin'in savunma bütçeleri 40 milyarı aşmıyor. Almanya 30 milyar dolarla, savunmaya ABD'nin onikide biri kadar harcama yapıyor.
Yüzde 5'lik artış
1980'lerin ortalarını izleyen on yıl içinde global savunma harcamaları yarı yarıya azalmıştı. Son yıllarda ise silahlanma giderleri hızla artmaya başladı. Silahsızlanma Merkezi uzmanları yüzde 5'lik artış oranıyla global savunma giderlerinin yıl sonuna kadar 1992 düzeyine ulaşacağını tahmin ediyorlar. Bu trendin devam etmesi durumunda tüm dünyadaki savunma harcamalarının pek yakında silahlanma rekorunun kırıldığı 1987 yılını bile geride bırakacağı belirtiliyor.
ABD Başkanı George W. Bush, Avrupa ziyareti sırasında müttefiklerinden savunmaya daha fazla kaynak ayırmalarını istemiş olmasına rağmen Batı Avrupa'nın şimdilik Amerika'daki eğilime ayak uyduracağı sanılmıyor. Bütçe durumu, silahlı kuvvetlerin küçültülmesi ve askeri projeleri sivil projeye dönüştürme yolundaki başarılı girişimler Almanya'nın savunma bütçesini yarıya indirmesine yardımcı oldu.
Rusya da silahlanıyor
Ekonominin dengelenmesi açısından askeri yapısını sivil projelere dönüştürmesi gereken dünyanın en geniş yüzölçümüne sahip ülkesi Rusya'dan başka Çin, Hindistan, Pakistan ve Arap devletleri de hızla silahlanıyor. Hindistan-Pakistan gerginliği, Çin'in siyasi, ekonomik ve askeri nüfuzunu arttırma girişimleri silahsızlanma çabalarını boşa çıkardı.
Çin ve NATO ile işbirliği anlaşması imzalayan Rusya silahlanma konusunda ABD gibi düşünen iki büyük devlet olarak öne çıkıyor. Rusya'nın savunma bütçesi 200 milyardan 20 milyar dolara düştü. Çin de artık savunma sanayiinin ihracat geliriyle ordusunu besleyemiyor. Savunma harcamaları bütçeden karşılanıyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Recep Bahar / diğer yazıları
- ABD harika bir ekonomiye mi sahip? / 14.08.2018
- Ne yapmalı? / 13.08.2018
- Komşunla kavga et uzaklarda pazar ara! / 02.02.2016
- Diyarbakır'da kilise-ev faktörü! / 01.02.2016
- Çin ekonomisi alarm mı veriyor? / 20.01.2016
- Büyük İsrail yolunda sıra İran'da / 19.01.2016
- Terör Sultanahmet bölgesini sıfırla çarptı / 15.01.2016
- Sultanahmet'in şifreleri / 13.01.2016
- Türkiye ile Suudi Arabistan ne zaman papaz olacak? / 09.01.2016
- Ekonomik çöküşü bir de buradan seyredin / 05.01.2016
- Ne yapmalı? / 13.08.2018
- Komşunla kavga et uzaklarda pazar ara! / 02.02.2016
- Diyarbakır'da kilise-ev faktörü! / 01.02.2016
- Çin ekonomisi alarm mı veriyor? / 20.01.2016
- Büyük İsrail yolunda sıra İran'da / 19.01.2016
- Terör Sultanahmet bölgesini sıfırla çarptı / 15.01.2016
- Sultanahmet'in şifreleri / 13.01.2016
- Türkiye ile Suudi Arabistan ne zaman papaz olacak? / 09.01.2016
- Ekonomik çöküşü bir de buradan seyredin / 05.01.2016