AB bize, biz AB'ye karşıyız

AP seçimlerinde Hıristiyan Demokratlar Türkiye karşıtı kampanyalar yürüterek vatandaşlarından büyük destek alarak parlamentoda çoğunluğu elde ettiler. Türkiye karşıtlığıyla politikacıların prim elde etmiş olması, Avrupa Birliği üyesi ülkelerin vatandaşları arasında Türkiye'ye karşıtlığının ne noktalarda olduğunu her şeye rağmen kabullenmek istemeyen bizdekileri ikna etmiştir sanırım.Yeri gelmişken AB ülkelerinin liderlerini özellikle de Sarkozy ve Merkel'i tebrik etmek isterim. Tüm Avrupa'nın Türkiye'den asla vazgeçemeyecek kadar büyük çıkarları söz konusu olmasına rağmen vatandaşları Türkiye karşıtı olduğu için kendileri de Türkiye karşıtı bir tavır takındılar. Bu durum AB ülkelerinde politikacılarla halkın Türkiye konusunda hemfikir olduğunu göstermektedir. AB'nin Türkiye'yi tam üyeliği hiçbir zaman almayacağı gerçeğini bilen bir kişi olarak bu durum ve ne üzüyor ne de şaşırtıyor. Bilakis seviniyorum. Ve hatta Türkiye'de AB'yi bir medeniyet projesi olarak görenleri kendine getirir diye de ümitleniyorum.Sarkozy'den hiç haz etmiyor olmama rağmen açık sözlü olması zaman zaman hoşuma gitmiyor da değil. Sarkozy'nin Başbakan Erdoğan söylediği, "AB size 40 yıl boyunca 'evet' dedi, ama aslında 'hayır'ı kastetti. Ben ise dürüstüm, 'hayır' diyorum ve 'hayır'ı kastediyorum" sözleri hep dikkatimi çekmiştir.AP seçimlerinin sonuçları Sarkozy'nin ne denli haklı olduğunu gösterdi.Batıda halkın çoğunluğuyla siyasilerin hemfikir olması sıradan bir şey olduğu halde Türkiye'de öyle değil. Bizde çoğunlukla siyasilerin temel meselelerde hemfikir olması neredeyse imkânsız gibidir. Ama bu sonucu hiç değiştirmez ve milletle rağmen kanunlar çıkarılır ve gizli kaydıyla anlaşmalar yapılır. Avrupa Birliği'nde Türkiye karşıtlığı artışını sürdürürken Türk halkı arasında da zaten yüksek düzeyde olan AB karşıtlığı her geçen gün artıyor. Halk desteği olmadığı halde AB sürecini devam ettiriyor olmamız halkın eğiliminin Türk politikacılar tarafından AB politikacılarının aksine ciddiye alınmadığını gösteriyor. Bu gerçeklere ve Avrupa Parlamentosu'nda Türkiye'ye daha fazla karşıt yeni bir aritmetik oluşmuşken Cumhurbaşkanı Abdullah Gül yaptığı açıklamada, "Bunlara takılmamak lazım. Bunlara takılırsak çok eskiden beri bırakmamız gerekirdi. Siyasetçiler konuşur, bunlar uzun vadeli işlerdir" dedi. Başbakan Erdoğan da, "Türkiye'ye yönelik hazımsızlıkları perdelemeye çalışanların çabası beyhude. Bu mızrak bu çuvala sığmaz" dedi.İyi de girmek istediğimiz Avrupa Birliği'nde her geçen gün insanlar daha fazla Türkiye karşıtı oluyorlar. Bu da siyasilerin de Sarkozyleşmesi olarak karşımıza çıkıyor. Bizi içinde istemeyen AB'nin içişlerimize müdahale etmesine niçin katlanmak zorundayız? Yoksa bu da geçmişte yapılan gizli anlaşmaların bir gereği midir? Bu soruların bir an önce cevap bulması gereklidir. Türk halkının çoğunluğu AB'ye karşıyken, AB'de halk da liderler de Türkiye'ye karşıyken Türkiye'de siyasilerin AB'de bu derece ısrarcı olmalarının sebebi mutlaka açıklanmalıdır.