Ünlü İngiliz oyun yazarı William Shakespeare’in Hamlet adlı eserinde geçen ünlü monologunu neredeyse bilmeyenimiz yok gibidir. “Olmak yada olmamak işte mesele bu” (to be or not to be)… Zannediyorum bugün bu monologu anımsaması gereken kişi de Fransız Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’den başkası değildir. Ancak, görülen odur ki, onun için “siyasette olmak meselesi” artık geri gelemeyecek bir biçimde kapanmıştır. Shakespeare’in ünlü monologundan kendisine kala kala da sadece “olmamak” kalmıştır. Sadece bu mu elinde kalan? Ayrıca bu hareket tarzı onu süratle “siyaseten katle” de götürmektedir. Neden mi “siyaseten katl” diyorum, her şey açık. “1915 Olayları”na atfen “Soykırım İnkâr Yasası”nı kendi varlık nedeni olarak algıladığı için, özellikle vurguluyorum. Bunun nedeni ise açıktır. “Siyaseten katl” bir cezalandırmadır, Fransa’daki giyotin cezası ile benzer baş kesilen yere verilen bir addır. Topkapı Sarayında Siyaset Çeşmesinde baş kesilerek ifa edilen idam cezalarının uygulandığı yerin ismidir. “Siyaseten katl” eşittir, giyotindir. Sarkozy maalesef giyotinin ipini de kendisi kesmiştir.
“Soykırım İnkar Yasası Tasarısı” Fransız Senatosundan geçtikten sonra, Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin onayıyla tam yürürlüğe girecekken, Fransız Senatör Jacques Mezard’ın örgütlediği 77 senatörün yasa tasarısını iptal için konuyu Fransa Anayasa Konseyi’ne götürmesiyle adeta sarsılmıştır. Fransa Anayasa Komisyonuna iptal için başvuruda sadece 60 imza yeterliyken, 17 imza fazlasıyla yapılan bu müracaat, daha seçime gitmeden Sarkozy’nin varlık sebebini de tartışmalı hale getirmiştir. Unutmamak gerekir ki, bu şekilde dünyada “Özgürlük, Kardeşlik ve Eşitlik” ülkesi olarak tanınan Fransa, özgürlüklerin kısıtlanmamasından yana tavrını açık seçik ortaya koymuştur. Mavi, Beyaz ve Kırmızı renklerinden oluşan Fransız bayrağının her bir rengi eşitlik, özgürlük ve kardeşliği simgeleyen Fransız halkının onur timsalidir. Fransız Senatörler, “Soykırım İnkar Yasası” için alınan kararın, ülke ve bayrağı arasındaki tutarsızlığı bir kez daha akil bir şekilde ortaya koymuşlardır. Ancak Sarkozy, yapmış olduğu son açıklamalarla, Türk milletinin tüm bireylerini hem “katil” hem de “Türkler katil değildir” denilmesi konusundaki gittikçe cılızlaşan son çırpınışlarını da sürdürmeğe kararlıdır.
Bir başka neden ise Selanik Yahudisi Galatasaray Lisesi mezunu büyük amcasının durumundan kaynaklanmaktadır. Yunanistan Arşivleri, Sarkozy’nin amcası Ascher Mallah Efendi’nin Osmanlı yönetimince “Vatana ihanet” suçlamasıyla ve idam istemiyle yargılandığını ortaya çıkarmıştır. Oysa aynı Ascher Efendi Balkan Savaşı sonunda Selanik’in Yunanlılar ve Bulgarlar tarafından Türk mahalleleri ile birlikte 16 Yahudi mahallesinin hunhar ve gaddar bir biçimde işgali sırasında yapılan mezalime de şahit olmuştur. Ancak, eğer bu işgal belleğinde bir yer etmemişse, -öyle olduğu anlaşılıyor- büyük bir olasılıkla Yunanlılarla işbirliği içersine girmiş olduğu da düşünülebilir. Çünkü bunun bir mükâfatı olarak Ascher Mallah Efendi Selanik’in Yunanistan egemenliğine geçmesinin ardından 21 Nisan 1929 tarihinde Elefterios Venizelos’un partisinden senatör seçilmiştir. Ne dersiniz, Sarkozy’lerin DNA moleküllerinde bir yerlere yaranmak hep var olmuştur, da bundan mı kaynaklanıyor onun bu davranışları. Bakın yaptığı açıklamalara, bu davranış biçimini açık seçik göstermektedir. Bu da inanın, “Yeşil Yol” filminin elektrikli sandalyede idam edilen iyi kalpli, iri yarı John Coffey’i idam eden, korkak ve acımasız cellâdının hezeyanından başka bir şey değildir. Sevgili okurlar, eğer toplumların önündeki engellemeleri atarak barışı inşa etmeğe kararlıysak, önce ön yargılardan kurtulmalıyız, öyle değil mi?
“Soykırım İnkar Yasası Tasarısı” Fransız Senatosundan geçtikten sonra, Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin onayıyla tam yürürlüğe girecekken, Fransız Senatör Jacques Mezard’ın örgütlediği 77 senatörün yasa tasarısını iptal için konuyu Fransa Anayasa Konseyi’ne götürmesiyle adeta sarsılmıştır. Fransa Anayasa Komisyonuna iptal için başvuruda sadece 60 imza yeterliyken, 17 imza fazlasıyla yapılan bu müracaat, daha seçime gitmeden Sarkozy’nin varlık sebebini de tartışmalı hale getirmiştir. Unutmamak gerekir ki, bu şekilde dünyada “Özgürlük, Kardeşlik ve Eşitlik” ülkesi olarak tanınan Fransa, özgürlüklerin kısıtlanmamasından yana tavrını açık seçik ortaya koymuştur. Mavi, Beyaz ve Kırmızı renklerinden oluşan Fransız bayrağının her bir rengi eşitlik, özgürlük ve kardeşliği simgeleyen Fransız halkının onur timsalidir. Fransız Senatörler, “Soykırım İnkar Yasası” için alınan kararın, ülke ve bayrağı arasındaki tutarsızlığı bir kez daha akil bir şekilde ortaya koymuşlardır. Ancak Sarkozy, yapmış olduğu son açıklamalarla, Türk milletinin tüm bireylerini hem “katil” hem de “Türkler katil değildir” denilmesi konusundaki gittikçe cılızlaşan son çırpınışlarını da sürdürmeğe kararlıdır.
Bir başka neden ise Selanik Yahudisi Galatasaray Lisesi mezunu büyük amcasının durumundan kaynaklanmaktadır. Yunanistan Arşivleri, Sarkozy’nin amcası Ascher Mallah Efendi’nin Osmanlı yönetimince “Vatana ihanet” suçlamasıyla ve idam istemiyle yargılandığını ortaya çıkarmıştır. Oysa aynı Ascher Efendi Balkan Savaşı sonunda Selanik’in Yunanlılar ve Bulgarlar tarafından Türk mahalleleri ile birlikte 16 Yahudi mahallesinin hunhar ve gaddar bir biçimde işgali sırasında yapılan mezalime de şahit olmuştur. Ancak, eğer bu işgal belleğinde bir yer etmemişse, -öyle olduğu anlaşılıyor- büyük bir olasılıkla Yunanlılarla işbirliği içersine girmiş olduğu da düşünülebilir. Çünkü bunun bir mükâfatı olarak Ascher Mallah Efendi Selanik’in Yunanistan egemenliğine geçmesinin ardından 21 Nisan 1929 tarihinde Elefterios Venizelos’un partisinden senatör seçilmiştir. Ne dersiniz, Sarkozy’lerin DNA moleküllerinde bir yerlere yaranmak hep var olmuştur, da bundan mı kaynaklanıyor onun bu davranışları. Bakın yaptığı açıklamalara, bu davranış biçimini açık seçik göstermektedir. Bu da inanın, “Yeşil Yol” filminin elektrikli sandalyede idam edilen iyi kalpli, iri yarı John Coffey’i idam eden, korkak ve acımasız cellâdının hezeyanından başka bir şey değildir. Sevgili okurlar, eğer toplumların önündeki engellemeleri atarak barışı inşa etmeğe kararlıysak, önce ön yargılardan kurtulmalıyız, öyle değil mi?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
YeniMesaj / diğer yazıları
- Gaflette ısrar / 24.01.2015
- 'Namaz kılan kimse felaha ermiştir' / 10.11.2014
- Saftan Başbakan olur mu? / 06.03.2014
- Ulusal devlet üzerine / 03.03.2014
- Anne sütü / 08.02.2014
- Minik cerrahlar / 20.01.2014
- Doğal yaşam / 13.01.2014
- Basit ve sade / 12.05.2013
- Faiz sarmalı / 24.03.2013
- Topraklarımız elimizden alınıyor / 20.03.2013
- 'Namaz kılan kimse felaha ermiştir' / 10.11.2014
- Saftan Başbakan olur mu? / 06.03.2014
- Ulusal devlet üzerine / 03.03.2014
- Anne sütü / 08.02.2014
- Minik cerrahlar / 20.01.2014
- Doğal yaşam / 13.01.2014
- Basit ve sade / 12.05.2013
- Faiz sarmalı / 24.03.2013
- Topraklarımız elimizden alınıyor / 20.03.2013