VIII. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ı Abdullah Öcalan’ın gözünde değerli kılan nedenlerden biri, PKK tarafından tek taraflı uygulanan ateş kesin uzatılması için Apo’ya giderken Hatip Dicle, Sırrı Sakık’ın da aralarında bulunduğu 5 DEP’ liye “Söyleyin ona yaptığı her şey yanlış değildir” demiş olmasıydı. Mehmet Ali Birand’ın hazırlayıp sunduğu CNN Türk’te yayınlanan ‘Son Darbe 28 Şubat’ Belgeselinin ilk bölümü Turgut Özal’ın ölümünden hemen önce geçmişin tozlu raflarındaki PKK’yla devletin kapalı kapılar arkasındaki temas savlarının sökün etmesine vesile teşkil etmiştir. İddiaya bakar mısınız, hatta ve hatta PKK terör örgütü başı Öcalan’la terörü sona erdirmek için görüşmeye giden heyet, Suriye’de büyükelçilik müsteşarı tarafından bile karşılanmıştır. Vay, vay, vay… Aslına bakarsanız bütün bunlar, bazı gazetelerin iddia ettikleri gibi hiç de yeni savlar değildir. İsterseniz hep birlikte bakalım, Apo’nun yakalandıktan sonra verdiği ifade tutanaklarına. Apo’nun alınan ifadesinde bu konu gerçekten de kendi ağzıyla, konuyu ikrar edecek şekilde aşağıdaki gibi vurgulanmıştır.
“Özal’ın sağlığında benim için söylediği ‘Söyleyin ona, yaptığı her şey yanlış değildir’ sözü beni çok etkilemişti.”1
Bakar mısınız? Devletin en tepesindeki, TSK, PKK’yla kanı canı pahasına mücadele ederken, Apo’yu birçok bakımlardan haklı bulduğunu bir şekilde ifade ediş şekline? Bunun adı, nereden bakarsanız bakın, TC Devletinin en tepesi, Çankaya tarafından PKK terör örgütünden icazet almak değil de nedir? Evet, sevgili okurlar, aslında bana sorarsanız, bu tarih –Sezar’ın hakkını Sezar’a teslim edelim.– önemli bir milat olarak, devletin çivisinin çıkmış olduğu tarihtir.
Gelin, şimdi de bu bakış açısının günümüzdeki gölgelerini, izlerini bir değerlendirelim. Anımsayınız, 2011’in sonlarına doğru, hani PKK’ya yakın siteler bilinçli olarak, Oslo’da gerçekleşen MİT–PKK görüşmesini basına sızdırmışlardı ya, hatırladınız. Özel yetkili savcı da bu olaydan yola çıkarak MİT ve onun Müsteşarı hakkında bir soruşturma başlatmıştı. Anlaşıldığı kadarıyla, KCK’nın kurulması ile MİT ve Uludere olayı da PKK ilişkilendirilmiştir. Düşünebiliyor musunuz, Oslo’da görüşmede bulunan KCK’lı Sabri Ok için yakalama kararı varken bu görüşme gerçekleştirilmiştir. Nasıl, durum düz mantıkla çözülemeyecek kadar çetrefili bir durum, öyle değil mi?
Hukuk kökenli Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın “Görevini kötüye kullandı” dediği savcıyı, Başsavcı Vekili Fikret Seçen, “Güçlü suç delilleri var” diyerek arkalaması son derece manidar olduğunu hemen ilk bakışta söylemek gerekmektedir. Üstüne üstlük, KCK dosyasından el çektirildiği söylenen savcının talimatıyla KCK operasyonları devam etmesi ise bir başka şaşkınlığı beraberinde getirmiştir. Ve de bilinen TBMM’de kişiye özel yasa çıkarma çabaları… Bütün bunlardan sonra ne diyelim, Türkiye’nin güçsüz düşürülmesi için her adım atılmış, her kurum yıpratılmıştır. Ama unutmayalım sevgili okurlar, “Rüzgar Eken Kasırga Biçer”…
1 Saygı Öztürk, Apo Olayının Perde Arkası, Doğan Kitapçılık, İstanbul, 2009
“Özal’ın sağlığında benim için söylediği ‘Söyleyin ona, yaptığı her şey yanlış değildir’ sözü beni çok etkilemişti.”1
Bakar mısınız? Devletin en tepesindeki, TSK, PKK’yla kanı canı pahasına mücadele ederken, Apo’yu birçok bakımlardan haklı bulduğunu bir şekilde ifade ediş şekline? Bunun adı, nereden bakarsanız bakın, TC Devletinin en tepesi, Çankaya tarafından PKK terör örgütünden icazet almak değil de nedir? Evet, sevgili okurlar, aslında bana sorarsanız, bu tarih –Sezar’ın hakkını Sezar’a teslim edelim.– önemli bir milat olarak, devletin çivisinin çıkmış olduğu tarihtir.
Gelin, şimdi de bu bakış açısının günümüzdeki gölgelerini, izlerini bir değerlendirelim. Anımsayınız, 2011’in sonlarına doğru, hani PKK’ya yakın siteler bilinçli olarak, Oslo’da gerçekleşen MİT–PKK görüşmesini basına sızdırmışlardı ya, hatırladınız. Özel yetkili savcı da bu olaydan yola çıkarak MİT ve onun Müsteşarı hakkında bir soruşturma başlatmıştı. Anlaşıldığı kadarıyla, KCK’nın kurulması ile MİT ve Uludere olayı da PKK ilişkilendirilmiştir. Düşünebiliyor musunuz, Oslo’da görüşmede bulunan KCK’lı Sabri Ok için yakalama kararı varken bu görüşme gerçekleştirilmiştir. Nasıl, durum düz mantıkla çözülemeyecek kadar çetrefili bir durum, öyle değil mi?
Hukuk kökenli Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın “Görevini kötüye kullandı” dediği savcıyı, Başsavcı Vekili Fikret Seçen, “Güçlü suç delilleri var” diyerek arkalaması son derece manidar olduğunu hemen ilk bakışta söylemek gerekmektedir. Üstüne üstlük, KCK dosyasından el çektirildiği söylenen savcının talimatıyla KCK operasyonları devam etmesi ise bir başka şaşkınlığı beraberinde getirmiştir. Ve de bilinen TBMM’de kişiye özel yasa çıkarma çabaları… Bütün bunlardan sonra ne diyelim, Türkiye’nin güçsüz düşürülmesi için her adım atılmış, her kurum yıpratılmıştır. Ama unutmayalım sevgili okurlar, “Rüzgar Eken Kasırga Biçer”…
1 Saygı Öztürk, Apo Olayının Perde Arkası, Doğan Kitapçılık, İstanbul, 2009
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
YeniMesaj / diğer yazıları
- Gaflette ısrar / 24.01.2015
- 'Namaz kılan kimse felaha ermiştir' / 10.11.2014
- Saftan Başbakan olur mu? / 06.03.2014
- Ulusal devlet üzerine / 03.03.2014
- Anne sütü / 08.02.2014
- Minik cerrahlar / 20.01.2014
- Doğal yaşam / 13.01.2014
- Basit ve sade / 12.05.2013
- Faiz sarmalı / 24.03.2013
- Topraklarımız elimizden alınıyor / 20.03.2013
- 'Namaz kılan kimse felaha ermiştir' / 10.11.2014
- Saftan Başbakan olur mu? / 06.03.2014
- Ulusal devlet üzerine / 03.03.2014
- Anne sütü / 08.02.2014
- Minik cerrahlar / 20.01.2014
- Doğal yaşam / 13.01.2014
- Basit ve sade / 12.05.2013
- Faiz sarmalı / 24.03.2013
- Topraklarımız elimizden alınıyor / 20.03.2013