66 aylıklarda kekemelik riski
Genetik faktörler kekemelikte etkili olsa da çekingenlik ve yetersizlik hissi ise kekemeliği pekiştiriyor. Okula başlayan 66 aylık çocuklarda yetersizlik hissiyle gelen korku ve kaygıya bağlı kekemeliğin ortaya çıkabileceği belirtiliyor
28.09.2012 00:00:00
Yeni 4+4+4 eğitim modeliyle bu yıl 72
aylık öğrencilerle birlikte 66 aylık olanlar da okulla tanıştı. Bugünlerde ise
okula, sınıfına ve arkadaşlarına alışma dönemini geçiriyorlar. Okula başlayan
66 aylık çocuklarda yetersizlik hissiyle gelen korku ve kaygıya bağlı
kekemeliğin ortaya çıkabileceğini belirten, Üsküdar Üniversitesi Nöropsikiyatri
Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Etiler Polikliniği’nden Uzman Psikolog
Leyla Arslan, kekemeliğe karşı önemli uyarılarda bulunuyor. Korku, kaygı ve
heyecanın kekemeliğe neden olduğunu ifade eden Leyla Arslan, çekingenlik ve
yetersizlik hissinin kekemeliği pekiştirdiğine dikkat çekiyor.
Kekemeliğin, konuşmanın akıcılığında bir
aksama, duraksama, söyleyeceğinde kararsız kalma, uzatma, kelimeleri hece hece
tekrarlanması şeklinde kendini göstereceğini belirten Arslan, genetik olsa da
sonradan da kekemeliğin ortaya çıkabileceğini söylüyor. Bazı çocuklarda
zihinsel gelişimin hızlı olup konuşmanın yavaş, dil, dudak, damak gibi konuşma
organlarının birlikte hareket ettirilememesi gerekçesiyle de kekemeliğin ortaya
çıkabileceğini belirten Arslan, bu durumun çocuklarda 1-2 ay kadar
sürebildiğini kaydetti. Arslan paniğin artması ve önlemin alınmamasıyla
kekemeliğin kalıcılaşabileceğini kaydetti.
Aile
içi sorunlar etkiliyor
Aile içi ve okulda yaşanabilecek
gerginliğin, şiddet, korku, kaygı ve heyecanın da kekemeliğe neden
olabileceğini sözlerine ekleyen Uzm. Psk. Leyla Arslan, kaygı oluşturan her türlü
durumda kekemelik riskinin olabileceğini dile getirdi. Okula başlama aşamasında
aile ve öğretmene önemli görevler düştüğünü vurgulayan Arslan, annesinden ve
çevresinden ayrılmak zorunda kalan çocuklarda bu süreçte, korku ve heyecanın
yaşanabileceğini, bunun da kaygıya dönebileceğinin çocuğu kekemeliğe
sürükleyebileceğinin altını çizdi.
Sosyal kaygısı olan, çekingen bir aile
yapısından gelen çocuklarda kekemelik riskinin yüksek olduğunu ifade eden
Arslan, öğretmen ve aile davranışlarının çok önemli olduğunu söyledi. Arslan bu
konudaki uyarılarını şu cümlelerle anlattı. “Kekeme olan çocuğa öğretmenin
davranışı hassas olmalı. Sınıfta bu öğrenciye öncelik verilmeli. Bu
öğrencilerin bekletilmemesi gerekiyor çünkü beklemek kaygıyı besleyecektir.
Kekeme çocuğun olmadığı bir ortamda öğretmen sınıftaki diğer çocuklara bireysel
farklılıkların olduğu yönünde dersler vermeli. Kekeme olan kişilerin durumunun
farklı olduğu, onunla alay edilmemesi, konuşmasına değil içeriğine bakılması
gerektiğini anlatmalı. Bu durumda olan çocukların kesinlikle hızlı okuma gibi
yarışmalara sokulmaması da gerekiyor.”
Ağır yük
öğretmende
Yeni eğitim öğretim yılında 66 ve 72
aylık öğrencilerin bir arada ders göreceklerine vurgu yapan Uzm. Psk. Leyla
Arslan öğrencilere yetersizlik ve çekingenlik hissinin yaşatılmaması gerektiği
konusunda da uyarılarda bulundu. Arslan öğretmenlere büyük görevler düştüğün de
altını çizdi. “Yeni eğitim modelinde işin en ağır yanı öğretmende. Hepsi aynı
sınıflarda ders görecek. Her öğrencinin okul olgunluğu, gelişimleri farklı
olacaktır. Onun içindir ki öğretmen şu mesajı vermelidir öğrencilere. ‘Herkesin
rakibi kendisi olmalı. Kendimizle yarışmalıyız. Her kişinin performansı ayrı
ayrıdır. Bireysel başarımızı öne çıkarılmalıyız. Herkesin elması farklı zamanda
kızarır. Sene sonuna kadar hepimiz öğreneceğiz’ diyebilmeli. Çünkü yaş
itibariyle okul olgunlukları farklı olabilmektedir çocukların. Aksi halde
kendini yetersiz hisseden öğrenci kaygıyla kekeme olabileceği gibi depresyona
da girebilir.” HABER MERKEZİ
aylık öğrencilerle birlikte 66 aylık olanlar da okulla tanıştı. Bugünlerde ise
okula, sınıfına ve arkadaşlarına alışma dönemini geçiriyorlar. Okula başlayan
66 aylık çocuklarda yetersizlik hissiyle gelen korku ve kaygıya bağlı
kekemeliğin ortaya çıkabileceğini belirten, Üsküdar Üniversitesi Nöropsikiyatri
Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Etiler Polikliniği’nden Uzman Psikolog
Leyla Arslan, kekemeliğe karşı önemli uyarılarda bulunuyor. Korku, kaygı ve
heyecanın kekemeliğe neden olduğunu ifade eden Leyla Arslan, çekingenlik ve
yetersizlik hissinin kekemeliği pekiştirdiğine dikkat çekiyor.
Kekemeliğin, konuşmanın akıcılığında bir
aksama, duraksama, söyleyeceğinde kararsız kalma, uzatma, kelimeleri hece hece
tekrarlanması şeklinde kendini göstereceğini belirten Arslan, genetik olsa da
sonradan da kekemeliğin ortaya çıkabileceğini söylüyor. Bazı çocuklarda
zihinsel gelişimin hızlı olup konuşmanın yavaş, dil, dudak, damak gibi konuşma
organlarının birlikte hareket ettirilememesi gerekçesiyle de kekemeliğin ortaya
çıkabileceğini belirten Arslan, bu durumun çocuklarda 1-2 ay kadar
sürebildiğini kaydetti. Arslan paniğin artması ve önlemin alınmamasıyla
kekemeliğin kalıcılaşabileceğini kaydetti.
Aile
içi sorunlar etkiliyor
Aile içi ve okulda yaşanabilecek
gerginliğin, şiddet, korku, kaygı ve heyecanın da kekemeliğe neden
olabileceğini sözlerine ekleyen Uzm. Psk. Leyla Arslan, kaygı oluşturan her türlü
durumda kekemelik riskinin olabileceğini dile getirdi. Okula başlama aşamasında
aile ve öğretmene önemli görevler düştüğünü vurgulayan Arslan, annesinden ve
çevresinden ayrılmak zorunda kalan çocuklarda bu süreçte, korku ve heyecanın
yaşanabileceğini, bunun da kaygıya dönebileceğinin çocuğu kekemeliğe
sürükleyebileceğinin altını çizdi.
Sosyal kaygısı olan, çekingen bir aile
yapısından gelen çocuklarda kekemelik riskinin yüksek olduğunu ifade eden
Arslan, öğretmen ve aile davranışlarının çok önemli olduğunu söyledi. Arslan bu
konudaki uyarılarını şu cümlelerle anlattı. “Kekeme olan çocuğa öğretmenin
davranışı hassas olmalı. Sınıfta bu öğrenciye öncelik verilmeli. Bu
öğrencilerin bekletilmemesi gerekiyor çünkü beklemek kaygıyı besleyecektir.
Kekeme çocuğun olmadığı bir ortamda öğretmen sınıftaki diğer çocuklara bireysel
farklılıkların olduğu yönünde dersler vermeli. Kekeme olan kişilerin durumunun
farklı olduğu, onunla alay edilmemesi, konuşmasına değil içeriğine bakılması
gerektiğini anlatmalı. Bu durumda olan çocukların kesinlikle hızlı okuma gibi
yarışmalara sokulmaması da gerekiyor.”
Ağır yük
öğretmende
Yeni eğitim öğretim yılında 66 ve 72
aylık öğrencilerin bir arada ders göreceklerine vurgu yapan Uzm. Psk. Leyla
Arslan öğrencilere yetersizlik ve çekingenlik hissinin yaşatılmaması gerektiği
konusunda da uyarılarda bulundu. Arslan öğretmenlere büyük görevler düştüğün de
altını çizdi. “Yeni eğitim modelinde işin en ağır yanı öğretmende. Hepsi aynı
sınıflarda ders görecek. Her öğrencinin okul olgunluğu, gelişimleri farklı
olacaktır. Onun içindir ki öğretmen şu mesajı vermelidir öğrencilere. ‘Herkesin
rakibi kendisi olmalı. Kendimizle yarışmalıyız. Her kişinin performansı ayrı
ayrıdır. Bireysel başarımızı öne çıkarılmalıyız. Herkesin elması farklı zamanda
kızarır. Sene sonuna kadar hepimiz öğreneceğiz’ diyebilmeli. Çünkü yaş
itibariyle okul olgunlukları farklı olabilmektedir çocukların. Aksi halde
kendini yetersiz hisseden öğrenci kaygıyla kekeme olabileceği gibi depresyona
da girebilir.” HABER MERKEZİ
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.