Hasan Akkoca / The New Jersey Genesis Project
ABD'de uygulanmakta olan bir proje. Amerikan hükümetinin birçok ulusal enerji, teknoloji, ticaret komisyon ve departmanları, birçok ulusal teknoloji şirketi ve bir çok üniversite bu projenin partnerleri arasında yer alıyor.
Bu proje partnerlerinden birisi oldukça önemli. Adı Millenium Cell, halka açık, Nasdaq'a dahil (MCELL). Ortakları:
1- U.S. Borax: Amerikan Bor Tekeli, Rio Tinto Corporation (RTC) adlı İngiliz sermayeli endüstriyel hammadde tröstünün alt şirketi.
2- Daimler - Chrysler: Borlu yakıtlarla çalışan motor patentlerine sahip.
3- Ballard Power Systems: Fuel Cell (yakıt pili) üreticisi
4- Rohm 8 Haas: Sodyum borhidrür üretici tekeli.
Dünyanın büyüklerini bir araya getiren sizce ne olabilir?
Bu profil, petrolün ve diğer fosil yakıtların yerini yakın bir gelecekte borun alacağının göstergesi. Peki biz bugün enerji denizinin üzerinde oturuyor iken ne durumdayız?
Atatürk daha 1922'de Kurtuluş Savaşı devam ederken "Topraklarımızın altında el değmeden duran maden hazinelerimizi kısa zamanda işleterek milletimizin menfaatine açık bulundurmak gerekir" diyerek verdiği önemi ortaya koymuştur. Atatürk 1935'te maden aramalarını yapmak üzere Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü'nü kurmuş, bu kaynakları işletmek için de Etibank kurulmuş. 1978 yılında bor yatakları 2172 sayılı yasayla devletleştirildi. Böylece borla ilgili tüm etkinlikleri devlet adına Etibank üstlenmiş ve aynı zamanda dünyanın en büyük iki bor üreticisinden biri konumuna geçmiş oldu. 1983 yılında ise 2840 sayılı yasa ile kesinlik kazandı. Etibank, bankacılık kısmının özelleştirilmesi ile 1998 yılında Eti Holding A.Ş. adını aldı ve bağlı ortaklarından Eti Bor A.Ş.'ye devredildi. 1978 yılında 660 milyon ton olan rezerv MTA ve Etibank'ın çalışmalarıyla 2,5 milyar tona yükseltilmiştir.
Ne var ki Eti Holding, dünya ham bor tüketiminin %95'ini karşılamakta iken gelirleri yıllardır sabit kalmakta, %30 pay almakta, rakip firma U.S. Borax %70 civarında gelir elde etmektedir. Bunun nedeni, ülkemiz ham ürün ağırlıklı üretim pazarlarken, U.S. Borax ise rafine ve uç ürünler üretip pazarlayarak payını üst düzeyde tutmaktadır. U.S Borax kesinlikle ham bor ihracatı yapmamaktadır. Türkiye'nin ihracatı ağırlıklı olarak Amerika ve Avrupa'ya. Uzakdoğu ve Asya bor endüstrisi tamamen Türk borlarına bağımlı. Gerçi Uzakdoğu ve Asya'yı besleyenler, bizden ham bor alanlar. Çünkü oralarda kullanılan teknoloji ve fabrikalar da bunların. Ülkemizden ham bor alanlar, teknolojilerini hammadde kaynağına uzak bölgelere götürüp oralarda fabrikalar kuruyorlar ancak hammadde kaynağına teknolojilerini getirme yolunu benimsemiyorlar. Çünkü Türkiye ile 1 Trilyon $'ın üzerindeki ileri endüstri pazarını paylaşmak istemiyorlar.
'Sahip olamıyorsan, kontrol altında tut ve lehine konuşlandır.' biçiminde gelişen strateji 20 Aralık 2000 tarihli Özelleştirme Yüksek Kurulu kararında Eti Holding A.Ş.' nin özelleştirme kapsamına alınması ve hazırlık işlemlerinin 6 ay içinde tamamlanması şeklinde zuhur etti. Hiçbir kuruma ve ilgili bakana sorulmadan IMF'ye niyet mektubunda taahhütte bulunuldu. Böylesine değerli bir kaynağın dış borç ödeyebilmek için taze para bulmak gibi bahanelerle gözden çıkarılması sıradan bir özelleştirme uygulaması değildir. Kafkasya ve Ortadoğu halkları için petrol ne kadar vazgeçilmezse, bor madenleri de bizim için o kadar değerli bir kaynaktır. Eşdeğeri yüzmilyarlarca $ ile ölçülen Eti Holding A.Ş.'ne tescilli bütün tapular bu özelleştirme kararının hayata geçmesiyle birlikte anında ve sonunda nihai adres olan gayri milli tekellerin eline geçecektir. Eti Holding'in taşınır, taşınmaz mal varlıklarının aktarılacağı cüzdan sahibinin uyrukhanesinde TC yazılı olsa bile, son cüzdan dönüp dolaşıp aynen 10 yıl önce BP gibi bir petrol tekelinin bütün madencilik şirketlerini 4,3 milyar $ nakit bastırıp devir almış olan Rio Tinto Corp. gibilerinin cebine girecektir.
Devam edecek
ABD'de uygulanmakta olan bir proje. Amerikan hükümetinin birçok ulusal enerji, teknoloji, ticaret komisyon ve departmanları, birçok ulusal teknoloji şirketi ve bir çok üniversite bu projenin partnerleri arasında yer alıyor.
Bu proje partnerlerinden birisi oldukça önemli. Adı Millenium Cell, halka açık, Nasdaq'a dahil (MCELL). Ortakları:
1- U.S. Borax: Amerikan Bor Tekeli, Rio Tinto Corporation (RTC) adlı İngiliz sermayeli endüstriyel hammadde tröstünün alt şirketi.
2- Daimler - Chrysler: Borlu yakıtlarla çalışan motor patentlerine sahip.
3- Ballard Power Systems: Fuel Cell (yakıt pili) üreticisi
4- Rohm 8 Haas: Sodyum borhidrür üretici tekeli.
Dünyanın büyüklerini bir araya getiren sizce ne olabilir?
Bu profil, petrolün ve diğer fosil yakıtların yerini yakın bir gelecekte borun alacağının göstergesi. Peki biz bugün enerji denizinin üzerinde oturuyor iken ne durumdayız?
Atatürk daha 1922'de Kurtuluş Savaşı devam ederken "Topraklarımızın altında el değmeden duran maden hazinelerimizi kısa zamanda işleterek milletimizin menfaatine açık bulundurmak gerekir" diyerek verdiği önemi ortaya koymuştur. Atatürk 1935'te maden aramalarını yapmak üzere Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü'nü kurmuş, bu kaynakları işletmek için de Etibank kurulmuş. 1978 yılında bor yatakları 2172 sayılı yasayla devletleştirildi. Böylece borla ilgili tüm etkinlikleri devlet adına Etibank üstlenmiş ve aynı zamanda dünyanın en büyük iki bor üreticisinden biri konumuna geçmiş oldu. 1983 yılında ise 2840 sayılı yasa ile kesinlik kazandı. Etibank, bankacılık kısmının özelleştirilmesi ile 1998 yılında Eti Holding A.Ş. adını aldı ve bağlı ortaklarından Eti Bor A.Ş.'ye devredildi. 1978 yılında 660 milyon ton olan rezerv MTA ve Etibank'ın çalışmalarıyla 2,5 milyar tona yükseltilmiştir.
Ne var ki Eti Holding, dünya ham bor tüketiminin %95'ini karşılamakta iken gelirleri yıllardır sabit kalmakta, %30 pay almakta, rakip firma U.S. Borax %70 civarında gelir elde etmektedir. Bunun nedeni, ülkemiz ham ürün ağırlıklı üretim pazarlarken, U.S. Borax ise rafine ve uç ürünler üretip pazarlayarak payını üst düzeyde tutmaktadır. U.S Borax kesinlikle ham bor ihracatı yapmamaktadır. Türkiye'nin ihracatı ağırlıklı olarak Amerika ve Avrupa'ya. Uzakdoğu ve Asya bor endüstrisi tamamen Türk borlarına bağımlı. Gerçi Uzakdoğu ve Asya'yı besleyenler, bizden ham bor alanlar. Çünkü oralarda kullanılan teknoloji ve fabrikalar da bunların. Ülkemizden ham bor alanlar, teknolojilerini hammadde kaynağına uzak bölgelere götürüp oralarda fabrikalar kuruyorlar ancak hammadde kaynağına teknolojilerini getirme yolunu benimsemiyorlar. Çünkü Türkiye ile 1 Trilyon $'ın üzerindeki ileri endüstri pazarını paylaşmak istemiyorlar.
'Sahip olamıyorsan, kontrol altında tut ve lehine konuşlandır.' biçiminde gelişen strateji 20 Aralık 2000 tarihli Özelleştirme Yüksek Kurulu kararında Eti Holding A.Ş.' nin özelleştirme kapsamına alınması ve hazırlık işlemlerinin 6 ay içinde tamamlanması şeklinde zuhur etti. Hiçbir kuruma ve ilgili bakana sorulmadan IMF'ye niyet mektubunda taahhütte bulunuldu. Böylesine değerli bir kaynağın dış borç ödeyebilmek için taze para bulmak gibi bahanelerle gözden çıkarılması sıradan bir özelleştirme uygulaması değildir. Kafkasya ve Ortadoğu halkları için petrol ne kadar vazgeçilmezse, bor madenleri de bizim için o kadar değerli bir kaynaktır. Eşdeğeri yüzmilyarlarca $ ile ölçülen Eti Holding A.Ş.'ne tescilli bütün tapular bu özelleştirme kararının hayata geçmesiyle birlikte anında ve sonunda nihai adres olan gayri milli tekellerin eline geçecektir. Eti Holding'in taşınır, taşınmaz mal varlıklarının aktarılacağı cüzdan sahibinin uyrukhanesinde TC yazılı olsa bile, son cüzdan dönüp dolaşıp aynen 10 yıl önce BP gibi bir petrol tekelinin bütün madencilik şirketlerini 4,3 milyar $ nakit bastırıp devir almış olan Rio Tinto Corp. gibilerinin cebine girecektir.
Devam edecek
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.