Ülkemizde yıllardır bir iktidar-muhalefet tiyatrosu oynanıyor.
Millete hizmet konusunda muktedir olmayan bir iktidar, muhalefette iktidar olarak kalmak isteyen bir ana muhalefet.
İkisi de halinden memnun ve birbirlerini kolluyorlar.
Ülkemizi çözümsüzlük bataklığına saplamışlar, al gülüm ver gülüm şeklinde paslaşarak 22 yıllık statükoyu korumaya çalışıyorlar.
İktidara oy veren seçmen, "Aman ana muhalefet seçimleri kazanmasın, eğer kazanırsa halimiz nice olur" diye oy veriyor; ana muhalefete oy veren de "İktidarı değiştirmek için ana muhalefete oy vermemiz lazım" propagandasıyla oy veriyor.
Halbuki, ana muhalefet gelse, mevcut iktidardan farklı hiçbir şey olmayacak, üstelik ana muhalefetin, belirttiğimiz gibi, iktidara gelmek gibi bir planı, bir hedefi yok.
Nereden mi biliyoruz? Birçok örnekle izah edebiliriz ama en güncel örnek 14 Mayıs genel seçimleri…
14 Mayıs seçimleri öncesi evlere şenlik bir Altılı Masa kuruldu.
Elbette iktidara gelebilmek için böyle bir muhalefet birlikteliği gerekiyordu.
Ama Altılı Masa, yakında göreceğimiz şekliyle iktidara destek olacak olan partilerden oluşturuldu ve her bir oy çok önemli olmasına rağmen, bunun için de masanın 60'lı masa olması gerekirken "genişlememe" kararı alındı; "Bizi de Altılı Masa'ya alın" diyen BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş alınmadı.
Başka? Seçilecek bir aday belirlenmedi.
Eğer Kılıçdaroğlu yerine, örneğin Mansur Yavaş cumhurbaşkanı adayı olarak ilan edilmiş olsaydı kesinlikle kazanacaktı.
Yerel seçimler öncesi Ankara'da yapılan tüm anketlerde Mansur Yavaş'ın, iktidarın adayından açık ara farkla önde olması zaten bunun ispatı niteliğinde.
Altılı Masa'nın genişlememe kararının ve yanlış aday belirlemesinin sonucu zaten mağlubiyet olacaktı ve bunu da ana muhalefet yetkilileri çok iyi biliyorlardı.
Çünkü açık ve net bir şekilde diyebiliriz ki; kazanmak istemediler.
Hatta mutlaka izlemişsinizdir, muhalefetin bu iktidar olmama isteği güldürü programlarına da konu oldu.
Bu tür tiyatroların neticesinde Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın ifade ettiği gibi bir 52'ye 48 düzeni kuruldu.
Bakın, BTP lideri Baş bu konuda neler söylüyor:
"Türkiye'de 20 yıldır işleyen bir düzen kurulmuş. Ben bu düzene 52'ye 48 düzeni diyorum. Bu kurulu bir düzendir. Bu tesadüf olamaz.
Bugün AKP'li de ekonomiden memnun değil, bugün CHP'li bile kendi partisinin yönetiminden memnun değil ama buna rağmen 52'ye 48 düzeni devam ediyorsa aslında bu bir propagandanın sonucudur.
Yüzde 48 ile kaybetmekle yüzde 0,48 ile kaybetmek arasında hiçbir fark yok ama arada temel bir mantalite farkı var. O da şu; yüzde 48 ile kaybeden kaybetmek için seçime giriyor. Ben yüzde 0,48 ile kaybetsem bile onurumla kaybederim çünkü ben kazanmak için uğraşıyorum.
Bu kazancı siyasi partim adına değil, kendi şahsi menfaatlerim adına değil, ülkem adına istiyorum çünkü ülke kötü bir yere gidiyor. Bunu düzeltmemiz, bunu dönüştürmemiz lazım."
Evet, Sayın Baş'ın da belirttiği gibi üst üste birkaç seçimde hep sonucun 52'ye 48 şeklinde çıkması asla ve asla bir tesadüf olamaz ve bu kısırdöngü düzen ülkemizi hızla çöküşe götürüyor.
Statüko korununca, iktidarın millete hizmet gibi bir derdi kalmıyor.
İşte bunun sonucunu 10 bin lira emekli maaşı, 17 bin lira asgari ücret olarak görüyoruz. Açlığa ve yokluğa mahkum edilmiş milyonlar.
Yabancılar, azınlıklar, rantiye grupları ülkenin zenginliklerinden fazlasıyla istifade ederken, her yıl yeni yeni zenginler türerken, servet sahipleri sermayelerine sermaye katarken, bu zenginlerin asıl sahibi milletimiz açlığın ve yokluğun pençesinde.
Çözüm için bu anlaşmalı iktidar-muhalefet düzeninin değişmesi gerekiyor.
Ve şu bir gerçek ki; iktidarı değiştirmek istiyorsak millet olarak önce muhalefeti değiştirmemiz gerekiyor. Muhalefet değişmeden, iktidar değişmez.
22 yıldır iktidarı o koltukta tutan, elbette ki 22 yıldır doğru dürüst bir muhalefet ortaya koymayan ana muhalefet ve diğer Meclis içi muhalefettir.
Bugün her yönüyle gerçek bir muhalefet yapan tek parti, Bağımsız Türkiye Partisi, tek lider de BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş'tır.
Yerel seçimlerde BTP'nin adaylarına oy vererek, bu gerçek muhalefetin önünü açmalıyız ve BTP lideri Baş'ın sesinin daha gür çıkmasını sağlamalıyız.
- BTP’den örnek Cumhuriyet kutlaması / 30.10.2024
- Bağımsızlık yürüyüşü Cumhuriyetle taçlandı / 29.10.2024
- Türk milleti gerçek Atatürk’ü O’ndan öğrendi / 26.10.2024
- İmtiyaz bölünmeyi getirir, terörü bitirmez / 25.10.2024
- Bahçeli, açılımda vites yükseltti! / 23.10.2024
- FETÖ elebaşı öldü, fitnesi devam ediyor / 22.10.2024
- Hz. Ali’nin Hz. Hüseyin’e vasiyeti / 19.10.2024
- Çözüm süreci, ‘çözülüm’ süreci mi? / 18.10.2024
- Bütçenin özeti: 1 trilyon açık, 912 milyar faiz ödemesi / 16.10.2024