1750'li yıllardan itibaren çıkış yakalayan vahşi kapitalizmin kuramcıları bugün yaşasalardı, inanın insanlık suçu işlediklerini fark edecek ve mezarlarındaki cehennem çukuruna geri döneceklerdi.
Thomas Robert Malthus ve Adam Smith gibi sapkın görüşlü kuramcılar yine bugün yaşasalardı inanın, "250 yıl önce saçmaladığımız zırvaları bu adamlar halen daha uyguluyor ve 21. yüzyılın sorunlarına çözüm arıyor!" diyerek makara geçerlerdi.
Her iki kuramcının ekonomiye dair görüş ve analizleri hemen hemen aynı sayılır. Çok küçük ve gereksiz ayrıntıları bir tarafa koyarak ekonomiye dair temel görüşlerinin dayandığı mantığa baktığımızda sakatlığı çok kolayca yakalayabiliyoruz.
Batı dünyasının kuramcıları arasında temelde hiçbir farklı görüş yoktur, olması da mümkün değildir. Nükleer bombadan 100 kat daha tehlikeli olan bu zararlı görüşler aslında kendi medeniyet ve kültürlerini yansıtmaktadır. Biz de Türk milleti olarak bu çürümüş medeniyetin sapkınlarından ekonomiye dair mucize formüller bekliyoruz!
Yazıklar olsun…
Ne diyor bu medeniyetin kuramcıları; "Kaynaklar sınırlı, ihtiyaçlar sınırsız."
Evet, maalesef bu saçma ve zırva görüşler halen daha iktisat fakültelerinde okuyan evlatlarımıza bana göre siyanürden daha zararlı unsurlar olarak zerk ediliyor.
Başka ne diyorlar…
Her arz kendi talebini oluştururmuş.
Bak sen…
Ben bir fabrikada 10 kişi ile bir birim zamanda diyelim ki, milyonların kullanımına sunulacak mal üretiyorum. Yani arz ortaya koyuyorum. Kaç kişi ile. 10 kişi. Bu mantığa göre piyasada 10 kişi bu malı tükettiğinde ben yine üretime geçmeliyim. Ama milyonlara yetecek kadar fazla ürettim.
Bugünün imkanları 250 yıl önceki gibi değil ki! Ne olacak ürettiğim bunca mal?
Devlet de bu sistemin, yani kapitalizmin gereği olarak piyasaya müdahale de edemeyecek olduğuna göre, fabrikaya kapanacak, veya zararına satış yapacak.
Ne var alabildiğine piyasada…
Mal var.
Ne yokmuş piyasada?
Dolaşımda olması gereken para.
Peki ne lazım piyasalara bu dengeyi sağlamak için?
Aslında zati değeri olmayan ancak itibari değeri olan "para"nın olması gerekir piyasalarda.
Ne için olmalı?
Üretilen mal ve hizmetleri satın alabilmek için.
O halde batılı kuramcıların dediklerinin tamamı yanlış; akla ve bilime tamamen aykırılık arz etmektedir.
Piyasaları dengede tutmakla görevli olan bizzat sosyal devlettir.
Devletin piyasalara müdahale etmesi varlığının gereğidir ve bununla mükelleftir.
Bugün Çin modeli diye görülen rüyadır.
Ancak,Çin'in 2010 yılı itibariyle çok önemli bir gerçeği keşfetmiş olması bir gerçektir.
Nedir bu gerçek?
İhracata dayalı büyüme tezi tamamen saçma ve hamallıktan başka bir şey değil.
Peki keşfettiği gerçek ne?
Tüketim…
Nasıl yani?
Üretilen mal fazlalığını bedavaya ve yeşil dolar karşılığında ihraç etmek yerine, kendi milli paranı devreye koyarak, kendi iç piyasana tüketim kabiliyetini kazandırmak.
Bunu denediler ve başarı yüzde 100.
Nasıl olabilir ki!
Çin gibi sosyalizm ile kapitalizm arasında gidip gelen ve önünü göremeyen bir ülkede tüketim gibi her iki sisteme de aykırı bir görüş nereden ve nasıl akıllarına gelebilir ki?
İşte maalesef, Türkiye'de sorulmayan, irdelenmeyen ve bilenlerin de hadi yine gafletten diyelim seslendirmediği konu tam da budur.
Aziz Türk milleti!
Çin bu görüşleri, 2007 yılı itibariyle Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli tezinden alıntılamıştır.
Bu tezi Çin'den önce Rusya devleti almış uygulamış ve adeta kendi piyasalarında laboratuar testine tabi tutmuştu. İlk başaran Rusya olmuştu. Bunu Rus bilim adamları "Dünya'nın Haydar Baş hocamıza ihtiyacı var" diyerek haykırmıştı. Yani "tüketmek kaynaktır" tespiti bugün insanlık tarihinin en önemli devrimlerinden birisi olarak MEM'de yer almaktadır.
Kaynaklar sınırsızdır.
İhtiyaçlar sınırlıdır.
Sınırsız olan, ihtiraslardır.
İşte bu tespit tüm denge ve denklemleriyle dünya iktisat tarihinde sadece ve sadece MEM'de yer almaktadır.
Ne mutlu bize ki, Prof. Dr. Haydar Baş'ın devrinde yaşadık.
Ve yine ne mutlu bize ki, bağımsızlık bayrağını devralan Hüseyin Baş ile aynı dönemde yaşıyoruz.
- Mevzu Türk milletidir / 23.04.2025
- Çok pis kokular geliyor! / 21.04.2025
- Cumhurbaşkanı Erdoğan’a açık çağrı / 20.04.2025
- “Kürt sorunu vardır” diyen ajandır! / 17.04.2025
- Türkiye devleti değil, TÜRK devleti! / 16.04.2025
- İslam düşmanı Muaviye, ABD’ye ilham oldu! / 15.04.2025
- Haydar Baş’ı anmak ve anlamak / 14.04.2025
- Kıbrıs Türk’ün tapulu malıdır / 13.04.2025
- Para yok ki ‘BOYKOT’ olsun! / 10.04.2025