"Ne Hanya, ne Konya ille de Pensilvanya" başlığı ile yazdığımız iki yazıda ifade edemediğimiz bir-iki hususun altını çizmek istiyoruz.Düşünün ki, ikamet ettiğiniz ülke, bugün itibariyle dünyanın en zalim, en zorba ülkesidir. Modern zamanların modern işgalcisidir. Sahip olduğu gücü, ekonomik ve silah üstünlüğünü zulümde, sömürüde, katliamda kullanmaktadır. Yeraltı ve yerüstü zenginliklerine çöreklenebilmek için ülkeleri, coğrafyaları binlerece yıllık sahiplerinden temizlemekte hiç tereddüt etmemektedir.Düşünün ki bir eyaletinde yıllardır ikamet ettiğiniz ülkenin elinden masum Müslümanların kanları damlamaktadır. Bebeklerin, kadınların, yaşlıların kanları damlamaktadır. Bu ülke modern zamanların haçlı seferlerinin baş organizatörüdür. Eski çağlarda, katır sırtında köy köy kasaba kasaba dolaşıp Müslümanlara karşı teşkil edilecek haçlı ordusuna asker toplayan papazların yaptığını bugün aynen tekrarlamaktadır. Kullandığı vasıtaların daha modern, daha hızlı olması dışında hiçbir fark yoktur.Ve siz çeşitli yalanlara yaslanarak, bahanelere sığınarak dönüp dönüp Müslüman ülkelere saldıran bu ülkede eman ve emniyet içinde yaşayıp gidiyorsunuz. Sizin kontrolünüzdeki basın ve yayın organları, söz konusu haçlı işgallerine gerekçeler üretmekle meşgul. Ürettikleri bu uyduruk gerekçeleri Müslümanlara hazmettirmekle meşguller. Söz konusu yayınları takip ederek zihinleri iğfal edilmiş insanımızdan; "Saddam zalimdi, Iraklılar böyle bir adamın idaresine yıllarca razı olarak bu işgali hak etmişlerdi, zaten doğru dürüst İslam'ı da yaşamıyorlardı" türünden savunmalar işitmemiz bir tesadüf olabilir mi?Haçlı-Siyonist ittifakı adına, işgalciler adına son derece yararlı bu gerekçelerin üretim merkezi, yayın merkezi neresidir? Müslümanların canına okuyan, ırzına ve namusuna musallat olan bilumum zalimi, zorbayı, caniyi, coniyi ve cellâtı temize çıkarma gayretleri, işledikleri cinayetleri haklı gösterme kepazelikleri neyin nesidir, kimin sesidir, kimin fetvasıdır?Bizim ceddimiz, ayet ve hadislerden süzerek Müslüman'ca tavrı, delikanlıca duruşu böyle formülleştirmişlerdir:"Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevememGelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem Biri ecdadıma saldırdı mı, hatta; boğarımBoğamazsın ki, hiç olmazsa yanımdan kovarımKanayan bir yara gördüm mü yanar ciğerimOnu dindirmek için, kamçı yerim çifte yerimAdam, aldırma da geç git diyemem aldırırımÇiğnerim, çiğnenirim Hakkı tutar kaldırırım..."Sizin, o diyardaki ikametiniz, duruşunuz bu mısraların hangisi ile uyum içinde, hangisi ile izah edilebilir?Anadolu irfanının dediği bir şey daha vardır; "Ne oldum deme, ne olacağım de."Ahir ömrünüzde, zulüm ocağında ve zalimin kucağında emniyet içinde yaşıyor olmanız, bugüne kadar hizmet dediğiniz faaliyetlerin gerçekte kime ve neye hizmet olduğunu yeterince açıklıyor.Temennimiz, bu tehlikeyi tezden fark edip derhal dönen insanımızın günden güne çoğalmasıdır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Gelsin / 25.04.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025