Biz, kerim kitabımızdan öğreniyoruz ki; tarih boyunca hangi coğrafyaya ve hangi millete Allah tarafından bir uyarıcı, bir peygamber gönderilmişse, o toplumda Allah'ın elçisine ilk karşı çıkanlar makam-mevki itibariyle ileri gelenler ve ekonomik üstünlüğü ellerinde bulunduranlar olmuştur.İlahi mesajla gelen elçilerin getirdiği hakikatler, kendi milletlerini ekonomik açıdan sömüren ve sosyal baskı altında tutan zalim ve zorbaların hoşlarına gitmemiş, insanları sömürü ve zorbalığa karşı uyardıkları için onların oyunları bozulmuştur.Oyunlarının bozulduğunu, hile ve hurdalarının, hırsızlık ve arsızlıklarının, soygun ve vurgunlarının ortaya çıkacağını anlayan "ileri gelenler", sürekli peygamberlere karşı yıpratma silahlarını kullanmışlardır.Onların da kendileri gibi bir beşer olduklarını, üstelik o toplumlarda sayılır zenginler arasında olmadıklarını, ilk inananların toplumun fakir-yoksul kesiminden olduğunu, her şeye rağmen babalarından devraldıkları putçuluğu-müşrikliği devam ettireceklerini söyleyerek gelen uyarıcıya ilk tepkilerini koyuyorlar.Bu ve buna benzer yıpratma çalışmaları bir fayda vermeyip, insanların üçer-beşer Tevhid dinine uyduklarını, üzerinde bulundukları batıl yolu terk ettiklerini görünce bu kez hakarete başlıyorlar, ardından tehditler geliyor, taşlamalar sürgünler ve hatta öldürmeler peş peşe geliyor.Yaşadığımız zaman dilimini, kitabımızdan öğrendiğimiz bu bilgiler ışığında değerlendirdiğimizde görüyoruz ki; bu gün teknolojik ve ekonomik üstünlüğü elinde bulunduran Batı, AB ve ABD, babalarından devraldıkları şirk düzenlerini, soygun ve vurgun düzenlerini kaybetmemek için bütün güçlerini seferber etmiş durumdalar.Hırsızlıklarını-arsızlıklarını, ahlaksızlıklarını, emek ve alın teri sömürücülüğünde geldikleri vahim noktayı ve daha bir çok cürümlerini açık eden, yaşadıkları bu yamukluklarının doğrularını ortaya koyan son ve yegane Tevhid dini İslam onlar için tek tehdit merkezi.Bu yüce dinin mensubu olan Müslümanları öldürerek, öldürterek, biyolojik ve kimyasal silahlarla yok ederek bitirme canilikleri her tarafta devam ederken, bir taraftan da, mensuplarına dik durmayı, zulme, zalimlere asla boyun eğmemeği öğütleyen yüce İslam'ın içini boşaltmak, onu sulandırmak, asli mesajından soyutlamak için sinsi ve haince çalışmalar da sürüyor.İşte tam da bu noktada; "Dinlere arası diyalog" tuzağı karşımıza çıkıyor.Tarihin derinliklerinden gelen bu düşmanlığın bir tezahürü olarak bolca fitne-fesat, ihanet-hıyanet karışımından hazırlanan zehir küpünü, Müslümanlara kaşık kaşık,bardak bardak içirme planı ve projesidir diyalog projesi?Zehir bardağını, zehir kaşığını tutanların papa bilmem kim, papaz bilmem kim olması halinde Müslümanlar şüphelenecekti, içmekte zorlanacaklardı ve proje yavaş yürüyecekti. Bu dinler arası diyalog planı ile, zehir küpünü tutan, bardakla ve kaşıkla güya ikram eden el değişmiştir.Zehir küpünün başındakinin ismi Ahmet olunca, elinde kaşık ve bardakla zehir dağıtanların isimleri Hasan-Hüseyin, Fatma-Zeynep olunca şüphe etmeden alıp içen Müslümanlar maalesef İslam'ın asli mesajından uzaklaşıyorlar, zalime ve zulme karşı dirençlerini kaybediyorlar ve düşmanlarını zamanla sevmeye başlıyorlar.Bu işin taşeronluğunu üstlenenlerin ne büyük bir cürüm işlediklerinin takdirini sizlere bırakıyoruz.Zehir aynı zehir ne değişmiştirYalnız bize sunan el değişmiştir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025