Cumhur İttifakı'nı oluşturan Ak Parti ve MHP, niçin seçim barajını yüzde 7'ye indirmeye karar verdi. Niye şimdi? Hedefleri ne? Bu sorulara verilen "demokrasinin gereği" veya "temsilde adalet" gibi cevaplara inanmak tabii ki mümkün değil.
En baştan ilk hükmümüzü söyleyelim: Bu zamana kadar hiçbir parti, seçime az bir zaman kala kendi menfaatine olmayan bir seçim kanunu düzenlemesine gitmedi. O halde bugün böyle bir değişiklik yapma ihtiyacı, seçimin sonucundan duyulan kaygıdan kaynaklanmaktadır.
Yüzde 10'luk seçim barajı, 1982 Anayasasındaki değiştirilmeyen/dokunulmayan nadir maddelerden biridir. İktidara gelmiş tüm partiler "demokrasi" lafını ağzına hep pelesenk etmişler fakat bu maddeye hiç dokunmamışlardır.
ANAP, DYP, SHP/CHP, DSP, RP, MHP 1983-2002 yılları arasında tek başına ya da koalisyon halinde ülkeyi yönettiler. Seçim barajı konusunda hep "önce partim, sonra ülkem" düsturuyla hareket ettiler ve barajı indirmediler. Sonra da birçoğu bu barajda boğuldu gitti.
Demokrasinin olmazsa olmaz kuralı olan "temsilde adalet" prensibini, "yönetimde istikrar" yalanına kurban ettiler. Yalan diyorum çünkü "yönetimde istikrar" yalanı, azınlığın çoğunluğa tahakküm etmesi sonucunu doğurdu. Bunu en bariz örneği olan 2002 seçimleri, yüzde 34 oy alarak birinci olan bir partinin, Meclis'te yüzde 67'lik sandalyeye sahip olması adaletsizliğini doğurdu. Bugün konuşulan "parti devleti" betimlemesinin temeli böyle atıldı.
Halbuki "yönetimde istikrar" demek; uzlaşı, hoşgörü, empati, fedakarlık, akıl, zeka, donanım, bilgi.. gibi herkese eşit davranmayı da içinde barındıran sadece "hakiki adil yönetici insan" olmanın gereklerini yönetimde hayata geçirmektir.
* * *
Bugün seçim barajının yüzde 10'dan yüzde 7'ye düşürülme kararı da yine ülke değil parti menfaatini gütmektedir.
Arka plana gelelim ve hedeflenenler ile olası sonuçlarını sıralayalım:
1) Cumhur İttifakı'nın hedefi Millet İttifakı'nı dağıtmaktır. Anketlerde yüzde 10 barajını aşma sorunu gözükmeyen İyi Parti'nin ittifaktan ayrılmasına zemin hazırlamaktır. Dağılmasını istedikleri Millet İttifakı'nın ana bileşeni CHP ve seçim kaybetme şampiyonu Kılıçdaroğlu, bu şekilde daha kolay lokma haline gelecektir.
2) Üçüncü bir ittifakın oluşmasına zemin hazırlamaktır. Oylar ne kadar çok dağılırsa, bu işten en karlı çıkacak olan seçimde en çok reyi alan olacaktır. Mümkünse bu üçüncü ittifakın birinci bileşeni İyi Parti olmalıdır.
Bu iki seçenek, her halükarda Cumhur İttifakı'nın devam etmesi ve seçimden birinci olarak çıkması hesabına dayalıdır.
3) Cumhur İttifakı'nın her hangi bir sebeple sona ermesi durumunda, MHP'nin baraj altında kalmaması da yine barajın yüzde 7'ye inmesiyle garanti altına alınmış olacaktır.
4) Olmaz olmaz demeyin, "olmaz olmaz". 1999'da yüzde 22 alarak seçimden birinci parti çıkan DSP'nin 2002'de yüzde 2'ye düşmesi gibi bir uçuruma yuvarlanma kaderi, ya AKP'nin de başına gelirse!? İşte o zaman yüzde 7 oranı iyi bir tutunma dalı olur.
5) Yüzde 7'lik baraj tabii ki MHP'den sonra HDP'nin de çok işine yarar!
6) Saadet Partisi gibi Millet İttifakı'nın (görünürde destek, gerçekte köstek) mızmız bileşeninin de ittifak değiştirmesi sürpriz olmaz. Bu hesap da Cumhur İttifakı'nın arka bahçe hesabıdır. Saadet Partisi'nin sandalye hesapları ile paraleldir.
7) Milletin tüm temsilcilerinin Meclis'te yer almasına engel olma açısından bakıldığında, yüzde 10 ile yüzde 7 arasında hiçbir fark yoktur. Her iki oran da antidemokratiktir.
* * *
Görüldüğü gibi her seçenek, "önce devletim ve milletim" değil, "önce partim" maksadını gözler önüne sermektedir. Tam demokrasi, temsilde adalet, yönetimde zenginlik ne akıllarda ne zihinlerde ne de kalplerde vardır.
İşte bu bir tam "kısır siyaset" anlayışı ve "kısırlaştırılmış siyaset" uygulamasıdır.
Bu kısırlığın ete kemiğe bürünmüş halini, milletimiz kendi kendine fatura etmiş ve bedelini bugün hala ödemektedir. BTP, Milli Ekonomi Modeli ve Prof. Dr. Haydar Baş yönetiminden yoksunluğun ülkemiz ve milletimiz adına ortaya çıkan sonucu -maalesef- onulmaz bir yara, eksiklik, kusur ve hatadır. Zenginliğin reddi, fakirliğin kabulüdür.
Bu durumun ilk müsebbibi seçenler, ikinci müsebbibi seçilenlerdir. Çünkü cumhuriyet ve demokrasi, milletin kendi kendini idare etmesidir; asla kendi kendini imha etmesi değildir.
* * *
Şu halde ülkemiz, milletimiz, devletimiz ve bekamız için aklın ve ilmin yolu nedir?
Burada gerçek çözüm için sözü; dinamik, zeki, çalışkan, entelektüel birikimi ve eşsiz empati yeteneği sahibi, Z kuşağına herkesten çok daha yakın, hukukçu, Türkiye'nin en genç siyasi lideri Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüseyin Baş'a bırakalım: "Siyasi partiler sonuç olarak milletin partisidir. Bu milletin tercih ettiği, içinde bulunmak istediği partilerdir. O zaman bu siyasi partilerin tamamının temsil kabiliyetini Meclis'te ortaya koyalım. Bütün siyasi partiler TBMM'de olabilsin. Biz koca devleti bir tane adama bıraktık. Biz Atatürk'ün kurduğu Meclis sistemini geri getireceğiz. Milletin kendi kendini yönetme hakkı Atatürk'ün bize verdiği bir haktır. İçinde ne madde olduğunu bilmediğimiz bir referandumla kendi kendimizi yönetme hakkımızı elimizden aldılar. Uyutulduk. Şimdi biz diyoruz ki; biz bu başkanlık sistemini de istemiyoruz. Bize diyecekler ki, 'Biz bunu millete sorduk, millet evet oyu verdi.' Ben de diyorum ki, 'kandırıldık'. Hep siz mi kandırılacaksınız. Biz de millet olarak kandırıldık, geri dönmek istiyoruz. Bu millet kendi kendini yönettiği sürece başarıya ulaşacaktır. Ben bu ülkeyi yönetmek istiyorum çünkü Atatürk'ün hayalini kurduğu ülkeyi inşa etmek için. Ben bu ülkeyi yönetmek istiyorum Haydar hocanın tek bir aç kalmasın dediği ülkeyi inşa etmek için. Ben bu ülkeyi yönetmek istiyorum bu gençler bu ülkede söz sahibi olsun diye."
* * *
Son olarak; Atatürk'ün Cumhuriyeti emanet ettiği gençliğin, siyasi sahnedeki temsilcisi ve lideri Hüseyin Baş, devletimizin ve milletimizin gelecek 40 yıldaki teminatı ve sigortasıdır. Benden söylemesi.
- Erdoğan’ın adaylığı kesin mi? / 16.09.2021
- Yüzde 7’lik seçim barajının perde arkası / 09.09.2021
- 30 yaşında / 30.06.2021
- MHP hükümete girse ne olur? / 28.12.2006
- "Sol" CHP'yi sorguluyor - 2 / 22.12.2006
- CHP neden iktidar ol(a)maz? / 14.12.2006
- Tayyip -ABD- İsrail Üçgeni / 31.07.2001
- "BAŞ" pehlivan geliyor / 25.07.2001
- Pusula, maya ve figüran / 17.07.2001