MİT Müsteşarı Sayın Hakan Fidan'ın AKP'den milletvekili adayı olmak için istifa etmesi, son günlerde konuşulan konulardan biri.Kamuoyunda, Sayın Fidan'ın, Başbakan Sayın Ahmet Davutoğlu'nun yerine geçeceği yönünde yorumlar yapılsa da, bu pek mümkün görünmüyor. Zira, Sayın Başbakan, başkanlık sistemini savunmakla, zaten o makamı tasfiye etmeye gayret ediyor. AKP seçimlerde başarılı olursa yerine geçilecek makam kalmayacak, başarısız olursa da o makam Sayın Davutoğlu'nda kalmayacak. Yine yapılan yorumlardan biri, Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan'ın itirazına rağmen, Sayın Davutoğlu'nun inisiyatif kullanıp Sayın Fidan'ı aday gösterecek olmasının, Başbakan'a itibar kazandıracağı şeklinde. "İşte Başbakan, talimat almıyor, kendi kararını kendi veriyor" diye. Ancak, kamuoyundaki saraydan talimat alan başbakan algısı, bir iki milletvekili adayını kendisinin belirlemesi ile yıkılacağa benzemiyor. Sayın Başbakan, bu algıyı yıkmak istiyorsa, Sayın Cumhurbaşkanı'nın, "Bu seçimlerde başkanlık sistemi oylanacak" sözüne karşı çıkmalı, ülkeyi ve milleti felakete götüren sürecin önüne set çekmelidir.Yapar mı? Zaman gösterecek... Ancak bunlar başka tartışmaların konusu...Bizim dikkatimizi çeken, Sayın Fidan'ın adaylığının gerekçesi olarak gösterilen ve AKP'nin 13. yılına giren iktidarı boyunca, meclise, milletvekilliğine, hatta bakanlığa nasıl baktıklarını özetleyen bir kelime.Sayın Cumhurbaşkanı, basın mensuplarına Sayın Fidan'ın adaylığı konusunda yaptığı açıklamada, "sır küpüm" diye nitelendirdiği Fidan'ın ince elenip sık dokunarak seçildiğini, böylesi güvenilir bir bürokratın görevini bu yüzden sürdürmesini istediğini söyledi. Ardından Sayın Fidan'ın kendisine söylediği adaylık gerekçesini açıkladı: "YORULDUM."Sayın Fidan, MİT Müsteşar Yardımcılığı dönemini de eklersek, yaklaşık 6 yıl boyunca yaptığı görev nedeniyle yorulmuş.Elbette MİT Müsteşarlığı gibi bir görev kolay değildir. Geceyi gündüze katarak çalışmak zorundasınız. Üstlendiğiniz sorumluluk, omuzları çökertecek cinsten. Zihniniz sürekli meşgul olur. Stres çabası. 6 yıl uzun bir süre olmasa da "süpermen" yetkilerine sahip Sayın Fidan mutlaka yorulmuştur. Hiçbir itirazımız yok.Fakat Sayın Fidan, önceki müsteşarların yaptığı gibi, dinlenmek için sırlarıyla birlikte bir kenara çekilmeyi tercih etmemiştir. Milletvekilliğine, hatta bakanlığa aday olmuştur.Sanki, bu makamlar daha az çalışmayı, daha az sorumluluğu, daha az çabayı, daha az stresi gerektiriyor gibi... Sayın Fidan'ın adaylık gerekçesi gerçekten bu mudur diye merak edenlere, Prof. Dr. Haydar Baş'ın Yeni Mesaj gazetesindeki 13.02.2015 tarihli köşe yazısını okumalarını tavsiye ederim.Ancak Sayın Cumhurbaşkanı'nın, "Meclis tatil yeri değildir" diye tepki göstermesi şöyle dursun, sözlerinden "yoruldum" gerekçesini makul gördüğü, kabullendiği anlaşılıyor. İşte bu nedenle "yoruldum" kelimesi, iktidarın milletvekilliğine, bakanlığa bakış açısını, ülkenin bugünkü durumunu özetliyor. İktidara göre, meclis ve hükumet, milletin birlik ve beraberliği, refahı, sağlığı, huzuru için gece-gündüz çalışmak, çabalamak zorunda değildir. Buralar yorgunların tatil merkezidir. Tatilde dinlenilir... Milletvekilinin ve bakanların üstlendiği sorumluluk, omuzları çökertmez. 78 milyonun vebali onların sırtında değildir. Birinin sorumluluğu parmak kaldırmak, diğerinin ihale takip etmekle sınırlı. Aklınızı, fikrinizi, zihninizi, milleti ve ülkeyi ayağa kaldırmak için sürekli proje üretmekle meşgul etmek zorunda değilsiniz. Bunlar bürokratların vazifesi. Sayın Vekil ve Sayın Bakan, yakınlarını kayırmak için formüller üretir. Ülkenin varlığını, bütünlüğünü, asayişini, adliyesini, sağlığını, sanayisini, tarımını, işçisini, çiftçisini, esnafını, memurunu düşünmek zorunda değilsiniz. Milletvekilliği düşünmeden itaati gerektirir. Akşam yastığa baş koyunca, stresten uzak uykuya dalabilirsiniz. İşte bu yüzden; Her 100 aileden 77'si açlık sınırının, 94'ü yoksulluk sınırının altında yaşıyor, İşsizlik oranları iş aramaktan vazgeçmiş kesimi ve gizli işsizleri de kattığınızda bu rakam % 30'un üzerinde, Tarım kesiminin, bankacılık sektörüne olan kredi borcu 2002'den bu yana 8 kat, batık kredi hacmi 7 kat arttı, Milletin cebindeki enflasyon % 30'larda, Vatandaşın bankalara borcu 4 milyar dolardan, 160 milyar dolara yükseldi, Son 12 yılda iç ve dış borç ile cari açık her yıl rekor üstüne rekor kırıyor, Ordusu kumpas kurulan, emniyeti kumpas kuran ülke olduk, İç politika iflas etti, dış politika çöktü. Çalışsınlar, çabalasınlar, düşünsünler, üretsinler diye meclise gönderdiklerimiz dinleniyor, onlar dinlendikçe millet yoruluyor. 13 yıldır dinlenen bu iktidarı 7 Haziran'da sandığa gömüp, Bağımsız Türkiye Partisi'ni iktidar yapmazsak, daha çoook yorulacağız...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Gökhan Avcı / diğer yazıları
- Hangi darbenin anayasası / 08.03.2015
- Özrü kabahatinden büyük / 27.02.2015
- Eli başka dili başka esir / 26.02.2015
- Yoruldum / 15.02.2015
- Özrü kabahatinden büyük / 27.02.2015
- Eli başka dili başka esir / 26.02.2015
- Yoruldum / 15.02.2015