Yıllar öncesinden ezberimde kalan bu mısra, Abdurrahim Karakoç'a ait bir şiirden. Dörtlüğün tamamı şöyle idi; Yollar kıvrım kıvrım dağlar sıralı Düşünürüm dağlar beni yoralıKaç ceylan iniyor bağrı yaralıHer sabahın seher vakti bu yola.Kıvrım kıvrım yolları, sıra sıra dağları nereden hatırladığımı, neden yâdıma düştüğünü sorarsanız, geçtiğimiz pazar sabahı Akçaabat'ta Kayabaşı yaylasına tırmanırken hatırladım bu şiiri.Deniz seviyesinden başlıyorsunuz, nice beldeler nice köyler geçerek, nice tepeler aşarak ve yüce yüce dağların etrafında kıvrım kıvrım kıvrılan yolları katederek yaklaşık ikibin metredeki Kayabaşı Yaylasına ulaşıyorsunuz. İkibin metre yükseklikte, çamlık bir bölgede, zaman zaman selamlayıp geçen sis bulutları altında BTP Karadeniz Bölgesi Gençlik Kampının çadırları, bayrakları, BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş'ın ve Gazi Mustafa Kemal'in posterleri ile karşılaştık. Tabii ayyıldızlı Türk bayrağı yaylanın her yanına yayılmış durumda. Bu büyük, bu nizamlı, intizamlı organize için Trabzon İl Başkanı Nihat Hekimoğlu'nun şahsında tüm teşkilatı yürekten tebrik ediyoruz. Genel Başkanımızın emirleri üzerine, kendilerinden hemen önce mikrofona davet edildim. Yedi aylık bebeklerden yetmişini aşmış piri fanilere kadar her yaştan BTP gönüllülerinin doldurduğu meydanı otobüsün üzerinden seyretmek, selamlamak elbette heyacan vericiydi. O heyecanla kırık dökük bir kaç cümle sarfettik ve Genel Başkanımızı dinlemeye koyulduk.Güneşin yakıcı, kavurucu sıcağını etkisiz kılmak için sürekli araya giren sis bulutları oldukça dikkat çekiciydi. Uzun süren konuşma sık sık sloganlarla, tezahüratlarla kesildi ve pürdikkat dinlendi. Kuvva-yı Milliye'nin kadın kahramanları, Nene Hatun'un torunları, analarımız, bacılarımız, kızlarımız da, Kayabaşı Yaylasındaki Gençlik Kurultayında ön saflarda yerlerini almışlardı ve hiç oturmadan, dağılmadan saatler süren konuşmayı büyük bir coşku ile dinlediler.Yaylanın yüksekliği ikibin, otobüsün yüksekliği üç metre ise, ikibinüç metre yükseklikten yayla meydanını dolduran o heyecanlı kitleyi seyredince, Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in söylediği her cümleyi, her paragrafı yüreklerine nakşetmeye, hayatlarına yansıtmaya hazır, dik duruşlu, vakur insan topluluğunu görünce istikbalimiz ve istiklalimiz adına umutlandım ve heyecanlandım. Bu kitle, harici ve dahili düşmanların oyunlarını bozacak, delikanlı bir kitle idi. Onlardan biri olmak elbette ki bir şereftir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025