Seksen beş milyonun huzurunda, insanların gözünün içine baka baka söylenen yalanlar yordu beni.
Dağda-tepede, yaylada-ovada, tarlada-çayırda, denizde-sahilde çok açıkça yaşanan talanlar yordu beni.
Devlete ve millete ait yüzlerce kamu kurum ve kuruluşlarına, altın yumurtlayan tavuk mesabesindeki kuruluşlara 'özelleştirme' maskesi altında destursuz dalanlar yordu beni.
Hiç bir zaman hak etmedikleri halde deveyi hamutuyla götürenler, bin bir sıkıntı içinde yaşamaya çalışan yetimin-yoksulun sofrasından yüzleri kızarmadan vurgun vuranlar yordu beni.
Yönetme hususundaki acemiliklerini, iş bilmezliklerini ve kendilerinin israf içindeki hayatlarını bu ülkenin yetimine, yoksuluna ve emeklisine fatura edenler yordu beni.
Seçim çalışmalarında, memleket gezilerinde insanlarla yüz yüze geldiklerinde, iki sözlerinden biri olarak 'vatan, bayrak, kitap' diyenler, arka planda kitabın buyruklarına aykırı ne varsa, bayrağın ifade ettiği derin hassasiyetlere aykırı ne varsa, vatana zarar verecek ne varsa hepsinin altına imza atanlar yordu beni.
Kamu malından aşırmanın, karnına bir ateş topu indirmekle eş anlamlı olduğunu bilenlerin, gerekirse bu konuda saatlerce konferans verebilecek olanların, en ufak bir ürperti duymadan heybelerini ve torbalarını doldurmaları yordu beni.
İlim sahibi olanların, 'Kitabın' buyruklarını kitlelere anlatmakla mükellef olanların, sahip oldukları ilimlerini ve hitabelerini, yönetim katında bulunup halkın malına-mülküne göz dikenlere karşı kullanmamaları yordu beni.
Ülkenin dar geçitten geçtiği, ekonomik dar boğazda debelendiği bu devirde, halka tasarruf tedbirleri önerenlerin, bir dizi öğüt-nasihat listeleri yayınlayanların, kendi hayatlarında, özel harcamalarında zerre kadar bır kısıtlama yapmamaları yordu beni.
Hazinenin delik-deşik olması, havuzun bir türlü su tutmaması, açıkların ve kaçak ayan-beyan orta olması ilgilileri ve yetkilileri harekete geçiremiyor olması yordu beni.
Yokuşta yorulmazdım…
Yazın sıcağında kışın ayazında ve dağlara tırmanırken yorulmazdım…
Göz göre göre yapılan yolsuzluklar yordu beni.
Açıkça yapılan yolsuzluklar karşısında sus-pus olanlar, konuşma ve müdahale makamında oldukları halde adeta 'söz orucuna' niyet edenler yordu beni.
Yokuşta yorulmazdım…
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025