Her yıl 365 sayfadan oluşan bir kitap.
Her sayfada her insanın hayatı saat saat kayıtlı.
Geride kalan yılları, ayları, haftaları, günleri ve saatleri bizler unutsak bile, hangi yılın hangi ayında, hangi ayın hangi gününde ve günün hangi saatinde kim ne demiş, kim ne yapmış ve neticesi ne olmuş türü soruların cevaplarına ulaşmak şimdi artık çok kolay.
Özellikle ülke yönetiminin herhangi bir kademesinde olan siyasi kadrolar, söylemlerine ve eylemlerine daha önceki devirlerde aynı işi yapanlara nispetle çok daha fazla dikkat etmek durumundadırlar.
Artık yılların dili var, takır takır konuşuyorlar.
Ayların, haftaların, günlerin ve saatlerin dili var zamanı geldiğinde bülbül gibi ötüyorlar.
Günü geldiğinde, hesabı sorulduğunda; "ben öyle dememiştim, ben şöyle yapmamıştım" türünden itirazların hiçbir geçerliliği olmuyor.
Belki de bu yüzden, özellikle iktidar kadroları, olayları olduğu gibi yazan, saklamadan ve çarpıtmadan kayda geçiren gazeteci-televizyoncu takımını pek sevmiyorlar.
Attıkları yanlış adımların, attıkları yanlış imzaların ve sarf ettikleri tehlikeli cümlelerin hem aynı gün görülüp duyulmasını istemiyorlar hem de kayda geçmesinden nefret ediyorlar.
Geç de olsa gerçeklerin günün birinde mutlaka ortaya çıkacağından onların da şüpheleri yok demek ki.
Gerçeklerin ortaya çıkmasını ne kadar geciktirirlerse onu bir kazanç zannediyorlar.
Hayat devam ederken, günler birbirini kovalarken, her yeni gündem bir öncekini belki unutturuyor ama doğru-dürüst yazan gazeteciler sayesinde o gün yaşananlar olduğu gibi kayda geçmiş oluyor ve arşivdeki yerini alıyor.
Mesela; "konuş 2010 yılı, sende neler yaşandı, kimler ne söyledi ve neler yaptılar?" komutunu verdiğinizde sayfalar teker teker açılıyor ve kayıtlar orta yere saçılıyor.
365 sayfalık koskoca kitabın sayfaları ilerledikçe bugün bizzat yaşadıklarınızla, görüp işittiklerinizle olan benzerlikleri, neredeyse aynı şahısların aynı cümleleri defalarca sarf etmiş olmaları ve aynı yanlış adımları atmış olmaları sizi hayretten hayrete düşürüyor.
Hal-i hayatımızda, günü yaşarken bu mesleği icra eden hemcinslerimizin tuttukları kayıtlar, oluşturdukları arşivler sayesinde yıllar dile geliyor, aylar, haftalar ve günler dile geliyor ve gerçekleri öğreniyoruz.
Bir de Kerim Kitapta sözü edilen Kerim Katiplerin tuttukları notlar var ki onların yazdıklarında bir harfin bile şaşmayacağı haber verilmektedir:
"Ey insanoğlu! Seni yaratıp sonra şekil veren, düzenleyen, mütenasip kılan, istediği şekilde seni terkip eden, çok cömert olan Rabbine karşı seni aldatan nedir?
Hayır! Bütün bunlara rağmen siz yine de dini yalanlıyorsunuz. Şunu iyi bilin ki üzerinizde bekçiler, değerli yazıcılar vardır; onlar, yapmakta olduklarınızı bilir." (İnfitar: 6-12).
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025