Medyaya ilk Abdullah Gül’ün maaşına yapılan 3.750 TL’lik zam haberi düştü. Daha sonra Türkiye’nin en zengin “yüz” kişisi açıklandı. Bu 100 aile, milli gelirin (“Milli” kavramına dikkat) % 30’nu alıyormuş.
Daha sonra hükümetin, bakanlık ve devlet kurumlarına ayırdığı bütçe açıklandı. Göze gelen bütçe ise “örtülü ödenek” diye adlandırılan, Başbakanın kullanım tekelinde olan harcamaya ayrılan miktardı. Geçen yılın dokuz aylık döneminde 675 milyon lira olan gizli hizmet giderleri, bu yılın aynı döneminde 868,8 milyon liraya çıktı. 2013’te ise ya nasip!
Bu haberlerin arasına bir de güvercinlere (pardon!) öğretmenlere 270 TL’lik bir artış yapılacağı haberleri sıkıştırıldı.
Tabi bu rakamları ve artışları gören emekli ve özellikle asgari ücretle çalışanlar bir an için umutlandı. Aslında bu umut tam on yıldır beklenen bir umuttu. Çünkü Sayın Başbakan, tam on yıldır başını iki eli arasına alıp düşünüyor; Bu asgari ücretle insanlar nasıl geçiniyor, diye!
Başbakan, Konya işadamlarına “Bazen başımı iki elimin arasına alıp düşünüyorum. 227 milyon lira alan (o zamanki asgari ücret) bir adamın geçinmesi mümkün mü? Bunu siz de kendi vicdanınıza sorun. Sizleri üzmek istemiyorum ama verdiğiniz asgari ücret çocuğunuzun bir gece kulübündeki bir günlük mönüsünün fiyatı bile değil. Şunu bilin ki yarın bu hayat biter. Hepimizi iki metreküp toprağa sokacaklar.” (18 Aralık 2003)
İşte bu umutlarla bekleyen insanımız, yapılan zamların Resmi Gazete’de yayınlanması ile umutlarını başka bahara ertelediler. Herhalde Başbakan, başını ellerinin arasından çıkarmamıştır, diye hikmete sarılanlarda olmuş olabilir…
Evet, 739 lira olan asgari ücret ise zamcıklanarak 761 liraya yükselecek. Ha! Bir ara gündeme gelen asgari ücretten vergi alınmayacak, sözüne ise ne oldu, bilemiyorum.
Bu ücretlerle aile geçindirilir mi? Başbakan yaptırdığı anketlere göre oylarının % 52 civarında olduğunu iddia ediyor. Türkiye’nin en zengini topu topu 100 kişi. Valileri, emniyet müdürlerini, müsteşarları vs. katsan bin, iki bin kişi eder. Başbakan 26 milyon oydan bahsediyor. Demek ki, asgari ücret ve civarında geliri olan çok büyük bir insan kitlesi aldıkları maaştan ve yaşamlarından memnun ki (!) ille de sen, ille de sen diyorlar…
Asgari ücretle insan gibi yaşamak mümkün mü, sorusunun sağlamasını yapalım. Dört kişilik bir aile. Her gün bir yumurta yeseler, eder 120 yumurta. Yani 4 koli. Eder 40 TL.
En ucuzunda 5 litrelik ayçiçeği yağı tüketsinler; 20 TL.
Yine en ucuzundan 2 kg. (kaşarı filan geç) beyaz peynir (az yağlı) alsınlar; 20 TL.
2 kg. da zeytin tüketsinler; 25 TL.
Günde iki ekmekten ayda 60 ekmek yesinler. Eder 45 TL.
Kuru fasulye, nohut, pirinç, bulgur, hazır çorba, katı yağ, yoğurt, süt, çay, şeker, tuz, salça, makarna, sıvı sabun, banyoda katı sabun, tıraş köpüğü, jilet, çocuk bezi, maması, un, toz deterjan, çamaşır suyu, bulaşık deterjanı vs. 200 TL diyelim. (Gerçi toplamda bu fiyata satan bir market bulabilirsen)
İnterneti geç. Elektrik, doğalgaz, su, telefona da aylık 150 TL diyelim. Evin de bodrum katta 350 TL kira ödediğin bir ev olsun. Giyinme, okul masrafları, işe gidiş, geliş masrafları, olası hastalık masraflarını geçtim. Toplayalım;
850 TL yaptı. Hükümet ise sana 761 TL’ye geçin demişti. Nasıl geçineceksin? Canım hanım da bir işe girer çalışır. Ama Başbakan en az üç çocuk yapın, demişti. Bu emri yerine getirmek için zamanın yok.
Günümüz ekonomik şartlarında, iktidarın, kendini kollamak ve korumak için yaptığı zam sağanakları altında mutlu isen ve iktidara da “evet” diyorsan, yakında en az üç şirket senin peşine düşecektir. Elektrik şirketi, doğalgaz şirketi ve su şirketi. Zam vermek için değil, gereğini yapmak için…
Vatandaşın acilen silkinip, kendine gelmesi lazım! Sen kendine gel ki, Başbakan da artık başını iki elinin arasından çıkarıp, ülkenin ne hale geldiğini görsün. Yoksa iki el arasında kalan baş ve gözler sadece kendini, kendi önünü görür…
Daha sonra hükümetin, bakanlık ve devlet kurumlarına ayırdığı bütçe açıklandı. Göze gelen bütçe ise “örtülü ödenek” diye adlandırılan, Başbakanın kullanım tekelinde olan harcamaya ayrılan miktardı. Geçen yılın dokuz aylık döneminde 675 milyon lira olan gizli hizmet giderleri, bu yılın aynı döneminde 868,8 milyon liraya çıktı. 2013’te ise ya nasip!
Bu haberlerin arasına bir de güvercinlere (pardon!) öğretmenlere 270 TL’lik bir artış yapılacağı haberleri sıkıştırıldı.
Tabi bu rakamları ve artışları gören emekli ve özellikle asgari ücretle çalışanlar bir an için umutlandı. Aslında bu umut tam on yıldır beklenen bir umuttu. Çünkü Sayın Başbakan, tam on yıldır başını iki eli arasına alıp düşünüyor; Bu asgari ücretle insanlar nasıl geçiniyor, diye!
Başbakan, Konya işadamlarına “Bazen başımı iki elimin arasına alıp düşünüyorum. 227 milyon lira alan (o zamanki asgari ücret) bir adamın geçinmesi mümkün mü? Bunu siz de kendi vicdanınıza sorun. Sizleri üzmek istemiyorum ama verdiğiniz asgari ücret çocuğunuzun bir gece kulübündeki bir günlük mönüsünün fiyatı bile değil. Şunu bilin ki yarın bu hayat biter. Hepimizi iki metreküp toprağa sokacaklar.” (18 Aralık 2003)
İşte bu umutlarla bekleyen insanımız, yapılan zamların Resmi Gazete’de yayınlanması ile umutlarını başka bahara ertelediler. Herhalde Başbakan, başını ellerinin arasından çıkarmamıştır, diye hikmete sarılanlarda olmuş olabilir…
Evet, 739 lira olan asgari ücret ise zamcıklanarak 761 liraya yükselecek. Ha! Bir ara gündeme gelen asgari ücretten vergi alınmayacak, sözüne ise ne oldu, bilemiyorum.
Bu ücretlerle aile geçindirilir mi? Başbakan yaptırdığı anketlere göre oylarının % 52 civarında olduğunu iddia ediyor. Türkiye’nin en zengini topu topu 100 kişi. Valileri, emniyet müdürlerini, müsteşarları vs. katsan bin, iki bin kişi eder. Başbakan 26 milyon oydan bahsediyor. Demek ki, asgari ücret ve civarında geliri olan çok büyük bir insan kitlesi aldıkları maaştan ve yaşamlarından memnun ki (!) ille de sen, ille de sen diyorlar…
Asgari ücretle insan gibi yaşamak mümkün mü, sorusunun sağlamasını yapalım. Dört kişilik bir aile. Her gün bir yumurta yeseler, eder 120 yumurta. Yani 4 koli. Eder 40 TL.
En ucuzunda 5 litrelik ayçiçeği yağı tüketsinler; 20 TL.
Yine en ucuzundan 2 kg. (kaşarı filan geç) beyaz peynir (az yağlı) alsınlar; 20 TL.
2 kg. da zeytin tüketsinler; 25 TL.
Günde iki ekmekten ayda 60 ekmek yesinler. Eder 45 TL.
Kuru fasulye, nohut, pirinç, bulgur, hazır çorba, katı yağ, yoğurt, süt, çay, şeker, tuz, salça, makarna, sıvı sabun, banyoda katı sabun, tıraş köpüğü, jilet, çocuk bezi, maması, un, toz deterjan, çamaşır suyu, bulaşık deterjanı vs. 200 TL diyelim. (Gerçi toplamda bu fiyata satan bir market bulabilirsen)
İnterneti geç. Elektrik, doğalgaz, su, telefona da aylık 150 TL diyelim. Evin de bodrum katta 350 TL kira ödediğin bir ev olsun. Giyinme, okul masrafları, işe gidiş, geliş masrafları, olası hastalık masraflarını geçtim. Toplayalım;
850 TL yaptı. Hükümet ise sana 761 TL’ye geçin demişti. Nasıl geçineceksin? Canım hanım da bir işe girer çalışır. Ama Başbakan en az üç çocuk yapın, demişti. Bu emri yerine getirmek için zamanın yok.
Günümüz ekonomik şartlarında, iktidarın, kendini kollamak ve korumak için yaptığı zam sağanakları altında mutlu isen ve iktidara da “evet” diyorsan, yakında en az üç şirket senin peşine düşecektir. Elektrik şirketi, doğalgaz şirketi ve su şirketi. Zam vermek için değil, gereğini yapmak için…
Vatandaşın acilen silkinip, kendine gelmesi lazım! Sen kendine gel ki, Başbakan da artık başını iki elinin arasından çıkarıp, ülkenin ne hale geldiğini görsün. Yoksa iki el arasında kalan baş ve gözler sadece kendini, kendi önünü görür…
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025