Yeni "Ortadoğu Projesi" üzerine başarısız bir deneme ya da ünlü terörist Zabzuyittin el Hobbala

11 Eylül "dümeniyle" ABD'nin bütün dünyaya, ama özellikle de İslam'a, Müslümanlara ve İslam coğrafyasına apayrı bir gözle bakmaya başladığı inkar edilmez bir gerçektir. Kafatası boşluğunda püre yerine bir çay kaşığı beyin bulunan herkes, 11 Eylül saldırısının iddia edildiğinin aksine bir senaryo olduğunu kabulde zorlanmasa gerek.

Batı dünyasının insanlığın başına sardığı komünizm belasının, yine Batı dünyasının belirlediği miadı bitince, yeryüzünde tek bir hedef kalıyordu; İslam. 350 kelimelik düşünce şarjörüne sahip Bush, ABD'li strateji uzmanları tarafından planlanıp, pratiğe dönüştürülen 11 Eylül saldırısı sonrası yıllanmış bir niyeti, - Uzanların şarapları gibi - ortaya koymada gecikmedi: "Haçlı seferilerini başlatıyorum."

Ne ilginçtir ki, sözün sahibi sessizliğini korurken, bizdeki "kraldan çok kralcılar" ya da "dolar mamalı, kredi yamalı ve Batı'nın hamalı tipler" ileri atıldı ve bu sözü tashih etmeye kalkıştı.

Bunlardan biri bu sözü şöyle tarif etti:

"Sayın Bush 'crusade' derken, Crusade; yani 'kuru sat ki çok satasın' demek istedi. Yoksa iddia edildiği gibi;

Haçlı,

Maçlı

Dolambaçlı

Ve yırtmaçlı bir şey demedi o."

Fena bir yorum değildi hani.

Bunu yeterli görmeyen bir başkasının olaya yaklaşımı çok daha farklı idi:

"Sayın Bush silahlanmaya şiddetle karşı olan bir hümanisttir. Crusade derken de, normal silah yerine kurusıkı silah satmaya teşvik etmişti."

Crusade; Kurusıkı satın.

Ülkemizde bolca bulunan sorbon, şarbon ve şiribon mezunları crusade'nin ne anlama geldiğini çok iyi biliyordu.

Türkiye'de bu tip bilimsel, filmsel ve kilimsel yorumlar havada uçuşurken, ABD'de de ismi İslam'a, cismi Müslümanlara benzeyen insanlar dünyanın gözü önünde, "Müslüman terörist" diye yaftalanıp, paftalanıp, parsellenip "uygun yerlere" postalanıyordu.

Medeniyetin beşiği,

İnsan haklarının döşüğü,

Kişi hak ve hürriyetlerinin sarmaşığı,

Davadan dönenin kırılsın kaşığı,

Cümlesi haç aşığı.

Hıristiyan Batı dünyası da olayları büyük bir dikkatle takip ediyordu.

Ne garip isimler duyduk bu saldırı sonrası.

Ne çok İslamcı terörist tanıdık 11 Eylül'ün yüzü suyu hürmetine.

Terörüstin adı: Abuzittin el Hobbala

Terörle bağlantısı: Ebesi Ürdün'lü.

Zabsuyittin El Çınkırakî/Sudanlı bir komşuları varmış.

Nasrullah el İbrişimî el Kurdeşenî el Ardeşenî/Suudi Arabistan'a hacca gitmiş. (el Ardeşenî, Rize/Ardeşen olmayıp, Afganistan'ın Hindukuş Dağlarının dibinde bir köyün adıdır, biline)

Ebul Beksimet el Sandvicî el Hamburgerî/öğrenciyken Pakistan'ı haritada görmüş ama hiç gitmemiş.

Halit el çuvallama el kollama el yollama/Babaannesi bir Türk'e aşıkmış ama başlık parası yüzünden hiç evlenememiş.

Ve diğerleri...

Dünyada bu kadar tehlikeli terörist ve terör örgütü var ve biz rahat rahat uyuyoruz.

Uyuyup büyüyoruz.

Hatta ara sıra da horluyoruz.

Daha neler...

Ne ilginçtir ki, bütün bu teröristler, altları madenlerle dolu değişik İslam ülkelerinin vatandaşıydı.

Bu da şart değildi hani, bu teröristlerden herhangi birinin, bir vesileyle bu ülkelerden geçmiş olması da yeterliydi terörist olmaları için.

Hatta rüyalarında bu ülkelere gitmiş olmaları bile kafiydi.

Amerika'nın arka sokaklarında bunlar olurken, ön sokaklarda ve lüks bazı yerlerde ve de çok özel bazı mekanlarda farklı şeyler oluyordu.

İslam'ın ve Müslümanlığın, hatta topyekün İslam coğrafyasının bir "haçlı istilasıyla" karşı karşıya kaldığı bir zaman diliminde bazı önemli zatların, hiçbir şey olmamış gibi ABD'de ikamet etmeleri, edebilmeleri insana tuhaf geliyordu.

Mesela sayın Fethullah Gülen bey, birkaç senedir ABD'de ikamet ediyor.

Sayın Gülen'in ABD'de ikametinin söz konusu "ABD'nin yeni Ortadoğu projesiyle" ne ilgisi olabilirdi?

Bazılarına göre sebep şuydu; topyekün İslam aleminde crusade/haçlı seferlerine karşı oluşacak direnci, "sevgi", "hoşgörü", "aşk", "meşk", "diyalog",... gibi kavramlarla sıfırlamak.

Sıfırlanmadı mı sanki?

Sokaklarımız "Hıristiyanlar cennete girse bir yerinize bir şey batacak?" diyen insanlarla doluyor.

Buna bir de "Hıristiyan şehitler" kavramını ekleyince, kim çıkar crusade/haçlı seferlerinin karşısına?

Kim ve niye karşı çıksın ki?

O da şehit, o da.

Biz bu tehlikeli gidişe karşı koyduğumuz o ilk yıllar ülkede bu kadar vahim bir hal var mıydı? Yoktu.

O günler bizi anlamayanlar, inşallah, Irak'a olanlar bu ülkeye de olmadan anlar. Tekrar sayın Gülen'e dönersek.

"Aha geliyor!" dendiği sırada, geri dönüşünü engelleyecek bazı senaryolar sahnelense de, sayın Gülen'in Türkiye'ye dönüşünün önünde hiçbir hukukî engel yoktur.

Suçlu olsa, bizim ABD ile suçluların iadesi sözleşmemiz var.

Sayın Gülen'in ikamet adresi ve mihmandarları bizi ilgilendirmesin de, bu ikameti zorunlu kılan sebep veya sebepleri ve bütün ABD'li Müslümanları hedef alan "İslamcı terörist" töhmetinden Gülen'i salim kılan şeyin ne olduğunu merak etmek suç olmasa gerek.

Mesela laiklik ve benzeri konularda çok hassas olan Cumhuriyet Gazetesi, bu aralar sayın Gülen'i "Şeriat'ı getirmek, laik düzeni yıkmakla" itham etmeye başladı yeniden.

Yoksa Cumhuriyet, Gülen'i aklamak için mi bu yayınları yapıyor?

Bundan birkaç yıl önce de Vatikan'ın Türkiye temsilcisi sayın Marovich, Devlet Güvenlik Mahkemesi'ne ifade vererek sayın Gülen'i aklamıştı da...

Son bir ihtimal şudur:

Cumhuriyet'in bildiğini ABD'liler bilmiyor olabilir. Sayın Gülen'in aşırı İslamcı olduğunu yani.

Bilmeyebilir.

Bilmediğini bilmek, en büyük bilgidir.

En büyük bilgi bilmemektir.

Hani bir Anadolu nasihati var ya; "Görmedim, işitmedim bin kazayı defeder" işte ondan.

Biz de öyle mi yapsak acaba!

Mevtaların ölmeden önceki son sözleri

- Lan olum Rus ruleti öyle mi oynanır, dur da göstereyim.

- Teker teker gelin layn...

- Korkma, bu tünelden yıllardır tren geçmiyor...

- Abi çevremizde fazla polis yok, teslim olmayalım, kaçalım abi...

- Geeel, geeel, sağ yap gel.

- Abi çok seri bi araba bu yaaa...

- Demek pirana dedikleri şey bu. Hiho, bak Hulusi abi bıyıkları ile oynuyom bi şey olmuyo.

- O irmikleri neden aldın Nurhan, helva mı yapıcan? Niye?

- Burası Fener tribünü değil mi?

- Bah bah bah hala uzunlarla geliyo..

- Müjdemi isterim Turhan abi, bi kızın daha oldu.

- Ordular ileri... Allah, allah, allah, allah...

- Kim bekler lan yeşilin yanmasını?!

- Bekle Cemşit abi ben bi dalıp çıkıcam.

- Hala karlı gösteriyor mu hanım?

- Elektrikçiye ne gerek var canım, ben hallederim.

- Gel abi burası boyu geçmiyo.

- Hihoha... Bak gelen şey köpekbalığına ne kadar da benziyor.

- Rasim abi, kafesin kapısı kapalı değil mi?

- Yapma Satılmış abi, şeytan doldurur.

- Bu külüstür essahtan 200 yapıyor mu?

- Semra'cığım bak arabanın ibresi 200'ü gösteriyor.

- Ben öldükten sonra tablolarım çok para edecek Ayşegül..

- Boğaza gelip temiz hava almayı iyi akıl ettik... Çocuğum oynama şu arabanın el freniyle...

- Ohooo doktorun her dediğini yapsak açlıktan ölürüz birader. Hadi yeyin yeyin afiyet olsun...

- Ulan, biz bugüne kadar kaç bomba imha ettik be! İşimi bana mi öğretiyon, lavuk! Kes şu mavi teli!

- Sayın seyirciler! Simdi en büyük numaraya geldik. Aslanın ağzını açıp, başımı içine sokuyorum.

- Burası eskiden mayın tarlasıymış ama artık bi tane bile kalma...

- Havlayarak üzerimize geliyor, çünkü bu cinsler çok insan canlısıdır.

- Paraşütü en aşağıda ben açacağım.

- Komutanım, pimini çektikten sonra kaça kadar sayıcaktık?

- Olum bu mantarlar zehirli değil, bak ben nasıl yiyorum.

- Amma keskin virajmış yav!!

- Dikkat kaptanınız konuşuyor: Eşhedü en la ilahe illallah ... (Pilot Temel)

- Önüne baksana lan! Ne çarpıyon omzuma?

- Bu kadar korkma canım! Bu yılanların hepsinin zehirleri alınmış.

- Uçağın pervanesini görüyon mu? O kadar hızlı dönüyo ki sankim dönmüyomuş gibi.

- Kaplanlar da aynı kedi yavruları gibidir. Bak böyle gıdışından sevicen, bak iyi bak...

Kahramanlarımız bu sözlerden sonra ruhlarını teslim etmişler. Teslim ederken maalesef teslim-tesellüm kağıdı almadılar.

Sevgili dostum Abbas Kermalli'nin yalancısıyım. Çünkü bu e-maili o gönderdi.