İlk tanımlanmasından ve pandemi olarak ilan edilmesinden bu zaman kadar geçen sürede yeni Covid-19 veya 20 hastalığı birçok ölümlere, özürlülüğe, sosyal, ekonomik ve kültürel değişime sebep oldu ve uzun bir süre insanlığı zorlayacağı görülmektedir.
İnsanlar hastalık etkisinden ve bulaşının engellenmesi için evde kalması tavsiye edilirken bu durumdan en çok etkilenen hastalananlar dışında çocuklar, engelliler ve yaşlılar oldu.
Çocukların evde tutulmak zorunda kalması ebeveynlerine ne kadar zorluk çıkardı ise yaşlı/demanslı hastaları ve engelli bireyleri de eve veya bakıldığı kurumlarda tutmak kendilerini ve bakıcılarını çok zor duruma sokmuştur.
2020 itibariyle Türkiye genelinde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü verilerine göre huzur evlerinde 13.868, diğer kamu kurum huzurevlerinde 2.428 ve özel huzur evlerinde 10.718 olmak üzere toplam 27.014 kişi kalmakta, yine müdürlüğe bağlı zihinsel ve bedensel engelli özel bakım merkezleri 25.493, bakım, rehabilitasyon ve aile danışma merkezleri 7.425 ve umut evlerinde 848 kişi, toplam 33.766 kapasite ile yaşlı ve engellilere hizmet vermektedir. Onları korumak ve kollamak başta devletin olmak üzere hepimizin görevidir.
Yaşlı/engelli bireylerin Covid-19 özelinde tüm enfeksiyonları ağır geçireceği ve ölüm veya ağır kalıcı izler bırakacağını sonrasında bakımının bir hayli zor olacağını düşünmek mutlaktır. Bu bireylerin yalnız tedavileri değil evde, huzurevi veya bakımevlerinde eş, çocukları veya bakıcılarıyla birlikte günlük yaşam aktivitelerini düzenli olarak yapmaları en az tedavileri ve hastalıktan korunmaları kadar önemlidir.
Gerek kamu gerekse özelde hizmet veren bakım merkezlerinde bulunan yaşlı engelli bireyler pandemi sürecinde diğer insanlardan farklı olarak çok sayıda zorlu durumlarla karşılaşmaktadır. Bu zorlukların farkında olmak pandemi ile mücadelenin yalnızca maske-temizlik-mesafe, ilaç veya aşı geliştirmekten ibaret olmadığının bilinmesi de gereklidir.
Özellikle hastanelerde muayene olunacak hekime ulaşmak zor, randevular dolu veya geç bir zamana verilmekte iken hastaneler pandemi ve acil vaka dışında hasta bakmak istememekte dolayısıyla tüm normal kontrol ve hastalar hastaneye gidememektedir. Bakım merkezlerinden acil gitmesi gerekirken hastalar yoğun iş yükü ile 112'nin geç gelmesi veya hastanın hastane acillerinde yer olmadığı için kurumda bekleyerek acile geç götürülmeleri ile ölümler veya kalıcı hasarlar artmaktadır. Maalesef sağlık sisteminin en mükemmel çalışan 112 sistemi bile çaresizlik ve olumsuzluklar içinde sağlık çalışanlarının cansiperane fedakârlıkları ile ayakta durabilmektedir.
Hastanelerde aşırı kalabalık ile sosyal mesafe korunamamakta, sağlam gidip hasta gelmek korkusu olmaktadır. Yaşadığı kurumdan bir kez çıkan hasta/yaşlı geri geldiğinde 10-15 gün izole bir odada tek başına kalmak zorundadır. Fakat kurumlarda bu yükü kaldıracak yeterli odaları da bulunamamaktadır. Ayrıca bakım personeli de çalışma programlarına göre 10-15 gün içeride çalışmak veya evinde kalmak zorunda olduğundan çalışanların aileleri ile sağlıklı iletişim içinde olmaları da izin ve istifa etme yasağını da sayarsak bir hayli zor bir durumda bırakmaktadır.
Dolayısı ile hasta, yaşlı ve engelli bireyler kendi odalarına hapsolmak durumunda kalmakta, içeride ve dışarıda hiçbir sosyal aktivitesi kalmadığı için daha mutsuz, umutsuz, içine kapanık ve daha çok öfkeli/ajite olmaktadır. Bazen kendine, başkasına veya eşyaya zarar verebilmekte, yemeğini ve ilacını içmeyi reddetme durumları yaşanmakta. Uzun süre yakınları ile görüşemeyenler terk edilmişlik gibi duygu ve düşüncelere dalmakta veya daha sonra görüşmeye başlasalar bile akraba/bakıcılarına yakınlık göstermemekteler.
Hastanelerde bazı poliklinikler yalnız pandemi hastaları bakarken, psikiyatri kliniklerinde hasta sayısı 2 kat artmıştır. Bu da toplum bireylerinin ruhsal yükünün de ne kadar attığının bir göstergesi olabilir. Bu arada beyin-kalp-damar hastalıkları, kanser, KOAH, astım veya bazı çocukluk çağı hastalıkları gibi kronik ve belirli sürelerde kontrol gerektiren durumlarda kişiler hastalık kapma korkusu ile hastaneye gelmeyip evinde kötüleşme, geç gelme veya maalesef evde ölüm olayı oranları da belirgin bir şekilde artmaktadır.
Bu durumlar belki mecburiyetten dolayı açığa çıkmakta ama en az diğer zorluklar kadar mutlak yönetilmek zorunda olduğumuz sorunlarımızdır.
Pandemi alınan önlemler, yeni aşılar veya belki ilaç çalışmaları sonrasında inşallah bir gün sonra bulacaktır. Bu süreç sonrasında Covid dışı durumları da iyi yönetmeyi, yaşlı/özürlülerle onların yakınları ve bakıcılarına desteğini devam ettirmeyi ve sonradan karşımıza çıkacak mağduriyet yaşayacak olan ruhsal-bedensel etkilenmiş bireylerin durumunu da iyileştirecek planlamalar yapmalıyız. Bu konuda Sağlık, Aile ve Sosyal Politikalar ve Çalışma Bakanlıklarına ayrıca sorumluluk düşmektedir.
- Teknolojik bunama-I / 15.02.2021
- Teknolojik bozukluklar-III / 27.01.2021
- Teknolojik bozukluklar-II / 26.01.2021
- Teknolojik bozukluklar-I / 25.01.2021
- Covid-19 sonrası (hastalıklar)-II / 19.01.2021
- Covid-19 sonrası (hastalıklar)-I / 18.01.2021
- Yeni Covid-19: Yeni canlı mezarlıklar / 23.12.2020
- Karanlık dönem / 10.05.2017
- Demarkasyon hattı / 09.05.2017