Son siyasi gelişmeler üzerine bir açıklama yapan Prof. Dr. Haydar Baş, iktidar kanadında meydana gelen olayların arka planını anlattı. Seçimi telaffuz edenlerin bu isteklerinde samimi olmadıklarını söyledi. Borç batağına sürüklenmek suretiyle Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bitirilmek istendiğini söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, mevcut girdaptan çıkış yolunu da gösterdi
DSP'den istifalar ile gündeme gelen ve Türkiye'yi çok kritik bir dönemeçte kısır siyasi tartışmaların içine çeken, siyaseti olduğu gibi ülkenin geleceğini de kilitleyen siyasi gelişmelerin arka planı hakkında, 2. Kuvay-ı Milliye'nin önderi Prof. Dr. Haydar Baş bir açıklamada bulundu. Meltem TV'de, Ahmet Erimhan'ın Geniş Açı programına konuk olan Prof. Dr. Haydar Baş, 57. Hükümetin sonunu getirmeye kadar dayanan DSP'den istifalar hakkında şu değerlendirmeyi yaptı:
SON SİYASİ GELİŞMELERİN ARKA PLANI"Bu hükümetin başı, Başbakanımız sayın Bülent Ecevit'tir. Bülent Ecevit seçimlere girmeden evvel ABD'nin projesine göre Öcalan'ı teslim aldı. Öcalan'ı yakaladı. İdam edecek gerekçesiyle de oy topladı. Sayın Ecevit'in, seçimde bu kadar oy olmasının ardında yatan temel espri bir oyundur. Vatandaş itimat etti. Milletin akıttığı kan yerde kalmayacak inancından hareketle sayın Bülent Bey'e rey verme imkânı olmayan insanlar da teveccüh ettiler ve bu kadar rey verdiler. 100 küsur vekille de Meclis'e geldiler. Anadolu'da insanımızın 'haydan gelen huya gider' diye bir tabiri vardır. Bu reyler haydan gelmiştir. Şimdi huya gidiyor. Yani meselenin böyle neticelenmesi kaderin bir hesabıdır. Çünkü dediklerini yerine getirmediler. Tamamen oyun içinde büyük bir aldatmaca ile milleti kandırdılar."
"İktidar kuruldu. Bu hükümet başa geçti. Bir programla yola çıktılar. Her ne kadar IMF adı geçiyorsa da programları ABD'nin programıdır. ABD, istiyor ki, 'Türkiye Cumhuriyeti Devletini ben istediğim gibi elime alayım. Şekilden şekile sokayım. İstediğim zaman istediğimi yaptırma mecburiyetinde bırakayım.' Bu programın bize uygulatılmasının temel esprisi budur. 'Siz bunu uygulayın ve her zaman bana muhtaç olun'dur. ABD bu kadar tecrübe sahibi olacak, bu programla bir devlet kalkınmayacak ve bunu bilmeyecek; bu mümkün müdür? Hiç mümkün değildir. Peki bizim siyasi irade bunu niye bilmedi? Bizim siyasi irade ya çok saftı veya çok kasıtlı idi. Bu Allah ile kendi aralarındadır. Veya çok cahildi. Bunun dışında 4. bir ihtimalin olduğunu söylemek mümkün değildir. Bu programın başarılı olması bugüne kadar mümkün olmadı. Mümkün olmadı ama oyunlar çok oldu. 'Olmadı, yarın olacak. Öbür gün olacak. Daha sonra olacak' dendi. Hatırlarsanız Derviş, ABD'den geldikten sonra devamlı surette bir vaat politikası içine girmiştir. 'Yarın olacak. Piyasalar düzelecek. Merak etmeyin' demesine rağmen fabrikalar çöküyor, bankalar batıyor, işyerleri ortadan çıkıyor. Yani bugün hükümetin gitmeye yüz tutmasının temel esprisi şudur: Perde arkasındaki ABD işin iflas noktasına gittiğini gördü. Hatırlarsanız sayın Derviş bundan bir kaç ay önce 'Bir seçime gidelim' demişti. Derviş gördü ki bu program başarılı olamayacak. Şimdi adam dursa müflis tüccar olduğu, bu işten anlamadığı ortaya çıkacak. Foyası ortaya çıkınca da bitecek. Halbuki çok büyük iddialarla gelmişti. Bunu ABD çok iyi bildiği için onlara yine bir kahramanlık vermeye çalışıyor. Rahmetli Necip Fazıl'ın ifadesiyle bunlar, 'sahte kahramanlar.' Şimdi adamlar beceremediler, başaramadılar, hükümeti yıkarken, 'Gitme. Sen olmazsan biz batarız, yok oluruz' havasıyla tekrar onu öne çıkarma projesi uygulanıyor. Ama bu millet sağduyusuyla bunun bir oyun olduğunu görüyor. Millet kesinlikle bu oyuna müsaade etmeyecektir." "Tabii devlet erkanının da düşündüğü nokta var. Bir anda boşluk olursa mali dengeler bozulur, bazı krizlerin önüne geçemez noktadayız sebebiyle onlar da sanki Derviş'i destekliyor gibi bir tavır takınıyorlar. Ama Derviş'i desteklemeleri, takip ettikleri milli politika istikametinde hiç mümkün değildir. Görebildiğim kadarıyla olayın perde arkası budur. Bazı şahısları söz sahibi yapmak, onlarla birlikte yeni seçime girebilmek için bunlar bir oyundan ibarettir."
SEÇİM İSTE?İNDE SAMİMİ DE?İLLERTürkiye'de son dönemde yaşanmak olan siyasi gelişmelerin bir oyundan ibare olduğunu söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, bu oyunun içinde görünen siyasi aktörlerin "seçim de seçim" diye tutturmalarını ise şöyle yorumladı: "Şu anda bütün partiler bir seçim istiyor. Kamuoyu yoklamalarında görüyoruz ki bu seçimi isteyen partilerin % 2-3'ü aştıkları yok. Peki bunlar niçin seçim istiyor? Çünkü bu havadan hepsi bir şeyler kapmak istiyorlar. Aynı zamanda bu partiler, 'seçim Eylül sonunda, Ekim sonunda, Kasım sonunda olsun' diyen bu partiler, 'İlk şartımız, AB'ye girmek için gerekli yasaların çıkmasıdır' diyorlar. Bu ne perhiz ne lahana turşusu. Demek ki sen bu hükümetin devam etmesini istiyorsun. Çünkü Ekim'e kadar bu işler halledilmez. Benim görebildiğim kadarıyla bu programı hayata geçirenler de muhalefet de samimi değiller."
TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ BİTİRİLMEK İSTENİYORMevcut iktidar ve destekçileri kanalıyla Türkiye'nin akıl almaz bir borç batağına sürüklendiğini söyleyen, bu borç batağının vahim tehlikelerine dikkat çeken Prof. Dr. Haydar Baş, T.C. Devleti'nin resmen bitirilmek istendiğini ve bunda borç silahının kullanıldığını söylediği açıklamasının bu kısmında şöyle konuştu: "Düyun-u Umumiye döneminde Osmanlıyı batıran devletler ve bilhassa Galata bankerleri çok büyük irade ortaya koymuşlardı. Osmanlıyı ciddi şekilde borçlandırmışlardı. İşgal kuvvetlerinin Anadolu'ya çıkmalarının asıl sebebi de alacaklarını tahsil etmek içindir. Şu anda dikkat ederseniz oynanan oyun budur. "IMF de IMF" denilip duruyor. Türkiye'nin 160-175 milyar dolar gibi ödenmesi mümkün olmayan bir dış borç yükü altına girdiğini, iç borçla birlikte 275 milyar dolar borcunun olduğunu görüyoruz. Bu dile kolay geliyor. Ama öyle değil. Doğu Almanya, Batı Almanya'ya 75 milyar dolara Rusya tarafından satılmıştır. Bunu biz borçlarımıza teşmil edersek biz 4 tane Doğu Almanya alacak kadar borçlandırıldık.Bunun ödemesini göz önüne getirdiğimizde mesela TÜSİAD yönetiminin, Galata bankerleri mantığını, aynı mantaliteyi devam ettirdiğini görüyoruz. Belki aralarında bir kan bağı olabilir. Sormakta, yani bu arkadaşlarla konuşmakta fayda var. Yani sen ne demek istiyorsun kardeşim? Bu millet kendi ayakları üzerinde duramayacak mı? Kendi ayakları üzerinde bir yapamayacak mı? Borç almadan bir noktaya varamayacak mı? Kendisinin tekniği, sanatı, zanaatı olmayacak mı? Kendisinin bir tarım, ormancılık, hayvancılık politikası olmayacak mı? Yani uygulanan, dayatılan programlar Türkiye Cumhuriyeti Devletinin resmen bitmesidir. Biz bunu böyle görmedikten sonra hiç bir şey yapmamız söz konusu değildir."
GİRDAPTAN ÇIKIŞ YOLUİçinde bulunduğumuz girdaptan çıkış yolunu da gösterdiği açıklamasında Prof. Dr. Haydar Baş, T.C. Devletinin en büyük probleminin finans problemi olduğunu, bu problemi halletmenin yolunun emisyon hacmini genişletmekten, gayri safi milli hasılanın %30'u kadar parayı tedavüle çıkarmaktan geçtiğini söyledi. BTP'nin iktidarında bunu yapacağını, emisyonu genişletip emeği devreye sokarak üretimi tahrik edeceğini, IMF'ye "Geriye dön marş marş" denileceğini, Türkiye'yi hiç kimsenin tahmin etmediği bir zamanda kâinatın en güçlü devleti haline getireceklerini söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, tek şartlarının BTP'nin tek başına iktidar yapılması olduğunu belirterek şöyle dedi:
"Tek şartımız gece gündüz çalışmak, BTP'yi tek başına iktidar etmektir. Körle yatan şaşı kalkar. Bunları sen hangisi ile koalisyon olursan ol adama üç senede bu meseleyi anlatamazsın. Onların kafası IMF'ye, AB'ye nikahlı. Onlarla birlikte hiç ama hiç iş yapmak mümkün değildir. O bakımdan milletimizin tamamından % 100 oy istiyoruz. Bize itimat etsinler. Beraber olalım. Allah'ın izniyle memleketi geçmişte olduğu gibi en yüce noktaya taşıyalım."
DSP'den istifalar ile gündeme gelen ve Türkiye'yi çok kritik bir dönemeçte kısır siyasi tartışmaların içine çeken, siyaseti olduğu gibi ülkenin geleceğini de kilitleyen siyasi gelişmelerin arka planı hakkında, 2. Kuvay-ı Milliye'nin önderi Prof. Dr. Haydar Baş bir açıklamada bulundu. Meltem TV'de, Ahmet Erimhan'ın Geniş Açı programına konuk olan Prof. Dr. Haydar Baş, 57. Hükümetin sonunu getirmeye kadar dayanan DSP'den istifalar hakkında şu değerlendirmeyi yaptı:
SON SİYASİ GELİŞMELERİN ARKA PLANI"Bu hükümetin başı, Başbakanımız sayın Bülent Ecevit'tir. Bülent Ecevit seçimlere girmeden evvel ABD'nin projesine göre Öcalan'ı teslim aldı. Öcalan'ı yakaladı. İdam edecek gerekçesiyle de oy topladı. Sayın Ecevit'in, seçimde bu kadar oy olmasının ardında yatan temel espri bir oyundur. Vatandaş itimat etti. Milletin akıttığı kan yerde kalmayacak inancından hareketle sayın Bülent Bey'e rey verme imkânı olmayan insanlar da teveccüh ettiler ve bu kadar rey verdiler. 100 küsur vekille de Meclis'e geldiler. Anadolu'da insanımızın 'haydan gelen huya gider' diye bir tabiri vardır. Bu reyler haydan gelmiştir. Şimdi huya gidiyor. Yani meselenin böyle neticelenmesi kaderin bir hesabıdır. Çünkü dediklerini yerine getirmediler. Tamamen oyun içinde büyük bir aldatmaca ile milleti kandırdılar."
"İktidar kuruldu. Bu hükümet başa geçti. Bir programla yola çıktılar. Her ne kadar IMF adı geçiyorsa da programları ABD'nin programıdır. ABD, istiyor ki, 'Türkiye Cumhuriyeti Devletini ben istediğim gibi elime alayım. Şekilden şekile sokayım. İstediğim zaman istediğimi yaptırma mecburiyetinde bırakayım.' Bu programın bize uygulatılmasının temel esprisi budur. 'Siz bunu uygulayın ve her zaman bana muhtaç olun'dur. ABD bu kadar tecrübe sahibi olacak, bu programla bir devlet kalkınmayacak ve bunu bilmeyecek; bu mümkün müdür? Hiç mümkün değildir. Peki bizim siyasi irade bunu niye bilmedi? Bizim siyasi irade ya çok saftı veya çok kasıtlı idi. Bu Allah ile kendi aralarındadır. Veya çok cahildi. Bunun dışında 4. bir ihtimalin olduğunu söylemek mümkün değildir. Bu programın başarılı olması bugüne kadar mümkün olmadı. Mümkün olmadı ama oyunlar çok oldu. 'Olmadı, yarın olacak. Öbür gün olacak. Daha sonra olacak' dendi. Hatırlarsanız Derviş, ABD'den geldikten sonra devamlı surette bir vaat politikası içine girmiştir. 'Yarın olacak. Piyasalar düzelecek. Merak etmeyin' demesine rağmen fabrikalar çöküyor, bankalar batıyor, işyerleri ortadan çıkıyor. Yani bugün hükümetin gitmeye yüz tutmasının temel esprisi şudur: Perde arkasındaki ABD işin iflas noktasına gittiğini gördü. Hatırlarsanız sayın Derviş bundan bir kaç ay önce 'Bir seçime gidelim' demişti. Derviş gördü ki bu program başarılı olamayacak. Şimdi adam dursa müflis tüccar olduğu, bu işten anlamadığı ortaya çıkacak. Foyası ortaya çıkınca da bitecek. Halbuki çok büyük iddialarla gelmişti. Bunu ABD çok iyi bildiği için onlara yine bir kahramanlık vermeye çalışıyor. Rahmetli Necip Fazıl'ın ifadesiyle bunlar, 'sahte kahramanlar.' Şimdi adamlar beceremediler, başaramadılar, hükümeti yıkarken, 'Gitme. Sen olmazsan biz batarız, yok oluruz' havasıyla tekrar onu öne çıkarma projesi uygulanıyor. Ama bu millet sağduyusuyla bunun bir oyun olduğunu görüyor. Millet kesinlikle bu oyuna müsaade etmeyecektir." "Tabii devlet erkanının da düşündüğü nokta var. Bir anda boşluk olursa mali dengeler bozulur, bazı krizlerin önüne geçemez noktadayız sebebiyle onlar da sanki Derviş'i destekliyor gibi bir tavır takınıyorlar. Ama Derviş'i desteklemeleri, takip ettikleri milli politika istikametinde hiç mümkün değildir. Görebildiğim kadarıyla olayın perde arkası budur. Bazı şahısları söz sahibi yapmak, onlarla birlikte yeni seçime girebilmek için bunlar bir oyundan ibarettir."
SEÇİM İSTE?İNDE SAMİMİ DE?İLLERTürkiye'de son dönemde yaşanmak olan siyasi gelişmelerin bir oyundan ibare olduğunu söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, bu oyunun içinde görünen siyasi aktörlerin "seçim de seçim" diye tutturmalarını ise şöyle yorumladı: "Şu anda bütün partiler bir seçim istiyor. Kamuoyu yoklamalarında görüyoruz ki bu seçimi isteyen partilerin % 2-3'ü aştıkları yok. Peki bunlar niçin seçim istiyor? Çünkü bu havadan hepsi bir şeyler kapmak istiyorlar. Aynı zamanda bu partiler, 'seçim Eylül sonunda, Ekim sonunda, Kasım sonunda olsun' diyen bu partiler, 'İlk şartımız, AB'ye girmek için gerekli yasaların çıkmasıdır' diyorlar. Bu ne perhiz ne lahana turşusu. Demek ki sen bu hükümetin devam etmesini istiyorsun. Çünkü Ekim'e kadar bu işler halledilmez. Benim görebildiğim kadarıyla bu programı hayata geçirenler de muhalefet de samimi değiller."
TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ BİTİRİLMEK İSTENİYORMevcut iktidar ve destekçileri kanalıyla Türkiye'nin akıl almaz bir borç batağına sürüklendiğini söyleyen, bu borç batağının vahim tehlikelerine dikkat çeken Prof. Dr. Haydar Baş, T.C. Devleti'nin resmen bitirilmek istendiğini ve bunda borç silahının kullanıldığını söylediği açıklamasının bu kısmında şöyle konuştu: "Düyun-u Umumiye döneminde Osmanlıyı batıran devletler ve bilhassa Galata bankerleri çok büyük irade ortaya koymuşlardı. Osmanlıyı ciddi şekilde borçlandırmışlardı. İşgal kuvvetlerinin Anadolu'ya çıkmalarının asıl sebebi de alacaklarını tahsil etmek içindir. Şu anda dikkat ederseniz oynanan oyun budur. "IMF de IMF" denilip duruyor. Türkiye'nin 160-175 milyar dolar gibi ödenmesi mümkün olmayan bir dış borç yükü altına girdiğini, iç borçla birlikte 275 milyar dolar borcunun olduğunu görüyoruz. Bu dile kolay geliyor. Ama öyle değil. Doğu Almanya, Batı Almanya'ya 75 milyar dolara Rusya tarafından satılmıştır. Bunu biz borçlarımıza teşmil edersek biz 4 tane Doğu Almanya alacak kadar borçlandırıldık.Bunun ödemesini göz önüne getirdiğimizde mesela TÜSİAD yönetiminin, Galata bankerleri mantığını, aynı mantaliteyi devam ettirdiğini görüyoruz. Belki aralarında bir kan bağı olabilir. Sormakta, yani bu arkadaşlarla konuşmakta fayda var. Yani sen ne demek istiyorsun kardeşim? Bu millet kendi ayakları üzerinde duramayacak mı? Kendi ayakları üzerinde bir yapamayacak mı? Borç almadan bir noktaya varamayacak mı? Kendisinin tekniği, sanatı, zanaatı olmayacak mı? Kendisinin bir tarım, ormancılık, hayvancılık politikası olmayacak mı? Yani uygulanan, dayatılan programlar Türkiye Cumhuriyeti Devletinin resmen bitmesidir. Biz bunu böyle görmedikten sonra hiç bir şey yapmamız söz konusu değildir."
GİRDAPTAN ÇIKIŞ YOLUİçinde bulunduğumuz girdaptan çıkış yolunu da gösterdiği açıklamasında Prof. Dr. Haydar Baş, T.C. Devletinin en büyük probleminin finans problemi olduğunu, bu problemi halletmenin yolunun emisyon hacmini genişletmekten, gayri safi milli hasılanın %30'u kadar parayı tedavüle çıkarmaktan geçtiğini söyledi. BTP'nin iktidarında bunu yapacağını, emisyonu genişletip emeği devreye sokarak üretimi tahrik edeceğini, IMF'ye "Geriye dön marş marş" denileceğini, Türkiye'yi hiç kimsenin tahmin etmediği bir zamanda kâinatın en güçlü devleti haline getireceklerini söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, tek şartlarının BTP'nin tek başına iktidar yapılması olduğunu belirterek şöyle dedi:
"Tek şartımız gece gündüz çalışmak, BTP'yi tek başına iktidar etmektir. Körle yatan şaşı kalkar. Bunları sen hangisi ile koalisyon olursan ol adama üç senede bu meseleyi anlatamazsın. Onların kafası IMF'ye, AB'ye nikahlı. Onlarla birlikte hiç ama hiç iş yapmak mümkün değildir. O bakımdan milletimizin tamamından % 100 oy istiyoruz. Bize itimat etsinler. Beraber olalım. Allah'ın izniyle memleketi geçmişte olduğu gibi en yüce noktaya taşıyalım."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.