AKP hükümetinin "Kürt açılımı" diye isimlendirdiği süreçin içeriğine, Apo ve yandaşlarının yanı sıra kendilerinden başka vakıf olan yok? M.E.Koç'un yazısı...
Yeni azınlıklar türetilmek mi isteniyor?!
AKP hükümetinin "Kürt açılımı" diye isimlendirdiği süreçin içeriğine, Apo ve yandaşlarının yanı sıra kendilerinden başka vakıf olan yok? AKP kurmayları ve besleme medya mızıkacılarının eveleyip geveledikleriyle Apo ve yandaşlarının seslendirdiği talepler paralellik arz ediyor. Benzer ağız kullanıyorlar. Bu süreçteki söylem, siyasi ve medyatik vaziyet, toplumu geriyor, güneydoğuyu kabartıyor, devlet kurumlarını yıpratıyor.Bir tek BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş bey, bugüne kadar sivil veya asker hiçbir akl-ı selimin ortaya koymadığı net, milli ve gerçek bir duruşu sergiliyor: Türk milleti, tüm kesimleriyle tek millettir. Türk milleti kardeştir ve tek bir millettir. Anayasamızda ve yasal hiçbir düzenlemede, Kürt kardeşlerimize ilişkin hiçbir ayrımcılık ve eşitsizlik yoktur. Kürd'ü, Laz'ı, Çerkez'i, Türk'ü, Arab'ı, Acem'i? herkes, Türk vatandaşıdır ve devlet önünde, Anayasa ve yasalar karşısında eşittir, eşit haklara ve eşit mükellefiyetlere sahiptir. Bu cümleden olarak Kürt kardeşlerimize veya sair toplum kesimlerine yönelik icraat zafiyetleri ve mağduriyetler sebebiyle devletin itham edilmesi, devletin hedef alınması, devletin hesaba çekilmesi, hem saptırmaca hem de tarihi bir yanlıştır. Hükümet bu yanlış yoldan vazgeçmelidir. AKP hükümetinin yapması gereken iş, Anayasal ve yasal hiçbir eşitsizlik ve ayrımcılık olmamasına rağmen, siyasi icraatları ve idari zafiyetleri sebebiyle güneydoğulu kardeşlerimize mağduriyetleri yaşatan siyasileri, yanlış ve zafiyetlerle şekillenmiş icraatlarla devlet ile milletini karşı karşıya getiren siyasi ve idari kadroyu hesaba çekmektir, muhakeme etmektir.Prof. Dr. Baş'ın dikkat çektiği bu gerçekler göz ardı edilerek atılacak adımlar, ülkede yeni azınlıklar türetmeye varır.AB müktesebatı, Türkiye'de "yeni azınlıklar" öngörüyor. AB şefleri, raportörleri ve komisyon üyeleri, 36 etnik parçayı seslendiriyor. AB ve ABD'nin, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kuruluş senedi olan Lozan'ın birçok maddelerini ve güneydoğu sınırlarımızı belirleyen kısımları kabul etmedikleri biliniyor. Kürt açılımı diye seslendirilen süreç maalesef AB ve ABD'nin ekmeğine yağ sürecek bir bölünme ve parçalanma sürecine doğru kayıyor. Türk milletinin böyle bir vahim bölünme ve parçalanmaya rıza göstereceğini zannedenler, yanılıyorlar; hiç kimse buna rıza göstermez, gösteremez! Çünkü böyle bir süreç, Türkiye'yi AB ve ABD'nin önündeki kurtlar sofrasında 36 etnik parçaya bölüm yutmaya hazır lokma yapmaktır.Lozan anlaşması çalışmaları esnasında Kürt kardeşlerimize yönelik "azınlık statüsüne sokma" manevraları yağılmıştı. Mustafa Kemal Atatürk'ün adım adım takip ettiği ve İsmet İnönü'nün başkanlığında yürütülen görüşmelerde, "Türk vatanında Müslüman olan herkes, Türk vatandaşıdır, Türk milletinin kendisidir. Ancak gayr-ı Müslimler azınlıktır" hükmü getirilmiştir. Türk milletinin, birliği, bütünlüğü ve kardeşliği işte bu esas üzere oturtulmuştur.Ne Kürt, ne Laz, ne Çerkez, ne de Müslüman milletimizin bir başka kesimine böyle bir azınlık çuvalına sokulması asla kabul edilemez. Hiç kimse, Lozan'ın temel hükümlerini yok sayarak, AB ve ABD'den konma akıl ile, Müslüman milletimiz içinden "yeni azınlık"lar türetmeye kalkışmamalıdır. Kürt açılımı sürecinin, Lozan'ın bu temel hükmünü yok etmeye yönelik bir manevra olmaya doğru kaydırılması, milletimizi bölmek, parçalamak ve devleti ortadan kaldırmak olur. Şayet AKP ve sair güya İslamcı geçinen takım, Mustafa Kemal ve İnönü başta olmak üzere Cumhuriyet'in kurucularının, Türk milletinin bu "Müslümanlık" eksenli birlik ve bütünlüğünden rahatsızlık duyuyorlar ise; denecek söz yoktur. Böyle bir rahatsızlığın, ne Türk siyasetinde, ne Anayasa'da, ne dinimizde, ne imanımızda, ne de medeniyetimizde yeri yoktur. Bu vahim vaziyet, AB ve ABD'nin Haçlı rahatsızlığının benzeridir. Herkes kendisini bu aynada seyretsin! Vaziyet bu ise ki, Ankara'da görünen köy bu, o zaman, yüce milletimize görev düşmektedir; işbaşındaki bu siyasi takımı demokratik şamarla koltuklarından savurmaktır, geçmişin AB'cileri ve Amerikancıları gibi hak ile yeksan etmektir.
Mehmet Emin KOÇ / meminkoc@yenimesaj.com.tr
Yeni azınlıklar türetilmek mi isteniyor?!
AKP hükümetinin "Kürt açılımı" diye isimlendirdiği süreçin içeriğine, Apo ve yandaşlarının yanı sıra kendilerinden başka vakıf olan yok? AKP kurmayları ve besleme medya mızıkacılarının eveleyip geveledikleriyle Apo ve yandaşlarının seslendirdiği talepler paralellik arz ediyor. Benzer ağız kullanıyorlar. Bu süreçteki söylem, siyasi ve medyatik vaziyet, toplumu geriyor, güneydoğuyu kabartıyor, devlet kurumlarını yıpratıyor.Bir tek BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş bey, bugüne kadar sivil veya asker hiçbir akl-ı selimin ortaya koymadığı net, milli ve gerçek bir duruşu sergiliyor: Türk milleti, tüm kesimleriyle tek millettir. Türk milleti kardeştir ve tek bir millettir. Anayasamızda ve yasal hiçbir düzenlemede, Kürt kardeşlerimize ilişkin hiçbir ayrımcılık ve eşitsizlik yoktur. Kürd'ü, Laz'ı, Çerkez'i, Türk'ü, Arab'ı, Acem'i? herkes, Türk vatandaşıdır ve devlet önünde, Anayasa ve yasalar karşısında eşittir, eşit haklara ve eşit mükellefiyetlere sahiptir. Bu cümleden olarak Kürt kardeşlerimize veya sair toplum kesimlerine yönelik icraat zafiyetleri ve mağduriyetler sebebiyle devletin itham edilmesi, devletin hedef alınması, devletin hesaba çekilmesi, hem saptırmaca hem de tarihi bir yanlıştır. Hükümet bu yanlış yoldan vazgeçmelidir. AKP hükümetinin yapması gereken iş, Anayasal ve yasal hiçbir eşitsizlik ve ayrımcılık olmamasına rağmen, siyasi icraatları ve idari zafiyetleri sebebiyle güneydoğulu kardeşlerimize mağduriyetleri yaşatan siyasileri, yanlış ve zafiyetlerle şekillenmiş icraatlarla devlet ile milletini karşı karşıya getiren siyasi ve idari kadroyu hesaba çekmektir, muhakeme etmektir.Prof. Dr. Baş'ın dikkat çektiği bu gerçekler göz ardı edilerek atılacak adımlar, ülkede yeni azınlıklar türetmeye varır.AB müktesebatı, Türkiye'de "yeni azınlıklar" öngörüyor. AB şefleri, raportörleri ve komisyon üyeleri, 36 etnik parçayı seslendiriyor. AB ve ABD'nin, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kuruluş senedi olan Lozan'ın birçok maddelerini ve güneydoğu sınırlarımızı belirleyen kısımları kabul etmedikleri biliniyor. Kürt açılımı diye seslendirilen süreç maalesef AB ve ABD'nin ekmeğine yağ sürecek bir bölünme ve parçalanma sürecine doğru kayıyor. Türk milletinin böyle bir vahim bölünme ve parçalanmaya rıza göstereceğini zannedenler, yanılıyorlar; hiç kimse buna rıza göstermez, gösteremez! Çünkü böyle bir süreç, Türkiye'yi AB ve ABD'nin önündeki kurtlar sofrasında 36 etnik parçaya bölüm yutmaya hazır lokma yapmaktır.Lozan anlaşması çalışmaları esnasında Kürt kardeşlerimize yönelik "azınlık statüsüne sokma" manevraları yağılmıştı. Mustafa Kemal Atatürk'ün adım adım takip ettiği ve İsmet İnönü'nün başkanlığında yürütülen görüşmelerde, "Türk vatanında Müslüman olan herkes, Türk vatandaşıdır, Türk milletinin kendisidir. Ancak gayr-ı Müslimler azınlıktır" hükmü getirilmiştir. Türk milletinin, birliği, bütünlüğü ve kardeşliği işte bu esas üzere oturtulmuştur.Ne Kürt, ne Laz, ne Çerkez, ne de Müslüman milletimizin bir başka kesimine böyle bir azınlık çuvalına sokulması asla kabul edilemez. Hiç kimse, Lozan'ın temel hükümlerini yok sayarak, AB ve ABD'den konma akıl ile, Müslüman milletimiz içinden "yeni azınlık"lar türetmeye kalkışmamalıdır. Kürt açılımı sürecinin, Lozan'ın bu temel hükmünü yok etmeye yönelik bir manevra olmaya doğru kaydırılması, milletimizi bölmek, parçalamak ve devleti ortadan kaldırmak olur. Şayet AKP ve sair güya İslamcı geçinen takım, Mustafa Kemal ve İnönü başta olmak üzere Cumhuriyet'in kurucularının, Türk milletinin bu "Müslümanlık" eksenli birlik ve bütünlüğünden rahatsızlık duyuyorlar ise; denecek söz yoktur. Böyle bir rahatsızlığın, ne Türk siyasetinde, ne Anayasa'da, ne dinimizde, ne imanımızda, ne de medeniyetimizde yeri yoktur. Bu vahim vaziyet, AB ve ABD'nin Haçlı rahatsızlığının benzeridir. Herkes kendisini bu aynada seyretsin! Vaziyet bu ise ki, Ankara'da görünen köy bu, o zaman, yüce milletimize görev düşmektedir; işbaşındaki bu siyasi takımı demokratik şamarla koltuklarından savurmaktır, geçmişin AB'cileri ve Amerikancıları gibi hak ile yeksan etmektir.
Mehmet Emin KOÇ / meminkoc@yenimesaj.com.tr
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.