Yeni AKP ya da Gül'süz diken bahçesi

Çankaya seçimleri AKP mahfilinde tam bir afyon etkisi yaptı.Zafer sarhoşluğuna kapılan yandaş medyanın duygu ve akıl dünyası gerçekle bağını koparmış durumda.Yeni AKP, yeni Türkiye zafer naraları içinde kendini kaybeden AKP yandaşları, beyin ve hafızamızı resetleyip 10 Ağustos'tan önce olup biten her şeyi unutmamızı, handiyse uzaydan yeni gelen Başkan Erdoğan ile Başbakan adayı Davutoğlu ile yepyeni bir dünyaya evrildiğimizi düşünüyorlar.Her seçim onlarda adeta Matrix etkisi yaparak var olanla bağlarını koparıp yeniden doğdukları duygusu yaşıyorlar. Buna çok ihtiyaçları var çünkü bu duygu durumu sayesinde millete olan ihanetlerini, İslam dünyasına dönük cinayetlerini, Haçlı dünyasına olan meftuniyetlerini, İsrail'e olan mahkûmiyetlerini, küresel sermayeye olan mecburiyetlerini unutturup yeni ihanet kapasitesini geliştirdiklerini düşünüyor olmalılar.Öylesine gerçekle bağını koparmış durumdalar ki sanki Erdoğan ve Davutoğlu cismine her seçim sonrası farklı bir kişilik reankarne oluyor.2002 seçimlerinde de aynı teraneyi dinlememiş miydik? AKP, daha önceki hiçbir partiye benzemeyen bir yapıda dizayn edilmiş, lider sultasına geçit vermeyen, ortak aklı esas alan, parti harcamaları şeffaf olacak olan erdemliler hareketi olarak yasaklara, yolsuzluğa, yoksulluğa karşı amansız mücadele edecek olan bir hareket olarak lanse edilmemiş miydi?Ama sonra ne olmuştu: 12 yıl boyunca yaptığı yolsuzluklar cumhuriyet tarihi boyunca yapılan yolsuzlukları bine çarpmış, Geziden bu yana yasakçı zihniyet tavan yapmış, yoksulluk toplumun büyük kesimlerini teslim almış. AKP bir lider hareketi değil kadro hareketi denmiş, ama ustaca bir manevra ile 3 dönem yasağı sayesinde AKP'nin kurucu kadrosu tasfiye edilmiş, Aksaçlılar sahne dışına itilmiş, ak suçlular balkondan nanik yapar olmuş.Cumhurbaşkanı seçilen Erdoğan, partinin içini kevgir gibi karıştırıp Aksaçlıların saçından tutup kenara atabilmek, Aksuçluları etkin konuma getirebilmek için Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçlarının yayınlanmaması için suç işlemeyi göze alarak gazeteyi sümen altı etmiş, parti kendine mahkûm olsun diye en başarısız bakanı başbakan atamış, Abdullah Gül'ü fiilen partiden ihraç etmiştir.Cumhurbaşkanı Gül'ün eşi yakında intifada başlatacak kadar köşeye kıstırıldıklarını itiraf etmiştir.Abdullah Gül'ün sızlanmaları, Cemil Çiçek'in mızmızlanmaları, Binali Yıldırım'ın adrese teslim şifreli çıkışları, Babacan'ın eyvallahım yok edaları, Arınç'ın dilim bunu söyler halim başka kıvranmaları yeni AKP'nin gerçek ruh dünyasını ele veriyor. Çankaya'ya demir atan Erdoğan geride dikensiz Gül bahçesi değil, binbir sancılı Gül'süz diken bahçesi bırakıyor.Daha düne kadar kendisine Karun diyen Kurtulmuş, hain diyen Bulut, yolsuz diyen Soylu yeni yetmelerden ördüğü AKP konsorsiyumu ne kadar gidecek?Aslında adalet yerini bulmuş sayılır. Erdoğan partisini, kendisiyle birlikte ülkemize ve coğrafyamıza en çok mayın döşeyen yol arkadaşına bıraktı. İkisinin kaderi adeta özdeşleşti. Erdoğan bu güne kadar mayınların üzerinde patlatmadan yürümeyi başardı. Bakalım Davutoğlu kendi döşediği mayınlar üzerinde yürümeyi başarabilecek mi?Erdoğan ve Davutoğlu nihayet en iç bahçelerini de antidemokratik mayınlarla ayakta tutmaya çalışacaklar. Başka çareleri de yok. Bu sefer Ortadoğu'da olduğu gibi El Nusra ve İhvan gibi önden mayın patlatan eşekleri de olmayacak. Direkt kendileri yürüyecek.