Ve sonunda saf ve masum eylemcilerin arasına ecinniler karıştı. Bir yandan PKK, diğer yandan köfteciler(!), çiçekçiler(!) ve diğer bilumum istihbari ifsad ediciler sahne almış durumdalar! Niyetleri sadece hükumeti protesto olan, etrafa zarar vermemeye azami özen gösteren, aralarına karışan provakatörlere karşı da uyanık olmaya çalışan eylemciler şimdi belden aşağı yöntemlerle sindirilmeye ve halkın nezdinde itibarsızlaştırılmaya çalışılıyor. Hükümetin en iyi bildiği şey bu zaten! Eldeki medya ve Emniyet imkânları ile 1 gün önce kahraman olanların 1 gün sonra nasıl vatan haini oluverdiklerini(!) görmedik mi? Yaşamadık mı? Vandallar, alçaklar, polis düşmanları, çapulcu vesaire nitelemelerini özür dilerken kullanan Başbakan niyetini zaten bu sözlerinden belli etmişti: “Eylemcileri tu kaka göstereceğim, etkisizleştireceğim, olmadı sindirip kaçıracağım!” Onun için eller bir kez daha TOMA’lara, gaz bombalarına giderken asıl faaliyet diğer sahalarda ortaya çıkıyor. Belinde silahlı sözüm ona eylemci sayısı Taksim’de ki çiçekçi ve börekçi sayısı ile paralel olarak büyüyor! Bu eylemlerin hiç bir yerinde olan PKK ise Taksim’e gelip yerleşmiş durumda! PKK ile birlikte sahne tamamlanıyor ve protestoculara 2 sıfattan birisini seçme şansı(!) veriliyor: Ya PKK’lısınız ya da beli silahlı vandal! Bu tablonun vicdan ve insaf ölçüleri içinde olmayan yerini bir yana bırakalım ama Başbakan’ın PKK ile flörtü değişik açılardan değerlendirmeye muhtaç doğrusu! Taksim’e yerleşen ve bir kısım eylemciyi ürküten PKK fotoğrafı; 1) Zor durumdaki AKP’ye bir nevi Marshall yardımıdır. 2) AKP ile PKK arasındaki gizli anlaşmanın tescildir. 3) Bu ülkede zor olanın eli silahlı terörist değil, eli pankartlı eylemci olduğu gerçeğidir. Bir başka gerçek de şudur: Hükümet gerçekten çok ama çok zor durumdadır ve Başbakan kendi iktidarına pardon Başkanlığına karşı çıkacak herkes ve her eyleme karşı her türlü silahı kullanacaktır. Bunun içinde milletin karşı karşıya getirilmesi varsa o da buna dahildir! Bu şartlar altında kritik soru şudur: Başbakan kendisi uçuruma yuvarlanırken milleti de aynı kadere sürüklemek istiyor. Bunu başarabilecek mi? Yoksa başaramayacak mı? Geziciler belki kendilerinin bile şu aşamada farkına varamadıkları bir misyon ile baş başalar. Başbakan gidiyor bu çok belli ama Milleti peşinden sürüklememesi Gezi’cilerin sabır, akıl ve ferasetlerine bağlı! İlginç değil mi?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ahmet Erimhan / diğer yazıları
- Sahili olmayan umman / 14.04.2022
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021