Mersin'deki bayrak hadisesinden sonra Trabzon'da meydana gelen olaylar, linç girişimi ve şimdi de Adapazarı...
Bayrak yakma hadisesiyle başlayan olaylar, TAYAD'lıların halkı tahrik edici hareketlerinden sonra meydana gelen linç girişimiyle daha da alevlendi (Tahrik edici diyorum, çünkü TAYAD'lıların protesto etmek istedikleri F tipi cezaevlerinden Trabzon'da hiç bulunmuyor).
Ve son olarak, yine TAYAD'lıların Adapazarı'nda olayları protesto etmek için basın açıklaması yapmaya yeltenmeleri ve yine aynı tablo.
Birileri sanki milletin kutsallarını bilinçli bir şekilde rencide etmek istiyor ve yine birileri 'fırsat bu fırsattır' mantığıyla bu olayları hep kendine yontarak, biryerleri, hatta bazı saygın kişileri hedef tahtasına oturtmaya çalışıyor.
Hedef gösterdikleri insanları itham ettikleri şeyler de manidardır. Çünkü milliyetçilikle, bayrak sevgisiyle, vatan sevgisiyle itham ediyorlar insanları.
"Utanmasalar bu millet bu bayrağı niye bu kadar seviyor kardeşim" diye isyan edecekler.
Öyle ki, bir kısım medya devamlı surette bu olayların devlet destekli yapıldığını iddia ediyor.
Bu büyük bir iddia.
Yani, "adam kendi bayrağını yakmakla, kendi insanını provoke etmekle ve gaza getirmekle suçluyor devleti".
İlginçtir, çıt bile çıkmıyor hükümet yetkililerinden.
Bununla da yetinmiyor, fırsat bu fırsattır diyerek devletini, milletini, askerini ve bayrağını en çok seven, yani bu güç odaklarının önündeki en büyük engel, devlet-millet düşmanlarının önünde kale gibi duran Sayın Prof. Dr. Haydar Baş'ı da olayların içine çekmek istiyorlar.
Senaryolar birbirini takip ediyor.
Kağıdı kalemi kapan başka bir senaryo yazıyor gelişen olaylara.
Çeşitli medya organlarını kullanarak fitne çıkartan bu kişilerin nerelere hizmet ettikleri belli olmakla birlikte, bu ülkenin insanına hizmet etmedikleri de kesin olarak gözüküyor.
Enteresandır ki, kimse olayların gerçek sorumlusunu aramıyor.
"Bu insanlar niye bu kadar hırçın, neyin intikamını almaya çalışıyorlar böyle?" diye kimse sormuyor.
Kimsenin de soracağı yok bu gidişle.
Ben söyleyeyim; "bu insanlar attıkları oyların karşısında yedikleri kazıkların intikamını almaya çalışıyor, bayrağa kadar uzanan o elin ne zaman kırılacağını bilmediği için o kadar sinirli."
Vatandaş artık numara istemiyor.
Vatandaş icraat istiyor, laf değil.
Artık hayati meselelerde somut adımlar atan,
Vatan topraklarının yerine kendi ürettikleri malları satan,
Hıristiyana gibi değil kimliğimizi bilerek muamele eden,
Kukla devletlerin yerine Kıbrıs'ımızın tanıtan,
Kendisine sahip çıkan bir hükümet istiyor bu millet.
Kilise yerine iş sahalarının açılmasını,
AB yerine milletin sözüne bakılmasını,
Conilerin yerine kendisine hizmet edilmesini istiyor vatandaş.
Kısacası, bu millet ortada kalmasının acısını çıkarıyor, "Erdoğan tek başına gelirse, Türkiye güneş gibi parlayacak" yalanının acısını.
Bayrak yakma hadisesiyle başlayan olaylar, TAYAD'lıların halkı tahrik edici hareketlerinden sonra meydana gelen linç girişimiyle daha da alevlendi (Tahrik edici diyorum, çünkü TAYAD'lıların protesto etmek istedikleri F tipi cezaevlerinden Trabzon'da hiç bulunmuyor).
Ve son olarak, yine TAYAD'lıların Adapazarı'nda olayları protesto etmek için basın açıklaması yapmaya yeltenmeleri ve yine aynı tablo.
Birileri sanki milletin kutsallarını bilinçli bir şekilde rencide etmek istiyor ve yine birileri 'fırsat bu fırsattır' mantığıyla bu olayları hep kendine yontarak, biryerleri, hatta bazı saygın kişileri hedef tahtasına oturtmaya çalışıyor.
Hedef gösterdikleri insanları itham ettikleri şeyler de manidardır. Çünkü milliyetçilikle, bayrak sevgisiyle, vatan sevgisiyle itham ediyorlar insanları.
"Utanmasalar bu millet bu bayrağı niye bu kadar seviyor kardeşim" diye isyan edecekler.
Öyle ki, bir kısım medya devamlı surette bu olayların devlet destekli yapıldığını iddia ediyor.
Bu büyük bir iddia.
Yani, "adam kendi bayrağını yakmakla, kendi insanını provoke etmekle ve gaza getirmekle suçluyor devleti".
İlginçtir, çıt bile çıkmıyor hükümet yetkililerinden.
Bununla da yetinmiyor, fırsat bu fırsattır diyerek devletini, milletini, askerini ve bayrağını en çok seven, yani bu güç odaklarının önündeki en büyük engel, devlet-millet düşmanlarının önünde kale gibi duran Sayın Prof. Dr. Haydar Baş'ı da olayların içine çekmek istiyorlar.
Senaryolar birbirini takip ediyor.
Kağıdı kalemi kapan başka bir senaryo yazıyor gelişen olaylara.
Çeşitli medya organlarını kullanarak fitne çıkartan bu kişilerin nerelere hizmet ettikleri belli olmakla birlikte, bu ülkenin insanına hizmet etmedikleri de kesin olarak gözüküyor.
Enteresandır ki, kimse olayların gerçek sorumlusunu aramıyor.
"Bu insanlar niye bu kadar hırçın, neyin intikamını almaya çalışıyorlar böyle?" diye kimse sormuyor.
Kimsenin de soracağı yok bu gidişle.
Ben söyleyeyim; "bu insanlar attıkları oyların karşısında yedikleri kazıkların intikamını almaya çalışıyor, bayrağa kadar uzanan o elin ne zaman kırılacağını bilmediği için o kadar sinirli."
Vatandaş artık numara istemiyor.
Vatandaş icraat istiyor, laf değil.
Artık hayati meselelerde somut adımlar atan,
Vatan topraklarının yerine kendi ürettikleri malları satan,
Hıristiyana gibi değil kimliğimizi bilerek muamele eden,
Kukla devletlerin yerine Kıbrıs'ımızın tanıtan,
Kendisine sahip çıkan bir hükümet istiyor bu millet.
Kilise yerine iş sahalarının açılmasını,
AB yerine milletin sözüne bakılmasını,
Conilerin yerine kendisine hizmet edilmesini istiyor vatandaş.
Kısacası, bu millet ortada kalmasının acısını çıkarıyor, "Erdoğan tek başına gelirse, Türkiye güneş gibi parlayacak" yalanının acısını.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ender Karabulut / diğer yazıları
- Sistem yanlış / 08.12.2020
- "Ben PKK'yı bitireyim, sen Kürdistan'ı tanı" / 19.12.2007
- PKK'ya af devlet politikası mı? / 06.12.2007
- Kürt' sorunu mu, 'Terör' sorunu mu / 24.11.2007
- Erdoğan ABD'ye neden gitti? / 22.12.2006
- Tebrikler Paşam! / 09.12.2006
- 50 milyon "Ortaçağ" kafalı! / 07.12.2006
- Papa'ya tepkimiz(!) çok komik oldu / 01.12.2006
- Deniz bitti! / 30.11.2006
- Papa ne yaptı, biz ne yapıyoruz! / 29.11.2006
- "Ben PKK'yı bitireyim, sen Kürdistan'ı tanı" / 19.12.2007
- PKK'ya af devlet politikası mı? / 06.12.2007
- Kürt' sorunu mu, 'Terör' sorunu mu / 24.11.2007
- Erdoğan ABD'ye neden gitti? / 22.12.2006
- Tebrikler Paşam! / 09.12.2006
- 50 milyon "Ortaçağ" kafalı! / 07.12.2006
- Papa'ya tepkimiz(!) çok komik oldu / 01.12.2006
- Deniz bitti! / 30.11.2006
- Papa ne yaptı, biz ne yapıyoruz! / 29.11.2006