İstiklal Marşımızda ifadesini bulduğu gibi cennet bir vatanda yaşıyoruz.Nice yüz yıllardır bu topraklarda Tevhid inancının bayraktarlığını yapmış, insanlığa insanca yaşamak nedir, medeniyet nedir yaşayarak öğretmiş olan bir milletin torunlarıyız.Bize miras bıraktıkları vatan kadar tertemiz bir de tarih bırakmışlar.Torunları olarak yüzümüzü kızartacak hiçbir işe imza atmamışlar.Şiirin, edebiyatın, mimarinin, sanatın, bilimsel çalışmaların, her yaşta eğitimin, ikili ilişkilerin, komşuluk ilişkilerinin en güzel örneklerini vermişler, tüm insanlığa armağan etmişler.Üzerinde yaşadığımız vatan toprakları kadar tarihimiz de sayamayacağımız ölçüde zenginliklerle dopdolu.Böylesine tertemiz bir tarihi, böylesine aziz ecdadı olan ve böylesine cennet bir vatanda yaşayan insanlar olarak bugün geldiğimiz nokta içler acısı.Varlık içinde yokluklar yaşıyoruz.Sadece karın tokluğuna çalışacak olduğu halde iş bulamayan genç sayımız milyonlarla ifade ediliyor.Geçim sıkıntısı yüzünden, iş ve aş bulamamak yüzünden aileler dağılıyor, çocuklar perişan oluyor.Gençler perişan, yaşlılar perişan, çoluk-çocuk perişan.Sürülüp ekilecek toprağımız mı yok, toprağı işleyecek genç nüfusumuz mu yok, akarsularımız mı yok, iklimimiz mi müsait değil?Sanattan, sanatkarlıktan anlamayan, sanayiden anlamayan bir millet miyiz?Yüz bin defa hayır.Hepsi var, her şeyimiz var fakat yüz kişi alınacak yere on bin kişi başvuracak kadar istihdam daralması var.Bir çok köyümüzde kış aylarında mezar kazacak, cenaze taşıyacak kadar genç nüfusumuz yok.Şehirler tıka-basa, nefes alacak, adım atacak hal kalmamış.Kiralar asgari ücretin üç katına-beş katına fırlamış, köylerde baba evleri yıldan yıla harap oluyor, viraneye dönüyor.Birileri belli ki bizimle çok kötü oyun oynuyor.Hayatımızı alt-üst etmek için, namertlere muhtaç etmek için, yadellere el açtırmak için yaptığı habis planları acımasızca üzerimizde tatbik ediyor.Peki, millet olarak bu habis plan sahiplerini neden fark etmiyoruz?Bu sinsi planların üzerimizde uygulanması için içimizden seçilen iş birlikçileri neden tesbit ve teşhis edip "hadi başak kapıya" demiyor, diyemiyoruz?Basireti, feraseti, şecaati ve cesareti mi kaybettik?Varlık içinde yokluklar yaşıyoruz, yazık değil mi, ayıp değil mi?Bu ayıpları bizlere yaşatanlar ne zamana kadar ensemizde boza pişirecekler?Bu kadar uyku kafi değil mi?Uyanmak zamanı gelmedi mi?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025
- Tuttuğumuz oruç bizi tutamıyorsa… / 06.03.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025
- Tuttuğumuz oruç bizi tutamıyorsa… / 06.03.2025