Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kullandığı üslubun bayağılığına ve hemen her fırsatta vatandaşları azarlamasına alıştık artık. Erdoğan özellikle çiftçi kesimiyle her yüzyüze temasında şiddetli protestolarla karşı karşıya kalıyor ve bu protestolar yüzünden hayli agresif tavırlar sergiliyor. Çiftçi ve köylü kendi tabirleriyle "analarını ağlatan" Başbakan Erdoğan'la karşılaştıklarında içlerinde biriktirdikleri tepkiyi boşaltmak istiyor ve bunu en demokratik yollarla ifade ediyorlar ama karşılarında onları aynı tahammül ve anlayışla karşılayabilecek bir iradeden yoksun bir başbakan bulunduğu için verdikleri tepkiler adeta yüzlerine geri çarptırılıyor. Özellikle AKP hükümetinin halk nazarında kredisinin sıfırın altına indiği son dönemlerde Başbakan Erdoğan'ın agresyon katsayısında ciddi bir artış olduğunu belirtmeliyiz. Mersin'de "Anamızı ağlattınız. Aşk olsun size aşk olsun. Tarım Bakanı Anayasa'yı ihlal ediyor. Yetmedi mi? Öldük, bittik sayın başbakanım. Hangi yüzle geldin buraya?" diye bağıran bir çiftçiye Başbakan Erdoğan'ın verdiği sert tepki; köylüyü milletin efendisi olarak gören zihniyetin bir eseri olarak bu noktalara taşınan Türkiye Cumhuriyeti'nin indirildiği seviyeyi gözler önüne sermesi bakımından ibret verici. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile bir Türk çiftçisi arasında geçen ve tüyler ürperten diyalog şöyle: Başbakan: Böyle bağırılmaz ki, terbiyesizlik yapma. Çiftçi: Terbiyesizlik yapmıyorum. Lütfen bana hakaret etmeyin.Başbakan: Artistlik yapma Çiftçi: Artistlik yapmıyorum, ben sanatçı değilim. Başbakan: İyi bir sanatçısınÇiftçi: Tarım bakanımızın anayasayı ihlal ettiğini biliyor musunuz? Başbakan: Lan terbiyesizlik yapmaÇiftçi: Lan mı? Başbakan: Evet Çiftçi: Lan mı? Canın sağ olsun. Başbakan: Şu anda çiftçiye ne verildiğinin farkında mısın? Çiftçi: Ne zaman?Başbakan : Şimdi.Çiftçi: Benim mahsulüm öldükten sonra mı? 2 senedir anamız ağlıyor.Başbakan : Hadi ananı al git buradan. Başbakanın kullandığı üslubun kabalığı ve kendisine dert yanan çiftçiye üstten aşağıya yağdırdığı hakaretler; aynı zamanda ülke yönetiminin ne kadar sıradanlaştığının ve kendisini o noktaya taşıyan halka gösterilen tahammülsüzlük ve saygısızlığın ispatı konumunda. Başbakan Erdoğan bunu çok sık yapıyor ve vatandaşı azarlayıp tahkir etmekten imtina etmiyor. Kasımpaşa'da kullandığı mahalle üslubunu devletin en üst kademesine taşımakla kalmayıp, bu üslubu en ağır ve tahkir edici şekilde kendisini o koltuğa oturtan vatandaşa karşı kullanan bir Başbakanın ülke yönetiminde ne derece sendelediğini varın siz düşünün. Ülke idare etmek, Kasımpaşa'da kahvede bile konuşulmayan bir üslupla vatandaş azarlamakla olmuyor maalesef. Ülke idaresi, sabır, tahammül ve hepsinden önemlisi hizmetle mükellef olunan vatandaşa saygıyı bir araya getiremeyenlerin harcı değil. Hele hele bir Başbakanın konuşurken kullandığı cümlelere ve üslubuna çok dikkat etmesi gerekir. Ama maalesef Başbakanımız "anasını satayım, ananı al git, lan terbiyesizlik yapma, lanet gelsin" tarzında kelimeleri neredeyse her konuşmasında kullanıyor. Atalarımızın güzel ifadesiyle "üslub-ı beyan ayniyle insan", yani üslup, insanı yansıtır. Başbakanın kullandığı bu üslup da Başbakanın iç dünyasını ve tarzını yansıtıyor. Fakat başbakan sıradan bir insan olmayıp, 70 milyonluk Türkiye Cumhuriyeti'ni temsil makamında bulunduğu için üslubuna dikkat etmek zorundadır. Eğer bunu beceremiyor ve halka tahammül edemiyorsa, yapacağı en hayırlı iş o koltuğu terk etmektir. Ayrıca AB komiserlerine, ABD yetkililerine ve IMF temsilcilerine karşı gayet hoşgörülü, her türlü hakarete karşı tahammüllü ve suçluluk psikolojisi içerisinde boynu bükük duran Başbakan, kendisini o iktidar koltuğuna oturtan ve sıkıntılarını bir şekilde ifade eden vatandaşa karşı neden bu kadar tahammülsüz anlamak mümkün değil.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012