(dünden devam…)
Hz. Peygamber'in (s.a.v) ümmiler arasından seçildiği ayetlerle tasdik ediliyor:
"Huvellezî bease fîl ummiyyîne resûlen minhum yetlû aleyhim âyâtihî ve yuzekkîhim ve yuallimuhumul kitâbe vel hikmete ve in kânû min kablu le fî dalâlin mubîn (mubînin)."
"Ümmîler arasında, kendilerinden bir resûl beas eden (görevlendiren) O'dur. Onlara, O'nun (Allah'ın) âyetlerini okur, onları tezkiye eder (nefslerini temizler), onlara Kitab'ı (Kur'ân-ı Kerim'i) ve hikmeti öğretir. Ve daha önce (Allah'a ulaşmayı dilemeden evvel) elbette onlar, sadece açık bir dalâlet içinde idiler." (Cuma, 2).
"Ve kezâlike evhaynâ ileyke kur'ânen arabiyyen li tunzira ummel kurâ ve men havlehâ ve tunzira yevmel cem'i lâ raybe fîhi, ferîkun fîl cenneti ve ferîkun fîs saîr(saîri)."
"İşte böylece sana, Arapça Kur'ân'ı vahyettik, şehirlerin anasını (ummel kurâ) ve onun etrafındakileri, hakkında şüphe olmayan toplanma günü (kıyâmet günü) ile uyarman için. Onların bir kısmı cennette ve bir kısmı alevli ateştedir." (Şûra, 7).
Görüldüğü gibi, artık bu ayetlerde (Cuma 2, Şûra 7) Kitab kavramı Kur'ân-ı Kerim'i ifade ediyor. Şûra 7 ayetinde Mekke "şehirlerin anası" (ummel kurâ) olarak anılıyor. Burada kullanılan ümmi, ümmet ve ümm (kitapsız, toplum ve anne) kavramları aynı köktendir. Hz. Peygamber (s.a.v) okuma-yazması olmadığı için değil, ümmilerin (Ehli-Kitap'tan olmayanların) oturduğu "şehirlerin anası" (ummel kurâ) olan Mekke'de doğduğu için ümmidir.
Ümmilik, aynı zamanda, "masumluk, çocukluk, fıtrat, anneden doğduğu gibi kalan" anlamlarında da kullanılır. "Her doğan, İslâm fıtratı üzerine doğar. Sonra, anne-babası onu Hristiyan, Yahudi veya Mecusi yapar" (Buhârî, cenâiz 92; Ebû Dâvut, sünne 17; Tirmizî, kader 5) hadisinden yola çıkarak diyebiliriz ki, Hz. Peygamber (s.a.v) okuma-yazması olmadığı için değil, şirke bulaşmadığı için ümmi idi. O, hem Ehli-Kitap'tan, hem de ümmi olarak adlandırılan müşriklerden uzak bir Hanif idi. Bundan dolayı Allah (c.c) kendi Resûlüne (s.a.v) buyuruyor:
"Fe ekim vecheke lid dîni hanîfen, fıtratallâhilletî fataran nâse aleyhâ, lâ tebdîle li halkıllâhi, zâliked dînul kayyimu ve lâkinne ekseran nâsi lâ ya'lemûn(ya'lemûne)."
"Artık Hanif olarak kendini (vechini) din için ikame et, Allah'ın Hanif fıtratıyla ki; Allah, insanları onun üzerine (Hanif fıtratıyla) yaratmıştır. Allah'ın yaratmasında değişme olmaz. Kayyum olan (kaim olacak, ezelden ebede kadar yaşayacak) din budur. Fakat insanların çoğu bilmez." (Rum 30).
"And olsun ki Allah, müminlere büyük bir lutufta bulundu; zira daha önce açık bir sapıklık içinde bulunuyorlarken onlara, kendi içlerinden, kendilerine Allah'ın ayetlerini okuyan, kendilerini temizleyen ve kendilerine Kitap ve hikmeti Öğreten bir Peygamber gönderdi." (Âl-i İmran, 164)
"Sen ey büyük işi yüklenen! Gece yarılarında kalk! Ortasında, başında veya sonunda. Kuran'ı düşüne düşüne oku! Biz sana ağır bir sorumluluk yükleyeceğiz. Bu nedenle gece vakti, ruh dinginliği ve sağlıklı okuma için daha elverişlidir. Çünkü gün boyu seni zorlu bir uğraş bekliyor." (Müzzemmil; 73/1-7).
Ayette geçen "Kuran'ı düşüne düşene oku" (Rettili'l-kur'âne tertilâ) ifadesi Hz. Peygamber'in (s.a.v) okumasına delalet etmiyor mu?
Keza sonraki ayette gece kalkışının (naşiete'l-leyl) ruh dinginliği (eşeddu vat'an) ve sağlıklı okuma (ekvemu kiyla) bakımından daha elverişli olduğu beyan ediliyor. Demek ki Hz. Peygamber gece vakitleri kalkarak saf bir ruh dinginliği içinde Kuran üzerinde düşünmekte ve tane tane sağlıklı okumalar yapmaktadır.
İşte, Hz. Peygamber'in (s.a.v) okuma-yazması olmadığını söylemek Kur'ân-ı Kerim'in temel ilkelerine zıttır. Bu nedenle, bu ilkelere aykırı olan hadislerin yeniden araştırılması gerekiyor. Zira okuma-yazması olmayan birisinin rüşd durumu sorun meydana çıkardığı halde, Peygambere (s.a.v) böyle bir halin yakıştırılması, İslam dinine yönelen hakarettir. Bütün deliller ortada olduğu halde, Hz. Peygamber'in (s.a.v) okuma-yazması olmadığını ısrarla savunanların amacı nedir acaba?
Anlaşılan odur ki, gerçek İslam'ın ve gerçek Peygamber (s.a.v) örneğinin ortaya çıkmasından yalnız qayrimüslim din adamları değil, aynı zamanda, Müslüman din adamı görünümüne girenler rahatsızdırlar. (devam edecek...)
- 44 günlük savaş: Karabağ zaferi-II / 22.01.2021
- 44 günlük savaş: Karabağ zaferi-I / 21.01.2021
- Küresel güçlerin kapitalizme alternatifleri-II / 08.08.2020
- Küresel güçlerin kapitalizme alternatifleri-I / 07.08.2020
- İslam ekonomisi ve Milli Ekonomi Model / 06.08.2020
- Kapitalizme alternatif modeller / 05.08.2020
- Kapitalizmin gerçek sahipleri-V / 30.07.2020
- Kapitalizmin gerçek sahipleri-IV / 29.07.2020
- Kapitalizmin gerçek sahipleri-III / 28.07.2020