Ümmet zillete böyle düşer
Hz. Hasan (a.s.) şöyle buyurdu: "Bu ümmet ceddim Resûlullah'tan işitmişler ki: Ümmetin içinde daha bilgili olan bir kimse olduğu halde önderlik başka bir kimseye verilirse durum devam ettiği sürece durumları zillete doğru gidecektir"
13.06.2016 00:00:00
Şemsuddin Ebu'l-Hayr-i Cezeri eş-Şafii (ö. h. 833), Esne'l-Metalib kitabında şöyle yazıyor:
"Gadir hadisinin en güzel yollarından birisi hafızlara son veren üstadımız Ebu Bekir Muhammed b. Abdullah b. Muhib el-Mukaddesi'nin bize rivayet ettiği yoldur, o şöyle diyor:
Üstadımız Ümmi Muhammed Zeyneb bint-i Ahmed b. Abdurrahim el-Mukaddesiyye, Ebu Muzaffer Muhammed b. Fetyan'dan, o da Ebu Musa Muhammed b. Fet'yan'dan, o da Ebu Musa Muhammed b. Ebu Bekr-i Hafız'dan, o da babamın halasının oğlundan kadı Ebu'l-Kasım Abdulvahid el-Medeni'den, o da Zafer b. Dai el-Alevi'den, o da babası ve Ebu Ahmed-i Mutrefi'den, onlar da Ebu Said-i İdris'ten, Harun Reşid'in evladından olan Abbas-i Reşidi'den, o da Ebu'l-Hasan-i Halvani'den, o da Ali b. Muhammed-i Ehvazi'den, o da Bekir b. Ahmed-i Kusari'den, o da Musa b. Ca'fer (a.s)'ın kızlarından olan Fâtıma, Zeyneb ve Ümmü Gülsüm'den, onlar da Fâtıma bint-i Ca'fer bint-i Muhammed b. Sadık'tan, o da Fâtıma bint-i Muhammed b. Ali'nin kızlarından olan Fâtıma ve Sakine'den, onlar da Ümmü Gülsüm bint-i Fâtıma b. Muhammed'den, o da Fâtıma bint-i Resûlullah (s.a.a)'dan rivayet etmişlerdir, o şöyle buyurmuştur: 'Acaba Resûlullah (s.a.a)'in Gadir günündeki, ben kimin mevlası isem Ali de onun mevlasıdır sözünü ve O'nun, Ali'nin bana nisbeti Harun'un Musa'ya olan nisbeti gibidir, şeklindeki buyruğunu unuttunuz mu?'"
Hafız Ebu Musa el-Medini, el-Muselsel bi'l-Esma kitabında yukarıda zikredilen hadisi zikrederek şöyle yazıyor:
"Bu hadis bir yönden müselseldir çünkü Fâtıma'ların her birisi hadisi halasından rivayet ediyor."
Hafız İbn-i Ukde şöyle yazıyor:
"Muaviye ile sulh kararı verildiğinde Hasan b. Ali (a.s) bir hutbe okudu, Allah'a hamd ettikten sonra ceddi Resûlullah'ın peygamberlik konusuna değinerek şöyle buyurdu:
'Biz o Ehl-i Beyt'teniz ki, Allah Teâlâ bizi İslam ile şereflendirmiş, bizi seçmiş ve üstün kılmıştır; kötülüğü bizden giderip bizi tertemiz etmiştir, Âdem'den ceddimiz Muhammed (s.a.a)'e kadar halk ikiye bölünmüş ise bizi en iyi olandan kılmıştır.
Allah Teâlâ, Muhammed'i (s.a.a.) peygamberliğe meb'us kılarak O'nu risaleti için seçtiğinde, kitabını nazil ettiğinde ve sonra halkı Allah'a davet etmesini istediğinde Resûlullah'ın davetine ilk tâbi olan babam oldu, ilk önce o iman ederek Allah'ın Resulünü tasdik etti. Allah, Resulüne nazil ettiği kitapta şöyle buyuruyor: 'Rabbinden en açık bir belge üzerinde bulunan ve onu yine ondan bir şahit izleyen onlar gibi midir?' Rabbinden bir belge üzerinde ceddimdir, onu izleyen şahid de babamdır.
Sözlerini böylece sürdürerek şöyle buyurdu:
"Bu ümmet ceddim Resûlullah'tan işitmişler ki: 'Ümmetin içinde daha bilgili olan bir kimse olduğu halde önderlik başka bir kimseye verilirse durum devam ettiği sürece durumları zillete doğru gidecektir.' Ve ondan sonra babama dediği şu hadisi de işittiler: 'Sen bana nisbet Harun'un Musa'ya nisbeti gibisin, ancak benden sonra peygamber yoktur.'
Ve Resûlullah (s.a.a)'in Gadir gününde babamın elinden tutarak şöyle buyurduğunu işitip gördüler: 'Ben kimin mevlası isem, Ali de onun mevlasıdır, Allah'ım, ona dost olana dost ve düşman olana düşman ol.' Daha sonrada hazır olanların, onu hazır olmayanlara iletmesini emretti."
(el-Gadir, Allame Emini).
Yukarıda zikrettiğimiz İmam Hasan 'in Gadir hadisiyle ihticac ettiği hutbenin bir kısmını Kunduzi-i Hanefi de kendi kitabında yazmıştır. (Yenabi-ul Mevedde, s. 482).
"Gadir hadisinin en güzel yollarından birisi hafızlara son veren üstadımız Ebu Bekir Muhammed b. Abdullah b. Muhib el-Mukaddesi'nin bize rivayet ettiği yoldur, o şöyle diyor:
Üstadımız Ümmi Muhammed Zeyneb bint-i Ahmed b. Abdurrahim el-Mukaddesiyye, Ebu Muzaffer Muhammed b. Fetyan'dan, o da Ebu Musa Muhammed b. Fet'yan'dan, o da Ebu Musa Muhammed b. Ebu Bekr-i Hafız'dan, o da babamın halasının oğlundan kadı Ebu'l-Kasım Abdulvahid el-Medeni'den, o da Zafer b. Dai el-Alevi'den, o da babası ve Ebu Ahmed-i Mutrefi'den, onlar da Ebu Said-i İdris'ten, Harun Reşid'in evladından olan Abbas-i Reşidi'den, o da Ebu'l-Hasan-i Halvani'den, o da Ali b. Muhammed-i Ehvazi'den, o da Bekir b. Ahmed-i Kusari'den, o da Musa b. Ca'fer (a.s)'ın kızlarından olan Fâtıma, Zeyneb ve Ümmü Gülsüm'den, onlar da Fâtıma bint-i Ca'fer bint-i Muhammed b. Sadık'tan, o da Fâtıma bint-i Muhammed b. Ali'nin kızlarından olan Fâtıma ve Sakine'den, onlar da Ümmü Gülsüm bint-i Fâtıma b. Muhammed'den, o da Fâtıma bint-i Resûlullah (s.a.a)'dan rivayet etmişlerdir, o şöyle buyurmuştur: 'Acaba Resûlullah (s.a.a)'in Gadir günündeki, ben kimin mevlası isem Ali de onun mevlasıdır sözünü ve O'nun, Ali'nin bana nisbeti Harun'un Musa'ya olan nisbeti gibidir, şeklindeki buyruğunu unuttunuz mu?'"
Hafız Ebu Musa el-Medini, el-Muselsel bi'l-Esma kitabında yukarıda zikredilen hadisi zikrederek şöyle yazıyor:
"Bu hadis bir yönden müselseldir çünkü Fâtıma'ların her birisi hadisi halasından rivayet ediyor."
Hafız İbn-i Ukde şöyle yazıyor:
"Muaviye ile sulh kararı verildiğinde Hasan b. Ali (a.s) bir hutbe okudu, Allah'a hamd ettikten sonra ceddi Resûlullah'ın peygamberlik konusuna değinerek şöyle buyurdu:
'Biz o Ehl-i Beyt'teniz ki, Allah Teâlâ bizi İslam ile şereflendirmiş, bizi seçmiş ve üstün kılmıştır; kötülüğü bizden giderip bizi tertemiz etmiştir, Âdem'den ceddimiz Muhammed (s.a.a)'e kadar halk ikiye bölünmüş ise bizi en iyi olandan kılmıştır.
Allah Teâlâ, Muhammed'i (s.a.a.) peygamberliğe meb'us kılarak O'nu risaleti için seçtiğinde, kitabını nazil ettiğinde ve sonra halkı Allah'a davet etmesini istediğinde Resûlullah'ın davetine ilk tâbi olan babam oldu, ilk önce o iman ederek Allah'ın Resulünü tasdik etti. Allah, Resulüne nazil ettiği kitapta şöyle buyuruyor: 'Rabbinden en açık bir belge üzerinde bulunan ve onu yine ondan bir şahit izleyen onlar gibi midir?' Rabbinden bir belge üzerinde ceddimdir, onu izleyen şahid de babamdır.
Sözlerini böylece sürdürerek şöyle buyurdu:
"Bu ümmet ceddim Resûlullah'tan işitmişler ki: 'Ümmetin içinde daha bilgili olan bir kimse olduğu halde önderlik başka bir kimseye verilirse durum devam ettiği sürece durumları zillete doğru gidecektir.' Ve ondan sonra babama dediği şu hadisi de işittiler: 'Sen bana nisbet Harun'un Musa'ya nisbeti gibisin, ancak benden sonra peygamber yoktur.'
Ve Resûlullah (s.a.a)'in Gadir gününde babamın elinden tutarak şöyle buyurduğunu işitip gördüler: 'Ben kimin mevlası isem, Ali de onun mevlasıdır, Allah'ım, ona dost olana dost ve düşman olana düşman ol.' Daha sonrada hazır olanların, onu hazır olmayanlara iletmesini emretti."
(el-Gadir, Allame Emini).
Yukarıda zikrettiğimiz İmam Hasan 'in Gadir hadisiyle ihticac ettiği hutbenin bir kısmını Kunduzi-i Hanefi de kendi kitabında yazmıştır. (Yenabi-ul Mevedde, s. 482).
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.