Dünyada siyasal anlayışları ve hedefleri dikkate alarak stratejileri belirlemek veya anlamaya çalışmak gerekir. Siyasal hedefleri dikkate almadan meselenin künhüne vakıf olmak mümkün olmamaktadır. Siyasal hedefleri dikkate almadan yapılan yorumlar meselelerin gerçekte anlaşılmamasına yönelik fikirler olarak kabul edilmesi gerekir. Tarihteki birçok örneğin bu düşünceyi doğruladığını görüyoruz. Mesela ABD Irak'a girerken gerekçesi kimyasal silah tehlikesi idi. Oysa gerçekte böyle bir tehlikenin olmadığı bütün dünya tarafından öğrenildi. Mesele anlaşılana kadar ABD çoktan hedefine ulaşmıştı. Afganistan işgal edilirken Bin Ladin gerekçe gösterildi. Bin Ladin bir muamma devem etti sonrasında muamma olarak dünya gündeminden düşürüldü. ABD ise Afganistan'da yönetimi ele geçirmiş oldu. Afganistan ve Irak yöntemini zor ve pahalı bulan ABD yeni bir yöntem uygulamaya karar verdi. Bu yöntem bilindiği gibi ülke içinden devşirilen iradeleri kullanma yöntemi. Tunus'ta, Mısır'da, Libya'da ve Suriye'de duyduğunuz özgürlük demokrasi vb süslü cümlelerin tamamı ülke yönetimlerini ele geçirme hedefine yönelik stratejiden ibarettir. Ferasetli anlayışlar ABD'nin bu yöntemini tıpkı Afganistan ve Irak'a açılan savaş gibi telakki etmesi gerekir. ABD savaş ilan etti tepkisini göstermek gerekir. Tedbirlerin de savaş ilan edilen bir ülke anlayışında alınması ülkelerin bu işgalden kurtulmasını sağlayacaktır. ABD'nin Afganistan ve Irak yalanları ayyuka çıktığı için artık bölgede pirim yapmamaktadır. Bu sebeple ABD, bu görevi AKP hükümetine servis etme ihtiyacı hissetti. ABD'nin örgütlediği terör grupları ABD adına Suriye'de operasyonlar yapmaya başladı. Bu terör gruplarını etkisiz hale getirmeye çalışan Suriye'nin devlet güçleri bu gruplarla savaşıyor. Türkiye'de sayın başbakan ve dış işleri bakanı anında hükmü veriyorlar; Beşar Esad hemen gitmelidir. Niçin çünkü ABD öyle istemektedir. Halkın haklı talepleri mutlaka dikkate alınmalıdır buna hiç kimsenin itirazı olamaz. ABD düğmeye bastıktan sonraki o projeye yönelik bu vb. sözlerin bir değeri yoktur. Samimiyetten uzaktır boş laflar hükmündedir. Kuzey Irak'ta yüz binlerce Türkmen katledildi, yerinden sürüldü. Bu durumu önlemeye yönelik samimi bir adım yok bir cümle yok. Üstelik bu katliamları yapanları Ankara'da kırmızı halılarla karşılamanın mantığı nedir. AKP hükümeti ABD istediği şekilde hareket ediyor. Mesele halkın haklı talepleri meselesi değil ABD'nin talepleri meselesidir. Bizim medeniyetimizde bu kadar tezada düşmüş anlayışlar hiç olmamıştır. Ortadoğu'da siyasi hedefleri dikkate almadan sokaktaki savaş ve kargaşadan hüküm çıkarmak nasıl anlaşılmalıdır? Ortadoğu'da olayları başlatan irade kimdir ve hedefi nedir? Bu bölgede muhalefeti örgütleyen ve silahlandıran kim? Niçin İslam dünyası? Bu soruları sokaktan çevirip soracağınız her insan bu planın arkasındaki iradeyi size söyler. Cevap ABD ve İsrail'dir. Maalesef kamuoyumuzda bu aktörlerden hiç bahsedilmeden olaylar konuşulmakta ve hükümler verilmektedir. Kamuoyunda konuşanlar ve yazanlar bir yönüyle etkilenmiş veya etkisiz hale getirilmiş olduğunu var sayalım. Milletimizin bu net bilgisine rağmen bu vurdumduymazlığını nasıl anlamak gerekir? Milletimizin bu kadar duyarsız hale gelmesi ülkemiz açısından en tehlikeli durum olsa gerektir. Hükümetin bu çok net ABD ve İsrail projesinde Müslüman dünyanın karşısında Haçlı safında yer alma cesareti milletimizin bu duyarsız halinden de kaynaklandığını söylemek seçeneklerin en güçlüsü olduğu söylenebilir. Ortadoğu genelinde Suriye özelinde konuşulması gereken birçok mesele var. Suriye'de bir anda çatışmalar başladı. AKP hükümetinin ilk tepkisi Esad gitmelidir oldu. Niçin gitmesi gerektiği tezleri işlendi. Yarın çok partili sisteme geç yoksa bırak git mantığına yakın bir anlayışla süreç yürütüldü. Beşar Esat'ın tepkisi AKP hükümeti bana ABD'nin talimatlarını getiriyor şeklinde oldu. AKP hükümetinin her açıklamasından ABD ağzı ile konuşulduğu görülmektedir. Akliselim anlayış ilk önce muhalif terör gruplarına siz niçin bu cinayetleri işliyorsunuz? Bu silahları nerden buldunuz? Sorularını sormalıydı ve derhal silahlarınızı bırakınız talimatını vermeliydi. Türk hükümetine yakışan bir yakın komşu tavrı bu olmalıydı. Oysa muhalif terör gruplarına karşı Türk hükümetinin bir tek cümlesini duymadık. Aksine her türlü yardım muhalif terör gruplarına yapıldı. AKP'nin bu ABD ve AB teslimiyetinden ülke ve millet bütünlüğümüz ciddi tehlike altındadır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Zeki Garaçoğlu / diğer yazıları
- Gelin hep beraber bağımsız Türkiye’yi inşa edelim / 23.02.2021
- Büyük oyunu görmek / 07.08.2019
- Nasipsiz siyaset ve milletin sorumluluğu / 10.01.2016
- Çare aramayan siyasiler / 16.11.2013
- Mısır'daki olaylar ABD ve İsrail projesidir / 24.08.2013
- Çözüm istemeyen iradeler / 29.05.2012
- Bağımsız Türkiye düşüncesi, devlet ve milletin kurtuluş reçetesidir / 19.12.2011
- Ülke ve millet bütünlüğümüz tehlike altındadır / 29.11.2011
- Sözün bittiği yere doğru / 26.11.2011
- Ey büyük millet, artık uyan! / 30.10.2007
- Büyük oyunu görmek / 07.08.2019
- Nasipsiz siyaset ve milletin sorumluluğu / 10.01.2016
- Çare aramayan siyasiler / 16.11.2013
- Mısır'daki olaylar ABD ve İsrail projesidir / 24.08.2013
- Çözüm istemeyen iradeler / 29.05.2012
- Bağımsız Türkiye düşüncesi, devlet ve milletin kurtuluş reçetesidir / 19.12.2011
- Ülke ve millet bütünlüğümüz tehlike altındadır / 29.11.2011
- Sözün bittiği yere doğru / 26.11.2011
- Ey büyük millet, artık uyan! / 30.10.2007