Bir kargaşadır gidiyor. AKP iktidarı dönemi, aslında bir kuru gürültü dönemidir. Büyük bir AB aşkı gürültüsü? Ne olup bittiği sonu belli olmayan bir serüvenle bitirilen bir dört buçuk yıl geçirdik. Türkiye, iradesi akıntılara bırakılmış bir ülke konumuna getirildi. Bugünkü vahim "terör meselesi" de kuru gürültüde tartışılır konuma getirildi. Her şey çok açık görülmektedir. Terörün arkasında ABD'nin olduğunu bilmeyen yoktur. ABD'nin hedefi de bellidir; Afganistan, Irak ve sırasıyla... ABD, Kuzey Irak'taki Kürdistan'ın kurucusu, eğitimcisi ve koruyucusudur. ABD'den istenen her çözüm kuru gürültüdür, abesle iştigaldır. Türkiye gibi büyük bir ülke bu kadar çaresiz bırakılmamalıdır. Sorun ABD'ye teslim olmuş idarecilerdir. Bu teslimiyet; ufuksuzluğu, çaresizliği getirmiştir. AKP iktidarı hariç, sorunun baş müsebbibinden çözüm bekleme garabeti tarihten bugüne belki hiç görülmemiştir. ABD'nin Iraktaki komutanı benden PKK ile ilgili hiçbir şey istenmedi diyor. Bize göre kıyamet yıkılıyor. Başbakan demediğini bırakmıyor; ancak ABD sadece kendi senaryosuna göre adım atıyor. ABD'ye stratejik ortak olup destek alanlar ancak ABD senaryosunda yazdığı gibi hareket ederler. ABD bu işin senaryo gereği olduğunu bildiği için, bu kadar gürültüye rağmen Iraktaki komutanına henüz PKK ile ilgili bir şey söylememiştir. ABD'nin stratejik müttefiki olunarak devlet millet asker sivil bütünleşmesi sağlanabilir mi? Buna olumlu cevap vermek mümkün değildir. Bu birliktelik sağlanmadan Türkiye'deki sorunlar çözülemez. ABD iradesinde siyaset ancak Türkiye'yi Irak haline getirir. ABD ve stratejik ortaklarının siyaseti bu hedefe yöneliktir. Kuru gürültü siyaseti milletin farkına varmamasına yönelik bir siyaset etme anlayışıdır. Bu anlamda hiçbir hareket, ister sınır berisi, ister sınır ötesi olsun Türkiye'nin yararına olmayacaktır. Rotası geçmişinden kopmuş bir Türkiye, ayakta duramaz. Hele rotası düşmanları tarafından belirlenen bir Türkiye haritada yer alamaz. Birileri devleti idare etmeyi hafife alabilir. Ancak siyaset, elli-yüz yıl öncesinden elli-yüz yıl sonrasını görmektir. Devlet adamlığı budur. Devlet adamı, hele de Türkiye gibi bir devleti yönetmeye talip olan bir irade, hiçbir şekilde başka devletlerin iradesine teslim olamaz. Bugün asıl problem bu devlet adamlarından yoksun oluşumuzdur. Devletin başına gelme yolu olarak küresel devlet ve şirketlerin emrine girmekte gören siyasiler, devletin başına geldikçe ve millet bunu görmedikçe; doğrular yanlışlara, yanlışlar doğrulara karıştırılır. Doğrular yanlış, yanlışlar doğru lanse edilir. Ey büyük millet artık uyan!
Zeki Garaçoğlu / diğer yazıları
- Gelin hep beraber bağımsız Türkiye’yi inşa edelim / 23.02.2021
- Büyük oyunu görmek / 07.08.2019
- Nasipsiz siyaset ve milletin sorumluluğu / 10.01.2016
- Çare aramayan siyasiler / 16.11.2013
- Mısır'daki olaylar ABD ve İsrail projesidir / 24.08.2013
- Çözüm istemeyen iradeler / 29.05.2012
- Bağımsız Türkiye düşüncesi, devlet ve milletin kurtuluş reçetesidir / 19.12.2011
- Ülke ve millet bütünlüğümüz tehlike altındadır / 29.11.2011
- Sözün bittiği yere doğru / 26.11.2011
- Ey büyük millet, artık uyan! / 30.10.2007
- Büyük oyunu görmek / 07.08.2019
- Nasipsiz siyaset ve milletin sorumluluğu / 10.01.2016
- Çare aramayan siyasiler / 16.11.2013
- Mısır'daki olaylar ABD ve İsrail projesidir / 24.08.2013
- Çözüm istemeyen iradeler / 29.05.2012
- Bağımsız Türkiye düşüncesi, devlet ve milletin kurtuluş reçetesidir / 19.12.2011
- Ülke ve millet bütünlüğümüz tehlike altındadır / 29.11.2011
- Sözün bittiği yere doğru / 26.11.2011
- Ey büyük millet, artık uyan! / 30.10.2007