-Hayrola bugün çok sevinçlisin.
-Evet çocuk bekliyoruz
-Hayırlı olsun. Çocuk bir ışıktır. Bir çiçektir. Bir emanet ve imtihan vesilesi.
-Hey be! Baba olacağım.
***
Bir kaç ay sonra...
-Nedir bu telaşın.
-Bugün hastaneye gideceğiz. Kalbimin heyecanına yetişemiyorum.
-Allah hayırlısını versin.
Hastahane kapısı önü. Baba adayı sağa-sola adım atıp duruyor. Dilinde ise:
-Hadi, hadi be. Haber niye gecikti.
Nihayet hemşire hanım koşarak geldi ve:
-Gözünüz aydın. Nur topu gibi bir kızınız oldu.
Adam teşekkür edeceğine:
-Kızım mı oldu dedi, şaşkınlıktan ve bir kaç kez tekrarladı ve:
-Teşekkür ederim, kusura bakmayın. Vay be!... Hay be... Hey hey...
***
-Niçin ağlıyorsun hanım?
-Ne bileyim ayaklarına diken batsa içim sızlar.
-Onlar bugün sünnet oldular. Sağlıklarını, mutluluklarını gördük.
-Hadi, hadi, sil gözyaşlarını.
***
-Bugün siparişler geliyor haberiniz olsun.
-Fevzi bey bu işten çok olumlu neticeler bekliyorum...
Bir kaç gün sonra takip edilen işten yüksek meblağda kâr ve verim alınınca müdür oturduğu yerden:
-Vay be... Helâl olsun... Hay hay... Hey hey diyerek neşeleniyor...
***
-Duydun mu?
-Neyi?
-Fevzi bey'in oğlu evleniyor.
-Vay be!.. Evleniyor demek. Daha dün paytak paytak yazıhanenin etrafında yürüyordu.
-Ee... Zaman geçiyor işte...
***
-Hadi be hadi!..
-Ne acelen var.
-Ne yapayım geç kalacağımı zannediyorum.
-Daha vakit çok.
-Vakit çok da sen gel bana sor.
Fevzi bey oğlunun nikah töreninden sonra tebrikleri kabul ederken kendi yaşlarında biri yanına yaklaşarak:
-Fevzi beni tanıdın mı? diye sordu.
Fevzi bey kısa bir bakıştan sonra okul arkadaşım Sami dedi.
Sarılıp kucaklaştılar.
-Görüşmeyeli hayli zaman oldu.
-Tam otuz yıl.
-Ne yaptın bu kadar zaman.
-Düşe kalka yürüyorum
-Size gelip yemeğinizi yemiştim. Annen bize tatar böreği yapmıştı.
Anne deyince arkadaşı boynunu büktü Fevzi bey:
-Yoksa Rahmetli mi oldu?
-Evet annem de babam da kardeşim de...
-Başın sağ olsun. Vay be!.. Ne kadındı. Asil, nazik ve şefkat doluydu. Makamları cennet olsun.
***
-Cemile gel buraya...
-Tamam dedeciğim. Ah!... Vah!... Hay Allah!... Dedeciğim dizim acıyor.
-Evladım niçin önüne bakmadın.
Semra Hanım da birden koşarak geldi.
-Ne oldu Fevzi bey!..
-Minik kuşum düştü de kanadı incindi.
-Nineciğim. Dizim çok acıyor.
-Aman yavrum!... Şimdi geçer. Dur biraz ovalayım.
Fevzi bey birden derin düşüncelere daldı.
"Şu kısa hayatım!... Ünlemlere kısa hecelere sıkışmış bir nefeslik özet sanki. Ah!... Vah!... Hay!... Aman!... Haydi!... Hani!... Ve kainatın yegane sahibine yönelerek, Hay Allah diyorum".
-Evet çocuk bekliyoruz
-Hayırlı olsun. Çocuk bir ışıktır. Bir çiçektir. Bir emanet ve imtihan vesilesi.
-Hey be! Baba olacağım.
***
Bir kaç ay sonra...
-Nedir bu telaşın.
-Bugün hastaneye gideceğiz. Kalbimin heyecanına yetişemiyorum.
-Allah hayırlısını versin.
Hastahane kapısı önü. Baba adayı sağa-sola adım atıp duruyor. Dilinde ise:
-Hadi, hadi be. Haber niye gecikti.
Nihayet hemşire hanım koşarak geldi ve:
-Gözünüz aydın. Nur topu gibi bir kızınız oldu.
Adam teşekkür edeceğine:
-Kızım mı oldu dedi, şaşkınlıktan ve bir kaç kez tekrarladı ve:
-Teşekkür ederim, kusura bakmayın. Vay be!... Hay be... Hey hey...
***
-Niçin ağlıyorsun hanım?
-Ne bileyim ayaklarına diken batsa içim sızlar.
-Onlar bugün sünnet oldular. Sağlıklarını, mutluluklarını gördük.
-Hadi, hadi, sil gözyaşlarını.
***
-Bugün siparişler geliyor haberiniz olsun.
-Fevzi bey bu işten çok olumlu neticeler bekliyorum...
Bir kaç gün sonra takip edilen işten yüksek meblağda kâr ve verim alınınca müdür oturduğu yerden:
-Vay be... Helâl olsun... Hay hay... Hey hey diyerek neşeleniyor...
***
-Duydun mu?
-Neyi?
-Fevzi bey'in oğlu evleniyor.
-Vay be!.. Evleniyor demek. Daha dün paytak paytak yazıhanenin etrafında yürüyordu.
-Ee... Zaman geçiyor işte...
***
-Hadi be hadi!..
-Ne acelen var.
-Ne yapayım geç kalacağımı zannediyorum.
-Daha vakit çok.
-Vakit çok da sen gel bana sor.
Fevzi bey oğlunun nikah töreninden sonra tebrikleri kabul ederken kendi yaşlarında biri yanına yaklaşarak:
-Fevzi beni tanıdın mı? diye sordu.
Fevzi bey kısa bir bakıştan sonra okul arkadaşım Sami dedi.
Sarılıp kucaklaştılar.
-Görüşmeyeli hayli zaman oldu.
-Tam otuz yıl.
-Ne yaptın bu kadar zaman.
-Düşe kalka yürüyorum
-Size gelip yemeğinizi yemiştim. Annen bize tatar böreği yapmıştı.
Anne deyince arkadaşı boynunu büktü Fevzi bey:
-Yoksa Rahmetli mi oldu?
-Evet annem de babam da kardeşim de...
-Başın sağ olsun. Vay be!.. Ne kadındı. Asil, nazik ve şefkat doluydu. Makamları cennet olsun.
***
-Cemile gel buraya...
-Tamam dedeciğim. Ah!... Vah!... Hay Allah!... Dedeciğim dizim acıyor.
-Evladım niçin önüne bakmadın.
Semra Hanım da birden koşarak geldi.
-Ne oldu Fevzi bey!..
-Minik kuşum düştü de kanadı incindi.
-Nineciğim. Dizim çok acıyor.
-Aman yavrum!... Şimdi geçer. Dur biraz ovalayım.
Fevzi bey birden derin düşüncelere daldı.
"Şu kısa hayatım!... Ünlemlere kısa hecelere sıkışmış bir nefeslik özet sanki. Ah!... Vah!... Hay!... Aman!... Haydi!... Hani!... Ve kainatın yegane sahibine yönelerek, Hay Allah diyorum".
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Feyyaz İnanç / diğer yazıları
- ‘Işıkları açın’ / 07.05.2021
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021