Peygamber Efendimiz'e hakaret ve İran'ın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne sevk edilmesi olayının Batı ile birlik olunamayacağını bir kez daha gösterdiğini söyleyen BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş, kendi medeniyetimiz, kültürümüz, siyasetimiz ile barışmayan dünya ile birlik olmayı güneşte eriyen kar olmayı istemekle eş tutarak Türk milletinin tavrını çok iyi belirlemesi gerektiğine dikkat çekti BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav) hakkında, Batı basınında yer alan hakaretamiz karikatürler ile İran'ın nükleer enerji çalışması yapmak istediği için BMGK'ne sevkedilme kararı konusunda açıklamalarda bulundu. Batı bunu hep yapıyorBatılı bütün devletler tarafından nerede ise örnek bir hareket olarak gösterilen Peygamber Efendimiz'e (sav) hakaret olayına Batı dünyasının kucak açmasının her şeyden önce edep dışı bir davranış olduğunu söyleyen BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş şöyle konuştu:"Bunları hiçbir ahlaki kuralla hiç kimse izah edemez. Kaldı ki sözü geldiği zaman Batı, din ve vicdan hürriyeti bakımından dünyada bütün milletlerin daha önünde, daha ötesinde olduğunu hem beyan ediyor ve hem de bunun reklamını yapıyor. Aynı zamanda 'biz, insan haklarını dünyada ilk tanımış milletler ve devletler topluluğuyuz' şeklinde beyanlarda bulunuyorlar. Ama şu anda geldiğimiz nokta o ki, bunların tamamı bir reklam, bir propagandadır. Hakikatte ise kendi inançları dışında kimseye düşünce hürriyeti, inanç hürriyeti tanımadıklarının maalesef ispatı sadedinde icraatlarda bulunuyorlar. Salman Rüşdi olayında da Batı gene ittifak etmiş, Salman Rüşdi'ye sahip çıkmıştı. Halbuki Batı şunu demeliydi: 'Milyarları aşan müntesipleri olduğunu kabul ettiğimiz dünyanın, eğer biz peygamberlerine saygı duymuyorsak dahi bu insanlara olan saygımız en azından onların peygamberlerine de yansıması lazım. Bu terbiyesizliği yapmayın" deme edebini, ölçüsünü en azından ortaya koymalıydı. Maalesef koymamıştır. Dün koymadı, bugün de koymuyor."Bu Batı'yla birlik olunur mu?"Buradan gelmek istediğim bir netice var. Bugünkü iktidar tarafından, bizim inancımızdaki en doruk noktadaki şahsı bu derece istihza edip alaya alan, hakateramiz davranış ve hareketler içerisinde bulunan dünyanın tam merkezine çekilip o birlik içerisinde olmamız isteniyor. 'İlla da bu birlikte olmamız gerekiyor' deniliyor. Yani sayın iktidarın, şu anda Allah'a çok şükür her türlü hakkını koruyabilen insanımızı yarın hiçbir hakkını koruyamaz hale getirme gayreti içerisinde olduğunu görüyoruz. Sayın Başbakanımızın dostu olduğu iddia edilen İngiltere'sinden İtalya'sına kadar bir tek aleyhinde yayın organlarının cümle etmediklerini, söylemediklerini maalesef müşahede etmiş bulunmaktayız."İran'a karşı tavrın sebebiBatı dünyasında bir taraftan Peygamber Efendimiz'e hakaretamiz davranışları sürerken diğer taraftan ikinci bir ayrıcalığın da hüküm sürdüğüne de dikkat çeken Prof. Dr. Haydar Baş, bunun, İran'ın BMGK'ne, "zenginleştirilmiş uranyum elde etme çalışmasını yapacak" gerekçesiyle sevk edilmesi olduğunu belirterek şunları söyledi: "Dünyanın düzenini bozan, bozacak olan her harekete BTP olarak biz karşıyız. Ama bu bölgeye baktığımızda, Rusya'nın elinde bu tesisler fazlasıyla olduğu gibi mevcut Rusya'da yüzlerce, binlerce atom bombası var. Hatta İran'a Rusya teklif ediyor, diyor ki, 'Sen bu faaliyetini İran topraklarında değil de benim topraklarımda yapabilirsin. Sana da kimse bir şey diyemez.' Bu nasıl hukuk ki Rusya'ya serbest, İran'a yasak. Rusya topraklarında zenginleştirilmiş uranyum tesislerini kurma faaliyetini yaparsan İran'a kimse bir şey demeyecek. Bu nasıl anlayıştır. İran'ın aşağı tarafından İsrail var. Bu tesisler alabildiğine o ülkede mekan tutmuş. Fiilen bu ülkede yüzlerce atom bombası imalatı yapılmış. Buna da bir şey yapılmamış. BM bunlara hiçbir şey demiyor. Henüz daha ortada bir şey olmamasına rağmen 'sen bunu yapacaksın' gerekçesiyle İran'ı BMGK'ne intikal ettiriyorlar. Şu ana kadar 'medeniyetleri buluşturacağız, kültürleri barıştıracağız, medeniyetler kardeş olacak' diyenlerin ne kadar ham hayal peşinde koştuğunun farkında mısınız? Bu olay bunun açık bir ispatı değil midir? Çifte standardın yaşandığı bu dünyada Rusya'ya, İsrail'e serbest olan Müslüman olduğu için İran'a serbest değil. Bu neticeye gelinmesinin tek sebebi İran'ın Müslüman olması değil midir? O halde bu durum, 'biz kültürleri, medeniyetleri buluşturacağız, birleştireceğiz' diyenlerin aslında hayal peşinde koştuklarının, eğer öyle değilse Türk milletinin elini kolunu bağlamak için bir ajan faaliyeti gördüklerinin izahı ve ispatı olamaz mı?"Türkiye tavrını iyi belirlemeli"Ben, şu anda olan biten her şeyin, olayların, kesişen ve belirlenen olayların, düşüncelerin, ideallerin, ideolojilerin, inançların, kültürlerin, medeniyetlerin, aslında temelden beri, belki de Hz. Adem Safiyyullah Efendimizden bu tarafa var olan aralarındaki bir derin gerçeğin ortaya çıkması için fevkalade bir ispat olduğu kanaatindeyim. Yani taa ilk insan Hz. Adem'den günümüze kadar insanlar arasında öyle uzlaşması, buluşması mümkün olmayan değerler var ki işte bunlar da inançlardır, bunlar, hemen bu tip olaylarda ortaya çıkıyor. Ben oradan, sen de oradan olduğun için 'ben oradan, sen oradan olduğun için kusura bakma biz beraber olamayız. Aynı kararla beraber icraatta bulunamayız' şeklinde olayların altına imza atıyorlar. O halde biz deriz ki insanların savaş meydanlarında kullandıkları silahların gerçek manada sözcüsü o silahlar olmakla birlikte asıl savaşanlar kalpteki imanlar, medeniyetler, kültürler, insanlık idealleridir. Yani bugün savaşan bunlardır. Türk milletinin ona göre yerini alması, tavrını belirlemesi, hangi birliğin içinde olması gerektiğine karar vermesi lazımdır. Aksi takdirde kendi medeniyetiyle, kendi kültürüyle, kendi siyasetiyle barışmayan, buluşmayan dünya ile beraber olma Türk milletinin güneşte eriyen kar gibi erimesini beklemek, istemek gibi bir şey olur. Allah o tip davranan siyasilerimizi de ayıktırsın."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.