Alperen Türk, İslam’ın kılıcı olan Türk, yüzyıllar boyunca Batıdan gelen Haçlı saldırılarına karşı İslam dünyasını koruyan bir kalkan, etten bir duvar olmuştur. Dünyanın en kalabalık milleti olan Türkler, hayatlarını sevgili Allah’ının dinini korumak için vere vere bire kadar kırılmışlardır. Ama bundan hiç şikâyetleri olmamıştır. Bilakis ulaşılabilecek en büyük mertebe bilmişlerdir din ve millet yolundaki şehadeti.
Allah’ın fedaisi olan alperen Türk, Müslüman kardeşleri kâfirlerin ayağı altında sürünmesin diye yalın kılıç ölüme gidecek kadar insan sevgisiyle doludur. Alperen Türk, Allah’ını ve mazlum Müslüman insanları sevmese, onların hayatını kendi hayatına neden tercih etsin? Yangındaki bir masum çocuğu kurtarmak için yangına atılan başka bir millet yoktur. Bu bizim sevgi dolu yüreğimizi gösterir.
Müslüman Türk medeniyeti, bir sevgi medeniyetidir. Hem beşerî aşkı, hem ilahî aşkı, hem tabiat aşkını, hem ideal aşkını, hem vatan aşkını, hem millet sevgisini bizim kadar derinlikli bir şekilde dil dediğimiz kalıba dökerek ifade eden ve sevgi etrafında büyük edebiyatlar üreten başka bir millet yoktur.
Günümüze geldiğimizde maalesef, Türk milleti büyük oranda dejenere edildi. Köklerinden koparıldı, temel dinî ve millî kültür damarları kesildi. Beslendiği, teneffüs ettiği dinî ve millî atmosferi zehirlendi. İnsanımız, batılılaşma sevdasıyla, kendine, kendi değerlerine, kendi köklerine, kendi fıtratına yabancılaştırıldı.
Milliyetine düşkün olan insanımız, iyi düşünülmüş, akıllıca planlanmış, bol para ile fonlanmış, şeytanca taktiklerle yürürlüğe sokulmuş emperyalist projeler kapsamında ırkçılıkla, faşistlikle, şovenlikle suçlanarak onu millet olarak ayakta tutan milliyet ruhu öldürülmüştür. Böylece millet sevgisi yok edildi.
Küreselleşme, evrensellik, dünya küçüldü küçük bir köy oldu, içimize kapanmamak gerek, dünyaya açılmak gerek, biz de Avrupa’dan daire alıyoruz, ev alıyoruz ne olmuş büyük büyük vatan toprakları, iri iri kurumlarımız gâvura satılıyorsa, bunda ne var, adamlar toprağımızı valizlerine koyup götürmüyorlar ya, masalları ile vatan sevgisi yok edildi.
Gericilik, ilkellik, modernizm, sekülerizm, uzay çağı, bilmem ne diyerek insanımızın ruh iklimini çiçeklendiren, hayatına anlam kazandıran, bütün eksikliklerine, yoksulluk ve yoksunluklarına teselli veren din sevgisi yok edildi.
İnsanımızın sevme duygusunun yöneldiği gerçek değerler olan din ve milliyet yok edilince onların yerine sahteleri olan para, kadın, şehvet, şiddet, bencillik, tüketim, eğlence, gâvura taparlık, Avrupa, Amerika köpekliği, kendine düşmanlık, düşmana yalakalık gibi sapkınca sevgi duyguları ikame edildi.
Türk gençliğinin kurtuluşu için duyarlı, bilgi ve bilinç donanımına sahip bütün Müslüman Türk aydınlarının, öğretmenlerinin, yazarlarının, siyasetçilerinin, kanaat önderlerinin hızla hakiki değerleri, yani din ve milliyet sevgisini yayma çalışmalarına girmeleri gerekmektedir.
Kuru kuruya “hadi birbirimizi sevelim” yavesi bir işe yaramaz. Birbirimizi neden sevmemiz gerektiğinin sırrını, özünü, anlamını, felsefesini ortaya koymamız lazım. Milliyet ruhu olmadan Türk milleti birbirini neden sevsin?
Aynı millete mensup olma şuuru olmadan biz birbirimizi neden seveceğiz? Birbirimizin derdi hepimizin derdi, çünkü biz Türk milletiyiz, Türklük ailesinin fertleriyiz bilinci olmazsa insanlar birbirini neden sevsin?
Bireysel menfaatine tapar hâle getirilen bencil kişi, milletdaşını değil, kendine menfaat sağlayacağına inandığı gâvuru sever. İnsanımız neden Avrupa Birlikçi, Amerikancı, bilmem neci olmuştur? Avrupa Birliğinin kendisine bireysel anlamda menfaat sağlayacağına inandırılmıştır.
Ona Avrupa Birliğine girince sen birden bire zengin olacaksın denilmiştir. O da bu hayalle kolay bir şekilde vatanını, milletini, topraklarını, fabrikalarını, bankalarını, elinde nesi var nesi yoksa hepsini, bütün kutsal değerlerini satabilecek bir duruma getirilmiştir.
Sevgi, kişinin önce kendisiyle barışık olması demektir. Kendini seven, milletini sever, kendini seven Allah’ını sever, kendini seven vatanını sever. Kendini seven bütün kâinatı sever. Sevgi, kişinin kendisi ve kendi dışındaki bütün varlıklarla kurduğu soyut bir iletişim sistemidir. Bu sistem, hiyerarşik bir düzene bağlıdır. Fert, aile, köy, kasaba, şehir, ülke, millet ve bütün insanlık. Bu zincire bağlı bir sevgi akımı bizi biz yapar, bizi insan yapar.
Bize bugün, emperyalistler ve onların yerli işbirlikçilerince dayatılan nedir? Kendini ve milletini sevme, insanlığı sev!.. Hümanist ol, Türk’e yani kendine küfret, Ermenici ol, Kürtçü ol, bilmem neci ol, Avrupacı ol, Amerikancı ol, onlar ne isterse ver!... Kendinden başka herkesi sev, insancıllık, hümanistlik, demokratlık, özgürlükçülük, insan haklarıcılık, kültürel haklarcılık budur!.
Sakın Türklerin birbirini sevmesinden, Türklerin birbirini tutmasından, Türklerin birbirleri lehine yararlı çalışmalar yapmasından filan bahsetme! O zaman ırkçı olursun!.. Bu ibişlerin bize dayattığı insan sevgisinin içinde nedense Türk’ün Türk’ü sevmesine yer yoktur! Adamların süslü, modern, bilimsel, sosyolojik, bilmem ne kılıflı laflarla Türk düşmanlığına dayalı nasıl bir sinsi ırkçılık yaptıkları aslında ayan beyan açık. O zaman ahmak ve aptal olmadığımızı göstermek için millî bilinç kuşanmanın tam zamanıdır
Allah’ın fedaisi olan alperen Türk, Müslüman kardeşleri kâfirlerin ayağı altında sürünmesin diye yalın kılıç ölüme gidecek kadar insan sevgisiyle doludur. Alperen Türk, Allah’ını ve mazlum Müslüman insanları sevmese, onların hayatını kendi hayatına neden tercih etsin? Yangındaki bir masum çocuğu kurtarmak için yangına atılan başka bir millet yoktur. Bu bizim sevgi dolu yüreğimizi gösterir.
Müslüman Türk medeniyeti, bir sevgi medeniyetidir. Hem beşerî aşkı, hem ilahî aşkı, hem tabiat aşkını, hem ideal aşkını, hem vatan aşkını, hem millet sevgisini bizim kadar derinlikli bir şekilde dil dediğimiz kalıba dökerek ifade eden ve sevgi etrafında büyük edebiyatlar üreten başka bir millet yoktur.
Günümüze geldiğimizde maalesef, Türk milleti büyük oranda dejenere edildi. Köklerinden koparıldı, temel dinî ve millî kültür damarları kesildi. Beslendiği, teneffüs ettiği dinî ve millî atmosferi zehirlendi. İnsanımız, batılılaşma sevdasıyla, kendine, kendi değerlerine, kendi köklerine, kendi fıtratına yabancılaştırıldı.
Milliyetine düşkün olan insanımız, iyi düşünülmüş, akıllıca planlanmış, bol para ile fonlanmış, şeytanca taktiklerle yürürlüğe sokulmuş emperyalist projeler kapsamında ırkçılıkla, faşistlikle, şovenlikle suçlanarak onu millet olarak ayakta tutan milliyet ruhu öldürülmüştür. Böylece millet sevgisi yok edildi.
Küreselleşme, evrensellik, dünya küçüldü küçük bir köy oldu, içimize kapanmamak gerek, dünyaya açılmak gerek, biz de Avrupa’dan daire alıyoruz, ev alıyoruz ne olmuş büyük büyük vatan toprakları, iri iri kurumlarımız gâvura satılıyorsa, bunda ne var, adamlar toprağımızı valizlerine koyup götürmüyorlar ya, masalları ile vatan sevgisi yok edildi.
Gericilik, ilkellik, modernizm, sekülerizm, uzay çağı, bilmem ne diyerek insanımızın ruh iklimini çiçeklendiren, hayatına anlam kazandıran, bütün eksikliklerine, yoksulluk ve yoksunluklarına teselli veren din sevgisi yok edildi.
İnsanımızın sevme duygusunun yöneldiği gerçek değerler olan din ve milliyet yok edilince onların yerine sahteleri olan para, kadın, şehvet, şiddet, bencillik, tüketim, eğlence, gâvura taparlık, Avrupa, Amerika köpekliği, kendine düşmanlık, düşmana yalakalık gibi sapkınca sevgi duyguları ikame edildi.
Türk gençliğinin kurtuluşu için duyarlı, bilgi ve bilinç donanımına sahip bütün Müslüman Türk aydınlarının, öğretmenlerinin, yazarlarının, siyasetçilerinin, kanaat önderlerinin hızla hakiki değerleri, yani din ve milliyet sevgisini yayma çalışmalarına girmeleri gerekmektedir.
Kuru kuruya “hadi birbirimizi sevelim” yavesi bir işe yaramaz. Birbirimizi neden sevmemiz gerektiğinin sırrını, özünü, anlamını, felsefesini ortaya koymamız lazım. Milliyet ruhu olmadan Türk milleti birbirini neden sevsin?
Aynı millete mensup olma şuuru olmadan biz birbirimizi neden seveceğiz? Birbirimizin derdi hepimizin derdi, çünkü biz Türk milletiyiz, Türklük ailesinin fertleriyiz bilinci olmazsa insanlar birbirini neden sevsin?
Bireysel menfaatine tapar hâle getirilen bencil kişi, milletdaşını değil, kendine menfaat sağlayacağına inandığı gâvuru sever. İnsanımız neden Avrupa Birlikçi, Amerikancı, bilmem neci olmuştur? Avrupa Birliğinin kendisine bireysel anlamda menfaat sağlayacağına inandırılmıştır.
Ona Avrupa Birliğine girince sen birden bire zengin olacaksın denilmiştir. O da bu hayalle kolay bir şekilde vatanını, milletini, topraklarını, fabrikalarını, bankalarını, elinde nesi var nesi yoksa hepsini, bütün kutsal değerlerini satabilecek bir duruma getirilmiştir.
Sevgi, kişinin önce kendisiyle barışık olması demektir. Kendini seven, milletini sever, kendini seven Allah’ını sever, kendini seven vatanını sever. Kendini seven bütün kâinatı sever. Sevgi, kişinin kendisi ve kendi dışındaki bütün varlıklarla kurduğu soyut bir iletişim sistemidir. Bu sistem, hiyerarşik bir düzene bağlıdır. Fert, aile, köy, kasaba, şehir, ülke, millet ve bütün insanlık. Bu zincire bağlı bir sevgi akımı bizi biz yapar, bizi insan yapar.
Bize bugün, emperyalistler ve onların yerli işbirlikçilerince dayatılan nedir? Kendini ve milletini sevme, insanlığı sev!.. Hümanist ol, Türk’e yani kendine küfret, Ermenici ol, Kürtçü ol, bilmem neci ol, Avrupacı ol, Amerikancı ol, onlar ne isterse ver!... Kendinden başka herkesi sev, insancıllık, hümanistlik, demokratlık, özgürlükçülük, insan haklarıcılık, kültürel haklarcılık budur!.
Sakın Türklerin birbirini sevmesinden, Türklerin birbirini tutmasından, Türklerin birbirleri lehine yararlı çalışmalar yapmasından filan bahsetme! O zaman ırkçı olursun!.. Bu ibişlerin bize dayattığı insan sevgisinin içinde nedense Türk’ün Türk’ü sevmesine yer yoktur! Adamların süslü, modern, bilimsel, sosyolojik, bilmem ne kılıflı laflarla Türk düşmanlığına dayalı nasıl bir sinsi ırkçılık yaptıkları aslında ayan beyan açık. O zaman ahmak ve aptal olmadığımızı göstermek için millî bilinç kuşanmanın tam zamanıdır
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Nurullah Çetin / diğer yazıları
- Dayatılan kapitalist stil / 26.12.2015
- "Karıştır barıştır"a karşı "birleştir savuştur" / 30.11.2015
- Öğretmenler Günü'nü kutlamak / 26.11.2015
- İşin sırrı dengede / 20.11.2015
- IŞİD terörist peki Fransa nedir? / 18.11.2015
- Anaları ağlamasın diye Fransa'ya çözüm süreci desteği / 17.11.2015
- Bir 10 Kasım yazısı / 12.11.2015
- Ölmek ve köle olmak dışında üçüncü bir seçenek / 11.11.2015
- Türk sosyalistlerini marabalıktan kurtulmaya davet / 09.11.2015
- Yandakların istilası / 05.11.2015
- "Karıştır barıştır"a karşı "birleştir savuştur" / 30.11.2015
- Öğretmenler Günü'nü kutlamak / 26.11.2015
- İşin sırrı dengede / 20.11.2015
- IŞİD terörist peki Fransa nedir? / 18.11.2015
- Anaları ağlamasın diye Fransa'ya çözüm süreci desteği / 17.11.2015
- Bir 10 Kasım yazısı / 12.11.2015
- Ölmek ve köle olmak dışında üçüncü bir seçenek / 11.11.2015
- Türk sosyalistlerini marabalıktan kurtulmaya davet / 09.11.2015
- Yandakların istilası / 05.11.2015