Altın vuruşun nasıl bir şey olduğunu, nasıl yapıldığını “dindar nesil” yetiştirmek isteyen, yüzde 90’ı iktidar destekçisi medya gruplarının haber, film ve dizilerinden takip etmişsinizdir.
Kısaca bağımlılık yapan (eroin, esrar, kokain, alkol vs.) gibi maddelerle tanışan ve alışan kişilerin, bu maddeleri elde etmek için her yolu denemeleri, bu maddelerin, kullanan kişi üzerindeki etkisinin giderek artması, kişinin bundan aşırı zevk aldığı hissine kapılarak doz artırımına gitmesi ve bu maddelerin kişinin hayatındaki en önemli şey haline gelmesi sonucunda, artık gerçeğin sadece kullandığı bu madde olduğu hissine kapılarak, kendince sonsuz gerçeğe ulaşmak için aşırı dozda bu maddeleri bedenine yüklemek sonucu ölüme gitmesidir…
Siyasette de aynen böyle oldu. Senelerdir devlet içindeki kavga, halkın sorunlarından ve çözümlerinden uzak siyasi partiler artı askerin müdahaleleri ve her halükarda faturayı milletin ödemesi artık milleti farklı bir arayışa itti.
Birileri bunun hesabını ok iyi yapmıştı. Her kesime hitap edecek ama kendilerine itaat edecek bir siyasi yapılanma oluşturuldu. Lideri de mağdur rolündeydi. 5 ay paşa paşa yatmıştı içerde. Artı bu siyasi anlayışta gözü yaşlılarda çoktu. Milletimizde ağlayanı sever. Tak! İlk seçimde iktidara.
Hayırlı olsun, dedik. Ama olmadı. 12 Eylül’ün bütün kurumlarını, yapılanmalarını kaldıracağız, diyenler bu kurumları kendi tekellerine aldılar, babalarının malı gibi kullanmaya başladılar. Kendilerine gelen her türlü sözlü, fiili ve teknolojik eleştiri, saldırı vs. şeyleri bu kurumların yetkilerini kullanarak bertaraf ettiler. Sonra sattılar, sattılar hala satıyorlar.
Sonra “Katolik Hıristiyan devletler topluluğuna” (Erdoğan’a ait bir tanımlamadır) koşa, koşa gidip imza attılar. Daha bir demeden, dediklerini yaptılar. İslam devletleri ve halkları ile düşman, Yahudi ve Hıristiyanlarla dost oldular.
Borç dört katına çıktı. İşsizlik arttı. Öğretmenlere bile alenen verilen sözler tutulmadı. Hırsızlık, cinayet, fuhuş, insan kaçakçılığı, boşanmalar, intiharlar 2, 3, 4 kat arttı.
Din görevlileri (çoğu) hakkı değil, iktidarı anlattı millete, hesap gününü bile bile.
Yargı siyasallaştı. Rektörler hizaya sokuldu. Asker hapse gönderildi. Yandaş olmayan Ergenekoncu oldu, derin devletçi oldu.
Bu arada Erdoğan’a ve anlayışına yakın olan, alkışlayan herkes ihya oldu, kardaş oldu. En fazla F tipi yapılanma ve ülkemizdeki gayri Müslimler. Birileri akla hayale gelmeyecek servetler kazandı. Birileri (haşa) üç dini birleştirmeye kalktı. Birileri Türkiye’nin dört tarafına çan dikti, çalıyor. Ve birileri de kendi haritalarını, kendi bayraklarının hayallerini anlatmaya kalktılar…
Halk ise giydiği ayakkabıdan, gezdiği yoldan, bindiği araçtan, aldığı havaya kadar vergiye boğuldu. Bu iktidarın en büyük sermaye kapısı oldu. Hizmet alayım diye umut ederken hizmetkar oldu.
Sonra geldik 2011 seçimlerine. İşte bu seçimler, bu milletin, kendisine yaptığı altın vuruşuydu.
Seçim sonucu; 43 milyon 914 bin 948 oy kullanıldı. AKP’nin aldığı oy 21 milyon 320 bin. Yani yüzde 50.
Şimdi bir iki örnekle Türkçe konuşalım…
İşçi, memur geçinemiyormuş! En çok hangi illerde var işçi, memur? Büyükşehirlerde. İzmir hariç bütün büyükşehirler ne dedi? AKP.
Hayvancılık bitmiş, diyorlar. En çok hayvancılık nerelerde yapılıyor? Doğu illerinde. Ne dedi Erzurum, Kars, Ağrı, Muş, Urfa, Sivas vs. En az yüzde 60’la AKP.
Çay para etmiyormuş, fındık elde kalmış, balıkçılık alarm veriyormuş, Trabzonspor bile kupasını alamamış. Ne demişti Karadeniz? Yine en az yüzde 60, yüzde 70’le AKP.
Pamukmuş, buğdaymış, arpaymış, şeker pancarıymış. Bakın bu illere ve bu tarım ürünleri ile geçimini sağlayan halka. Ne demişler? AKP.
Eee ne şikayet ediyorsun! Sen istedin, Rabbinde verdi. Bilmiyor musun ki, “Nasıl yaşarsanız öyle idare olunursunuz”, buyurmuştu rahmet peygamberi Hz. Muhammed (sav).
Ama meraklanmayın. Doktorunuz durumunuzun farkında. İlaçlarınızda hazır. Kurtulacaksınız. Tedaviye ayak diretene de bir şey diyemem… Nasıl bilirdiniz, sorusuna da “iyi” cevabını veremem…
Kısaca bağımlılık yapan (eroin, esrar, kokain, alkol vs.) gibi maddelerle tanışan ve alışan kişilerin, bu maddeleri elde etmek için her yolu denemeleri, bu maddelerin, kullanan kişi üzerindeki etkisinin giderek artması, kişinin bundan aşırı zevk aldığı hissine kapılarak doz artırımına gitmesi ve bu maddelerin kişinin hayatındaki en önemli şey haline gelmesi sonucunda, artık gerçeğin sadece kullandığı bu madde olduğu hissine kapılarak, kendince sonsuz gerçeğe ulaşmak için aşırı dozda bu maddeleri bedenine yüklemek sonucu ölüme gitmesidir…
Siyasette de aynen böyle oldu. Senelerdir devlet içindeki kavga, halkın sorunlarından ve çözümlerinden uzak siyasi partiler artı askerin müdahaleleri ve her halükarda faturayı milletin ödemesi artık milleti farklı bir arayışa itti.
Birileri bunun hesabını ok iyi yapmıştı. Her kesime hitap edecek ama kendilerine itaat edecek bir siyasi yapılanma oluşturuldu. Lideri de mağdur rolündeydi. 5 ay paşa paşa yatmıştı içerde. Artı bu siyasi anlayışta gözü yaşlılarda çoktu. Milletimizde ağlayanı sever. Tak! İlk seçimde iktidara.
Hayırlı olsun, dedik. Ama olmadı. 12 Eylül’ün bütün kurumlarını, yapılanmalarını kaldıracağız, diyenler bu kurumları kendi tekellerine aldılar, babalarının malı gibi kullanmaya başladılar. Kendilerine gelen her türlü sözlü, fiili ve teknolojik eleştiri, saldırı vs. şeyleri bu kurumların yetkilerini kullanarak bertaraf ettiler. Sonra sattılar, sattılar hala satıyorlar.
Sonra “Katolik Hıristiyan devletler topluluğuna” (Erdoğan’a ait bir tanımlamadır) koşa, koşa gidip imza attılar. Daha bir demeden, dediklerini yaptılar. İslam devletleri ve halkları ile düşman, Yahudi ve Hıristiyanlarla dost oldular.
Borç dört katına çıktı. İşsizlik arttı. Öğretmenlere bile alenen verilen sözler tutulmadı. Hırsızlık, cinayet, fuhuş, insan kaçakçılığı, boşanmalar, intiharlar 2, 3, 4 kat arttı.
Din görevlileri (çoğu) hakkı değil, iktidarı anlattı millete, hesap gününü bile bile.
Yargı siyasallaştı. Rektörler hizaya sokuldu. Asker hapse gönderildi. Yandaş olmayan Ergenekoncu oldu, derin devletçi oldu.
Bu arada Erdoğan’a ve anlayışına yakın olan, alkışlayan herkes ihya oldu, kardaş oldu. En fazla F tipi yapılanma ve ülkemizdeki gayri Müslimler. Birileri akla hayale gelmeyecek servetler kazandı. Birileri (haşa) üç dini birleştirmeye kalktı. Birileri Türkiye’nin dört tarafına çan dikti, çalıyor. Ve birileri de kendi haritalarını, kendi bayraklarının hayallerini anlatmaya kalktılar…
Halk ise giydiği ayakkabıdan, gezdiği yoldan, bindiği araçtan, aldığı havaya kadar vergiye boğuldu. Bu iktidarın en büyük sermaye kapısı oldu. Hizmet alayım diye umut ederken hizmetkar oldu.
Sonra geldik 2011 seçimlerine. İşte bu seçimler, bu milletin, kendisine yaptığı altın vuruşuydu.
Seçim sonucu; 43 milyon 914 bin 948 oy kullanıldı. AKP’nin aldığı oy 21 milyon 320 bin. Yani yüzde 50.
Şimdi bir iki örnekle Türkçe konuşalım…
İşçi, memur geçinemiyormuş! En çok hangi illerde var işçi, memur? Büyükşehirlerde. İzmir hariç bütün büyükşehirler ne dedi? AKP.
Hayvancılık bitmiş, diyorlar. En çok hayvancılık nerelerde yapılıyor? Doğu illerinde. Ne dedi Erzurum, Kars, Ağrı, Muş, Urfa, Sivas vs. En az yüzde 60’la AKP.
Çay para etmiyormuş, fındık elde kalmış, balıkçılık alarm veriyormuş, Trabzonspor bile kupasını alamamış. Ne demişti Karadeniz? Yine en az yüzde 60, yüzde 70’le AKP.
Pamukmuş, buğdaymış, arpaymış, şeker pancarıymış. Bakın bu illere ve bu tarım ürünleri ile geçimini sağlayan halka. Ne demişler? AKP.
Eee ne şikayet ediyorsun! Sen istedin, Rabbinde verdi. Bilmiyor musun ki, “Nasıl yaşarsanız öyle idare olunursunuz”, buyurmuştu rahmet peygamberi Hz. Muhammed (sav).
Ama meraklanmayın. Doktorunuz durumunuzun farkında. İlaçlarınızda hazır. Kurtulacaksınız. Tedaviye ayak diretene de bir şey diyemem… Nasıl bilirdiniz, sorusuna da “iyi” cevabını veremem…
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- İstanbullular neden sokağa çıkıyor? / 27.04.2025
- Ekonominin kitabını yazdılar / 26.04.2025
- 23 yıllık iktidarın her daim mazereti olabilir mi? / 25.04.2025
- Çatlayan sadece fay hatları değil ar damarıdır / 24.04.2025
- Bizim 23 Nisan’dan anladığımız / 23.04.2025
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Ekonominin kitabını yazdılar / 26.04.2025
- 23 yıllık iktidarın her daim mazereti olabilir mi? / 25.04.2025
- Çatlayan sadece fay hatları değil ar damarıdır / 24.04.2025
- Bizim 23 Nisan’dan anladığımız / 23.04.2025
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025