Milli kahramanlarımız, milli mücadelenin önder şahsiyetleridir. Gösterdikleri Milli mücadele sahip oldukları güçlü milli ruhu da göstermektedir. Milli ruh ait olduğu değerler için mücadeleyi gerektirir.
Peki, kimdir bu milli ruh taşıyan kahramanlarımız. Bunun kadını erkeği yoktur.
Bir eve hırsız girdiği zaman mücadele verecek olan, sadece evin beyi değildir.
Bir evde yangın olduğu zaman yangını söndürmek için mücadele verecek olan, sadece evin beyi değildir.
Aynen bunun gibi vatan mücadelesinde hem er kişi doğuran, yeri geldiğinde de erlik yapan yine kadınlarımızdır. Milli mücadele tarihimiz bunun örnekleriyle doludur.
Örneklerle konuşalım ki, yerimizi ve konumumuzu hep birlikte belirleyelim.
Gaziantep’te Fransızlarla savaş 1 Nisan 1920-8 Şubat 1921 arasında yapılmıştır. 25 Aralık 1921 tarihinde ise düşmandan tam temizlenmiştir.
Antep’in düşman tarafından kuşatıldığı yıllarda, düşmanın baskın yapacağı haberi alınır. Buna karşı koymak için yola çıkan çete teşkilatına Şehreküstü Mahallesi’nden Yirik Fatma da katılmıştır. Gelmesini istemezler ne de olsa o bir kadındır.
Ancak o, “Benim kanım, sizinkilerden daha mı şirindir? Gadanızı alıyım!” diyerek akıncılarla birlikte yola çıkmıştır.
Antep’in çeteleriyle 2 gün 2 gece düşman Nakliye Kolu’nu bekler. Bu sırada çetelerin dinlenmesini sağlamak için geceleri nöbet tutar.
Çemrekli şalvarı üzerine inen boz abası, ayağındaki kırmızı yemenisi, ağaran saçlarını kapayan kara başörtüsüyle” çete teşkilatına katılan Antep’in Yirik Fatma’sı, ilerleyen yaşına rağmen mücadeleyi elden bırakmaz.
Antep Harbinde, eline Türk bayrağını alarak sokak sokak gezen ve halkı direnişe davet eden Gaziantepli Yiğit Anamızdır o…
Türkler yiğittir ama Türk kadınları bir başka yiğittir…
Vatanımız çok kıymetli ve stratejik önemi olan topraklar üzerinde bulunuyor. Geçmişten ders almış bir millet olarak, bağımsızlığın ne demek olduğunu biz çok iyi biliyoruz.
Tarihi süreç içerisinde acı günlerimiz de oldu, güzel günlerimiz de oldu. Bakın size güzelin ve acının buluştuğu bir resimden bahsedeyim.
Geçtiğimiz günlerde Hindistan'daydık. Hindistan’da ebedi istirahatgahı olan Taç Mahal’de medfun bulunan Mümtaz Banu Sultan bizim medeniyetimizin yetiştirdiği şaheser isimlerden birisidir. Ta 16007lü yıllarda açan bu gül, hala en mümtaz kokularını dünyaya yayıyor. Bu gül kokusu onun gönül zenginliğini, fikir zenginliğini, devlet yönetimindeki keyfiyetini, ta Asya’nın derinlerinden bütün dünyaya en canlı şekilde tanıtıyor.
Orada yüzlerce yıl hükümranlık sürmüş Müslüman Türklerin imar ettiği bu toprakların, İngiliz sömürgesiyle nasıl da talan edildiğini gözlerimizle gördük.
Geleceğimizin şekillenmesinde geçmişten alacağımız ders bize ilham olmalıdır.
Peki, kimdir bu milli ruh taşıyan kahramanlarımız. Bunun kadını erkeği yoktur.
Bir eve hırsız girdiği zaman mücadele verecek olan, sadece evin beyi değildir.
Bir evde yangın olduğu zaman yangını söndürmek için mücadele verecek olan, sadece evin beyi değildir.
Aynen bunun gibi vatan mücadelesinde hem er kişi doğuran, yeri geldiğinde de erlik yapan yine kadınlarımızdır. Milli mücadele tarihimiz bunun örnekleriyle doludur.
Örneklerle konuşalım ki, yerimizi ve konumumuzu hep birlikte belirleyelim.
Gaziantep’te Fransızlarla savaş 1 Nisan 1920-8 Şubat 1921 arasında yapılmıştır. 25 Aralık 1921 tarihinde ise düşmandan tam temizlenmiştir.
Antep’in düşman tarafından kuşatıldığı yıllarda, düşmanın baskın yapacağı haberi alınır. Buna karşı koymak için yola çıkan çete teşkilatına Şehreküstü Mahallesi’nden Yirik Fatma da katılmıştır. Gelmesini istemezler ne de olsa o bir kadındır.
Ancak o, “Benim kanım, sizinkilerden daha mı şirindir? Gadanızı alıyım!” diyerek akıncılarla birlikte yola çıkmıştır.
Antep’in çeteleriyle 2 gün 2 gece düşman Nakliye Kolu’nu bekler. Bu sırada çetelerin dinlenmesini sağlamak için geceleri nöbet tutar.
Çemrekli şalvarı üzerine inen boz abası, ayağındaki kırmızı yemenisi, ağaran saçlarını kapayan kara başörtüsüyle” çete teşkilatına katılan Antep’in Yirik Fatma’sı, ilerleyen yaşına rağmen mücadeleyi elden bırakmaz.
Antep Harbinde, eline Türk bayrağını alarak sokak sokak gezen ve halkı direnişe davet eden Gaziantepli Yiğit Anamızdır o…
Türkler yiğittir ama Türk kadınları bir başka yiğittir…
Vatanımız çok kıymetli ve stratejik önemi olan topraklar üzerinde bulunuyor. Geçmişten ders almış bir millet olarak, bağımsızlığın ne demek olduğunu biz çok iyi biliyoruz.
Tarihi süreç içerisinde acı günlerimiz de oldu, güzel günlerimiz de oldu. Bakın size güzelin ve acının buluştuğu bir resimden bahsedeyim.
Geçtiğimiz günlerde Hindistan'daydık. Hindistan’da ebedi istirahatgahı olan Taç Mahal’de medfun bulunan Mümtaz Banu Sultan bizim medeniyetimizin yetiştirdiği şaheser isimlerden birisidir. Ta 16007lü yıllarda açan bu gül, hala en mümtaz kokularını dünyaya yayıyor. Bu gül kokusu onun gönül zenginliğini, fikir zenginliğini, devlet yönetimindeki keyfiyetini, ta Asya’nın derinlerinden bütün dünyaya en canlı şekilde tanıtıyor.
Orada yüzlerce yıl hükümranlık sürmüş Müslüman Türklerin imar ettiği bu toprakların, İngiliz sömürgesiyle nasıl da talan edildiğini gözlerimizle gördük.
Geleceğimizin şekillenmesinde geçmişten alacağımız ders bize ilham olmalıdır.
Saliha Kepekçi / diğer yazıları
- Nefs muhasebesi yapmak zorundayız / 17.02.2013
- Türk kadınları bir başka yiğittir / 16.02.2013
- Milli Kahramanlarımızı Anma Programlarıyla milletimiz kökleriyle buluşuyor / 09.02.2013
- Kadın kahramanlarımızı ne kadar tanıyoruz? / 31.01.2013
- Türk kadınları bir başka yiğittir / 16.02.2013
- Milli Kahramanlarımızı Anma Programlarıyla milletimiz kökleriyle buluşuyor / 09.02.2013
- Kadın kahramanlarımızı ne kadar tanıyoruz? / 31.01.2013