Erzurum'u tanıyanlar iyi bilirler ki, kutlu sahabi Abdurrahman Gazi Hazretleri'nin türbesinden bakınca Erzurum'un seyrine doyum olmaz.
Eğer gece ise, gözünüz Erzurum-Ilıca arasında onbeş kilometre boyunca uzanan cetvel gibi dümdüz yola takılır. Şehrin içinde minarelerden hareketle camileri tanımaya çalışırken gözünüze, Aziziye tabyasından dört bir tarafı selamlayan ayyıldızlı bayrağımız ilişir. Bu dev bayrağın dibinde Nene Hatun'un yattığını biliyorsanız, türbeden Top Dağı'na fatiha gönderirsiniz.
Yakın tarihimizde çok önemli olayların, savaşların, düşman baskınlarının yaşandığı bu mekanları göz ucuyla süzerken günümüze geliyorum ve ipler kopuyor. Bugünü düne, dünü de bugüne bir türlü bağlıyamıyorum.
Bu topraklar ardarda Rus işgali görmüş Top Dağı'nın tepesindeki Aziziye ve Mecidiye Tabyaları.
Erzurumlunun kapı komşusu, dükkan komşusu Ermenilerin yol göstermesi ve yardımları ile gece baskınlarına maruz kalmış binlerce Mehmetçiğimiz ve binlerce sivil halkımız şehit olmuş, şehir merkezinde ve civarında ermeni mezalimine ve katliamlarına şahit olmuş, o kara ve karanlık günlerden izler taşıyan harabeler var. Daha dün denecek kadar yakın bir tarihte Erzurumlunun malına, canına, ırzına namusuna musallat olan, sivil-asker ayırmadan katliama tabi tutan bu düşmanların haçlı sürüleri olduğunu biliyoruz. İslam'ın sembolü olan hilali yere düşürmek için, minarelerden yükselen ezan seslerini susturmak için ve bu cennet vatan toprağına çöreklenmek için bu cinayetleri işlediklerini de biliyoruz Aradan seksen-doksan yıl geçmiş-geçmemiş, aynı Erzurum'da, adı böyle konulmamış olsa bile icraatlarından "hıristiyanları sevme ve sevdirme cemiyeti" diyebileceğimiz tuhaf kuruluşlara şahit oluyoruz. Rusundan Ermenisinden, yani haçlılardan en çok çekmiş, haçlı mezalimini iliklerine kadar yaşamış, beşikteki bebeğinden iki büklüm ihtiyarına kadar haçlı kılıcına, katliamanı maruz kalmış olan bu şehir sanki 2004 yılının Türkiyesi'nde haçlılara üs olarak seçilmiş, özel yatırımlar, özel plan ve projelerle hedef tahtasına yatırılmış gibi.
Yazık ki, yazıklar ki Erzurumlu hemşehrilerimiz burunlarına kadar, kapılarına kadar dayanmış bulanan bu haçlı tehlikesinin henüz farkında değil ve üstelik haçlıları sevme ve sevdirme faaliyetlerine kaynak aktarmaya, destek vermeye devam ediyor.
Türbeden Top Dağı'nı, Tabyaları, Nene Hatun'u seyrederken ve kulağınızda "Yeni şehirde kırktane kilise-evi açılmış" haberi çınlarken dünü bugüne ya da bugünü düne nasıl bağlayabilirsiniz?
Eğer gece ise, gözünüz Erzurum-Ilıca arasında onbeş kilometre boyunca uzanan cetvel gibi dümdüz yola takılır. Şehrin içinde minarelerden hareketle camileri tanımaya çalışırken gözünüze, Aziziye tabyasından dört bir tarafı selamlayan ayyıldızlı bayrağımız ilişir. Bu dev bayrağın dibinde Nene Hatun'un yattığını biliyorsanız, türbeden Top Dağı'na fatiha gönderirsiniz.
Yakın tarihimizde çok önemli olayların, savaşların, düşman baskınlarının yaşandığı bu mekanları göz ucuyla süzerken günümüze geliyorum ve ipler kopuyor. Bugünü düne, dünü de bugüne bir türlü bağlıyamıyorum.
Bu topraklar ardarda Rus işgali görmüş Top Dağı'nın tepesindeki Aziziye ve Mecidiye Tabyaları.
Erzurumlunun kapı komşusu, dükkan komşusu Ermenilerin yol göstermesi ve yardımları ile gece baskınlarına maruz kalmış binlerce Mehmetçiğimiz ve binlerce sivil halkımız şehit olmuş, şehir merkezinde ve civarında ermeni mezalimine ve katliamlarına şahit olmuş, o kara ve karanlık günlerden izler taşıyan harabeler var. Daha dün denecek kadar yakın bir tarihte Erzurumlunun malına, canına, ırzına namusuna musallat olan, sivil-asker ayırmadan katliama tabi tutan bu düşmanların haçlı sürüleri olduğunu biliyoruz. İslam'ın sembolü olan hilali yere düşürmek için, minarelerden yükselen ezan seslerini susturmak için ve bu cennet vatan toprağına çöreklenmek için bu cinayetleri işlediklerini de biliyoruz Aradan seksen-doksan yıl geçmiş-geçmemiş, aynı Erzurum'da, adı böyle konulmamış olsa bile icraatlarından "hıristiyanları sevme ve sevdirme cemiyeti" diyebileceğimiz tuhaf kuruluşlara şahit oluyoruz. Rusundan Ermenisinden, yani haçlılardan en çok çekmiş, haçlı mezalimini iliklerine kadar yaşamış, beşikteki bebeğinden iki büklüm ihtiyarına kadar haçlı kılıcına, katliamanı maruz kalmış olan bu şehir sanki 2004 yılının Türkiyesi'nde haçlılara üs olarak seçilmiş, özel yatırımlar, özel plan ve projelerle hedef tahtasına yatırılmış gibi.
Yazık ki, yazıklar ki Erzurumlu hemşehrilerimiz burunlarına kadar, kapılarına kadar dayanmış bulanan bu haçlı tehlikesinin henüz farkında değil ve üstelik haçlıları sevme ve sevdirme faaliyetlerine kaynak aktarmaya, destek vermeye devam ediyor.
Türbeden Top Dağı'nı, Tabyaları, Nene Hatun'u seyrederken ve kulağınızda "Yeni şehirde kırktane kilise-evi açılmış" haberi çınlarken dünü bugüne ya da bugünü düne nasıl bağlayabilirsiniz?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025
- Tuttuğumuz oruç bizi tutamıyorsa… / 06.03.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025
- Tuttuğumuz oruç bizi tutamıyorsa… / 06.03.2025