Tunus'a hala istikrar gelmedi
Tunus'taki halk isyanının üzerinden iki yıl geçti. Ancak ülke hâlâ istikrara kavuşabilmiş değil. Ekonomi rayına oturtulamıyor, ülkede siyasi kutuplaşma da sürüyor
18.12.2012 00:00:00
Kuzey Afrika ülkesi Tunus'ta Devlet
Başkanı Zeynel Abidin Bin Ali'nin ülkeyi terk etmesiyle sonuçlanan Yasemin
Devrimi Hareketi iki yılı geride bıraktı. Tunus'taki olaylar Muhammed Buaziz
adlı üniversite mezunu bir gencin meyve sebze satıcılığı yaptığı satış
arabasına polislerin el koymasının ardından Bin Ali iktidarında ülkesindeki
işsizlik ve ekonomik darboğazı protesto etmek adına kendini yakmasıyla iki yıl
önce bugün başlamıştı. Halk sokaklara dökülerek iktidarın ekonomik
politikalarını ve ülkede yüzde 14’e varan işsizlik oranını protesto eden
gösteriler düzenlemişti. Protesto gösterilerinin yer yer ateşlenmesinin
ardından Zeynel Abidin, Ordu Komutanı Raşit Ammar'a göstericilere ateş
açılmasını emretmiş fakat Raşit Ammar'ın bunu reddetmesi üzerine 23 yıldır
iktidarda olan Bin Ali ülkesini terk etmek zorunda kalmış ve Suudi Arabistan'a
kaçmıştı. Tunus'ta hükümetin devrilmesiyle sonuçlanan bu hareket Mısır, Libya,
Yemen, Cezayir ve Suriye gibi diğer Arap ülkelerine de sıçratılmış ve bugün
Arap Baharı adı verilen ve görünüşte halk hareketi olan ABD destekli hareket
ortaya çıkmıştı.
Tarihi boyunca siyasi karışıklıklar
içinde kalan bir ülke konumundaki Tunus’ta halkın yüzde 96,5'ini Araplar
oluşturuyor ve ülke nüfusunun yüzde 99.3’ü Müslüman. Ülkedeki diğer etnik
kimliklerin büyük oranını Müslüman Berberiler oluşturmaktadır. Ülkedeki Yahudi
nüfusu, İsrail'in Filistin’e iskan politikaları sonucunca geçtiğimiz yıllarda
oldukça azalmıştı. Tunus'ta hükümetin devrilmesine kadar olan süreçte bir
diktatör yönetiminin hakim olduğu söylenebilir. Muhalefet partilerine mecliste
tanınan toplam koltuk sayısının iktidar partisinin koltuk sayısının onda
birinden daha az olması nedeniyle muhalefet partileri birleşseler dahi iktidara
karşı bir güç oluşturamıyorlardı. Tunus, Fransız işgali ve zulmünden kurtulup
bağımsızlığını ele aldığından beri diktatörlerin yönetimindeydi. Farklı refah
söylemleriyle iktidarı ele alan Burgiba özellikle Müslüman halk üzerinde
Fransız mandasından kalan baskı ve zulümlere devam etmişti. Daha sonra
Anayasanın 56. ve 57. maddelerine dayanarak Burgiba’yı iktidardan indiren Bin
Ali döneminde de halkın üzerindeki sosyal ve ekonomik baskı azalmamıştı. Bin
Ali'nin gösterileri bahane ederek olağanüstü hal ilan etmesi ve hükümeti
feshetme kararı alması üzerine Başbakan Muhammed Gannuşi de iktidarı ele
aldığını aynı anayasa maddelerine dayanarak açıklamıştı.
Arap dünyasını ve Ortadoğu’yu derinden
etkileyen ayaklanmaların merkez üssü olan Tunus’ta devrimin ardından 23 Ekim
2011'de ilk genel seçimler yapılmıştı. Önce Fransa'nın sömürgesi olan daha
sonra da Habib Burgiba ve Zeynel Abidin Bin Ali tarafından yönetilen ülkede
halk ilk defa yönetime doğrudan müdahale edebilecek bir hakkı elde etmişti. Bu
ilk demokratik seçimin galibi de yüzde 41.5 oy oranıyla En-Nahda partisi olmuş
sol eğilimli partiler iktidar için yeterli oyu alamamıştı. En-Nahda, 1980
öncesinde Zeytuniye Medresesi etrafında birleşen hoca ve öğrencilerin
oluşturduğu sivil İslami hareketin 1981'de Raşid El Gannuşi tarafından politik
bir harekete dönüşmesiyle kurulan bir partidir. Gannuşi, daha sonra 1990
yılında Bin Ali'nin baskısının artması üzerine ülkeyi terk etmek zorunda
kalmıştı. Gannuşi'nin ülkeye girmesine izin verilmezken ailesinin de yurt
dışına çıkışı yasaklanmıştı.
1574 senesinde Osmanlı himayesine
girmesiyle refaha kavuşan Tunus halkı, 1881 yılında Tunus'un Fransız
sömürgeciler tarafından işgal edilmesinden bugüne daima kaos içerisinde oldu.
Tunus, 1956 yılında Fransız mandasından kurtulup bağımsızlığını kazandığından
beri sahip olamadığı sosyal ve ekonomik özgürlüğünü ise iki yıl önce Yasemin
Devrimi ile kazanmaya çalıştı ancak ülkeye hala huzur gelmedi.
DIŞ HABERLER SERVİSİ
Başkanı Zeynel Abidin Bin Ali'nin ülkeyi terk etmesiyle sonuçlanan Yasemin
Devrimi Hareketi iki yılı geride bıraktı. Tunus'taki olaylar Muhammed Buaziz
adlı üniversite mezunu bir gencin meyve sebze satıcılığı yaptığı satış
arabasına polislerin el koymasının ardından Bin Ali iktidarında ülkesindeki
işsizlik ve ekonomik darboğazı protesto etmek adına kendini yakmasıyla iki yıl
önce bugün başlamıştı. Halk sokaklara dökülerek iktidarın ekonomik
politikalarını ve ülkede yüzde 14’e varan işsizlik oranını protesto eden
gösteriler düzenlemişti. Protesto gösterilerinin yer yer ateşlenmesinin
ardından Zeynel Abidin, Ordu Komutanı Raşit Ammar'a göstericilere ateş
açılmasını emretmiş fakat Raşit Ammar'ın bunu reddetmesi üzerine 23 yıldır
iktidarda olan Bin Ali ülkesini terk etmek zorunda kalmış ve Suudi Arabistan'a
kaçmıştı. Tunus'ta hükümetin devrilmesiyle sonuçlanan bu hareket Mısır, Libya,
Yemen, Cezayir ve Suriye gibi diğer Arap ülkelerine de sıçratılmış ve bugün
Arap Baharı adı verilen ve görünüşte halk hareketi olan ABD destekli hareket
ortaya çıkmıştı.
Tarihi boyunca siyasi karışıklıklar
içinde kalan bir ülke konumundaki Tunus’ta halkın yüzde 96,5'ini Araplar
oluşturuyor ve ülke nüfusunun yüzde 99.3’ü Müslüman. Ülkedeki diğer etnik
kimliklerin büyük oranını Müslüman Berberiler oluşturmaktadır. Ülkedeki Yahudi
nüfusu, İsrail'in Filistin’e iskan politikaları sonucunca geçtiğimiz yıllarda
oldukça azalmıştı. Tunus'ta hükümetin devrilmesine kadar olan süreçte bir
diktatör yönetiminin hakim olduğu söylenebilir. Muhalefet partilerine mecliste
tanınan toplam koltuk sayısının iktidar partisinin koltuk sayısının onda
birinden daha az olması nedeniyle muhalefet partileri birleşseler dahi iktidara
karşı bir güç oluşturamıyorlardı. Tunus, Fransız işgali ve zulmünden kurtulup
bağımsızlığını ele aldığından beri diktatörlerin yönetimindeydi. Farklı refah
söylemleriyle iktidarı ele alan Burgiba özellikle Müslüman halk üzerinde
Fransız mandasından kalan baskı ve zulümlere devam etmişti. Daha sonra
Anayasanın 56. ve 57. maddelerine dayanarak Burgiba’yı iktidardan indiren Bin
Ali döneminde de halkın üzerindeki sosyal ve ekonomik baskı azalmamıştı. Bin
Ali'nin gösterileri bahane ederek olağanüstü hal ilan etmesi ve hükümeti
feshetme kararı alması üzerine Başbakan Muhammed Gannuşi de iktidarı ele
aldığını aynı anayasa maddelerine dayanarak açıklamıştı.
Arap dünyasını ve Ortadoğu’yu derinden
etkileyen ayaklanmaların merkez üssü olan Tunus’ta devrimin ardından 23 Ekim
2011'de ilk genel seçimler yapılmıştı. Önce Fransa'nın sömürgesi olan daha
sonra da Habib Burgiba ve Zeynel Abidin Bin Ali tarafından yönetilen ülkede
halk ilk defa yönetime doğrudan müdahale edebilecek bir hakkı elde etmişti. Bu
ilk demokratik seçimin galibi de yüzde 41.5 oy oranıyla En-Nahda partisi olmuş
sol eğilimli partiler iktidar için yeterli oyu alamamıştı. En-Nahda, 1980
öncesinde Zeytuniye Medresesi etrafında birleşen hoca ve öğrencilerin
oluşturduğu sivil İslami hareketin 1981'de Raşid El Gannuşi tarafından politik
bir harekete dönüşmesiyle kurulan bir partidir. Gannuşi, daha sonra 1990
yılında Bin Ali'nin baskısının artması üzerine ülkeyi terk etmek zorunda
kalmıştı. Gannuşi'nin ülkeye girmesine izin verilmezken ailesinin de yurt
dışına çıkışı yasaklanmıştı.
1574 senesinde Osmanlı himayesine
girmesiyle refaha kavuşan Tunus halkı, 1881 yılında Tunus'un Fransız
sömürgeciler tarafından işgal edilmesinden bugüne daima kaos içerisinde oldu.
Tunus, 1956 yılında Fransız mandasından kurtulup bağımsızlığını kazandığından
beri sahip olamadığı sosyal ve ekonomik özgürlüğünü ise iki yıl önce Yasemin
Devrimi ile kazanmaya çalıştı ancak ülkeye hala huzur gelmedi.
DIŞ HABERLER SERVİSİ