Bugün para kimin elinde, diye sorsam ne cevap verirsiniz? Kısaca parası olanın, dersiniz herhalde.
Evet, doğrudur. Yalnız şu detay var ki, ülkemizde çok şeylerin tekelleştiği gibi para da tekelleşti. Yani para belli ellerde toplandı. Nasıl mı?
Forbes dergisinin 2015 yılı rakamlarında dünyanın en zengin kişileri arasına ülkemizden 33 kişi giriyor. Listede toplamda Türkiye'den 118 kişi var ve bu kişilerin yön verdikleri para miktarı (2015 rakamları) 100,4 milyar dolar. Bu sayı 2002'de (yanılmıyorsam) 13 idi.
2002'de milyoner sayısı 4 bin civarındayken 2012'de 46 bin 695. Şimdi ise 100 bin 974. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Ekim 2016 verilerine göre Türkiye'de hesabında 1 milyon lira ve üzeri parası olan mudi sayısı 100 bin 974. Bu mudilerin banka hesaplarındaki tutar 656 milyar (katrilyon) 328 milyon (trilyon) lira.
Bu dönemlerde ülkemizde yoksulluk ve fakirlik sınırları rakamlarında devamlı bir artış var mı? Var. Ne demek oluyor bu? Para tekelleşmiş.
Yeri gelmişken! Dolar bozdurun kampanyaları devam ediyor. Kim bozduruyor doları? Yastık altında tutanlar. Öyle ya! 'Yastık altında tuttuğunuz dolarları bozdurun' çağrısı yapıldı. Yani bankalarda parası olanlar, para satarak para kazananlardan ses, seda yok.
Dolar 3,60 civarıydı. Vatandaş bozdurdu. 3,38'lere kadar düştü. Şimdi 3,55'i zorluyor. Acaba diyorum! Birileri vatandaşın dolarına kumpas mı kurdu?
Konuya dönelim. Bir taraftan çok küçük bir azınlığın tulumbaları, havuzları para ile dolup, taşarken yöneticilerimiz 'tulumbada su (para) bitti' diyor. Neden? Veya ne yapılmalıydı ki, tulumbada su bitmemeliydi?
Para belli ellerde değil tulumbacıda yani tüketicide, yani millet, milletin cebinde olmalıydı. Tabi kapitalist sistemde böyle bir anlayışa yer yok. Haliyle kapitalizmi benimseyen, kabullenen idarecilerde de böyle bir mantık olmaz, olamaz.
Oysa Prof. Dr. Haydar Baş'ın ortaya koyduğu 'Sosyal Devlet-Milli Devlet' anlayışında parasının sahibi millettir, milletin elinde bulunması gerekir.
Bakın! Sayın Baş şöyle diyor; "Milli devlet anlayışında paranın herkesin elinde bulunması gerekir. Çünkü para, emeği tahrik ederek mal ve hizmet üretimini sağlayan bir araçtır. Yine para, tüketimi devreye koyacak bir tahrik aracıdır. Ancak şayet para piyasada kolayca ulaşılabilir bir şekilde bulunursa, üretim ve tüketimle ilgili niyetlerin ortaya çıkmasına vesile olabilir." (Prof. Dr. Haydar Baş Sosyal Devlet-Milli Devlet sh:265)
Tabi bu noktada birilerinin aklına, 'kimse zengin olmasın mı?' gibi soru gelebilir. Hayır. Düşündüğünüz gibi değil. Böyle bir düşünceye cevabı da yine Sayın Baş'ın, Sosyal Devlet-Milli Devlet eserinden cevaplayayım:
"Milli devlet anlayışında devlet, her vatandaşın aynı gelir seviyesinde olmasını hedeflemez. Önemli olan fertler arasındaki servet ve gelir uçurumlarının kapatılması ile en üst gelir grubu ile en alt gelir grubu arasında belli bir dengenin olmasıdır. Özellikle en alt gelir grubunda bulunan bireylerin asgari bir gelire sahip olmaları gerekir. Bu gelir onların kimseye muhtaç olmadan yaşamalarına imkân tanımalıdır." (Sosyal Devlet-Milli Devlet sh:288)
Devletin piyasayı müdahalesi şarttır.
"Devlet yerine göre hem üretici olarak hem de kamu alımları ile tüketici olarak piyasalarda yerini almalıdır?
Kapitalizmde esas olan üretim ve kârdır. Sanayi üretiminin gelişmesi için sınırlı kabul edilen kaynaklar kapitalist ülkelerin denetimine geçmelidir ki, kapitalizmin çarkları dönebilsin. Bu anlayışın sonucu olarak geri kalmış veya henüz gelişme sürecindeki ülkeler sömürge haline getirilmiştir?" (Prof. Dr. Haydar Baş, Sosyal Devlet-Milli Devlet sh:301?33)
Güzel günler için herkesin tulumbasının helal ile dolması için Prof. Dr. Haydar Baş'a, model ve projelerine ihtiyacımız var.
Evet, doğrudur. Yalnız şu detay var ki, ülkemizde çok şeylerin tekelleştiği gibi para da tekelleşti. Yani para belli ellerde toplandı. Nasıl mı?
Forbes dergisinin 2015 yılı rakamlarında dünyanın en zengin kişileri arasına ülkemizden 33 kişi giriyor. Listede toplamda Türkiye'den 118 kişi var ve bu kişilerin yön verdikleri para miktarı (2015 rakamları) 100,4 milyar dolar. Bu sayı 2002'de (yanılmıyorsam) 13 idi.
2002'de milyoner sayısı 4 bin civarındayken 2012'de 46 bin 695. Şimdi ise 100 bin 974. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Ekim 2016 verilerine göre Türkiye'de hesabında 1 milyon lira ve üzeri parası olan mudi sayısı 100 bin 974. Bu mudilerin banka hesaplarındaki tutar 656 milyar (katrilyon) 328 milyon (trilyon) lira.
Bu dönemlerde ülkemizde yoksulluk ve fakirlik sınırları rakamlarında devamlı bir artış var mı? Var. Ne demek oluyor bu? Para tekelleşmiş.
Yeri gelmişken! Dolar bozdurun kampanyaları devam ediyor. Kim bozduruyor doları? Yastık altında tutanlar. Öyle ya! 'Yastık altında tuttuğunuz dolarları bozdurun' çağrısı yapıldı. Yani bankalarda parası olanlar, para satarak para kazananlardan ses, seda yok.
Dolar 3,60 civarıydı. Vatandaş bozdurdu. 3,38'lere kadar düştü. Şimdi 3,55'i zorluyor. Acaba diyorum! Birileri vatandaşın dolarına kumpas mı kurdu?
Konuya dönelim. Bir taraftan çok küçük bir azınlığın tulumbaları, havuzları para ile dolup, taşarken yöneticilerimiz 'tulumbada su (para) bitti' diyor. Neden? Veya ne yapılmalıydı ki, tulumbada su bitmemeliydi?
Para belli ellerde değil tulumbacıda yani tüketicide, yani millet, milletin cebinde olmalıydı. Tabi kapitalist sistemde böyle bir anlayışa yer yok. Haliyle kapitalizmi benimseyen, kabullenen idarecilerde de böyle bir mantık olmaz, olamaz.
Oysa Prof. Dr. Haydar Baş'ın ortaya koyduğu 'Sosyal Devlet-Milli Devlet' anlayışında parasının sahibi millettir, milletin elinde bulunması gerekir.
Bakın! Sayın Baş şöyle diyor; "Milli devlet anlayışında paranın herkesin elinde bulunması gerekir. Çünkü para, emeği tahrik ederek mal ve hizmet üretimini sağlayan bir araçtır. Yine para, tüketimi devreye koyacak bir tahrik aracıdır. Ancak şayet para piyasada kolayca ulaşılabilir bir şekilde bulunursa, üretim ve tüketimle ilgili niyetlerin ortaya çıkmasına vesile olabilir." (Prof. Dr. Haydar Baş Sosyal Devlet-Milli Devlet sh:265)
Tabi bu noktada birilerinin aklına, 'kimse zengin olmasın mı?' gibi soru gelebilir. Hayır. Düşündüğünüz gibi değil. Böyle bir düşünceye cevabı da yine Sayın Baş'ın, Sosyal Devlet-Milli Devlet eserinden cevaplayayım:
"Milli devlet anlayışında devlet, her vatandaşın aynı gelir seviyesinde olmasını hedeflemez. Önemli olan fertler arasındaki servet ve gelir uçurumlarının kapatılması ile en üst gelir grubu ile en alt gelir grubu arasında belli bir dengenin olmasıdır. Özellikle en alt gelir grubunda bulunan bireylerin asgari bir gelire sahip olmaları gerekir. Bu gelir onların kimseye muhtaç olmadan yaşamalarına imkân tanımalıdır." (Sosyal Devlet-Milli Devlet sh:288)
Devletin piyasayı müdahalesi şarttır.
"Devlet yerine göre hem üretici olarak hem de kamu alımları ile tüketici olarak piyasalarda yerini almalıdır?
Kapitalizmde esas olan üretim ve kârdır. Sanayi üretiminin gelişmesi için sınırlı kabul edilen kaynaklar kapitalist ülkelerin denetimine geçmelidir ki, kapitalizmin çarkları dönebilsin. Bu anlayışın sonucu olarak geri kalmış veya henüz gelişme sürecindeki ülkeler sömürge haline getirilmiştir?" (Prof. Dr. Haydar Baş, Sosyal Devlet-Milli Devlet sh:301?33)
Güzel günler için herkesin tulumbasının helal ile dolması için Prof. Dr. Haydar Baş'a, model ve projelerine ihtiyacımız var.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- 23 yıllık iktidarın her daim mazereti olabilir mi? / 25.04.2025
- Çatlayan sadece fay hatları değil ar damarıdır / 24.04.2025
- Bizim 23 Nisan’dan anladığımız / 23.04.2025
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- Çatlayan sadece fay hatları değil ar damarıdır / 24.04.2025
- Bizim 23 Nisan’dan anladığımız / 23.04.2025
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025